ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Günün Hikayesi | Belli ki anama çekmişim | Nevriye Cura Gir

06.02.2023
286
A+
A-
Günün Hikayesi | Belli ki anama çekmişim | Nevriye Cura Gir

Anamdan Kalan Miras 

Bizim evde sabah kahvaltısı öyle zeytin, peynir, reçel vs. hazır yiyeceklerle geçiştirilemez. İllaki o ocakta bir şeyler pişecek.

Yoksa kahvaltıdan sayılmıyor.

Her sabah, her sabah bıktım vallahi. Biri de kalkıp yardım etse belki üzerimdeki yük hafifleyecek ama suç bende. Ben alıştırdım bunları. Sabah kahvaltısı önemli, sağlıksız beslenmesinler diye. Yaşlanacağım aklıma gelmedi.

Ah! O gençlik yıllarım ah! Zindelik vardı. Bir bastığım yere bir daha basmazdım. Hiç yürümezdim ki, hep koşardım.

Enerji bol nasıl olsa…

Eee tabi, pamuk yığını bulutların altında gökyüzüne yakın yerde boyumu aşan yemyeşil otları yiyen Sarı Kız’ın sütüyle beslenirsen olacağı bu. Anam, seher vakti – çilli horoz bile

” Ü ürü üüü! Hadi sabah oldu, uyanın!” demeden ayakta. Belli ki kimse benden önce uyanamaz diyor. Sanki horoz kimse. Bırak her canlı kendi görevini yapsın. Yok, olmaz!

Hiç unutmam rahmetli babama bir karış büyüklüğündeki enseri tavandaki ağaç kirişe çaktırmış; ninem, anamın çeyizine koyduğu sarı, siyah, yeşil, mavi, kırmızı, ipten iki parmak genişliğinde nakış nakış dokuduğu, uçlarını yarım karış saç örgüsü örüp bağlandıktan sonra kalan ipleri de saçak bıraktığı üç kulaç boyundaki kolanın tam ortasından da ensere bağlatmıştı.

Salıncak yaptığımız da iyi hoş, gel keyfim gel. Bir de türkü patlattıysam yırtık sesimle keyfime diyecek yoktu, tabi ki anam sabahın kör vaktinde o kolona ağaç yayığı asmazsa.

Akşamdan Sarı Kız’ın sütünden yeni kalaylanmış bakır tencerede mayalanan yoğurdu her zaman anamın tabiriyle “çıra gibi” silindir şeklindeki ağaç yayığa, yayığı asınca tam üstünün ortasına benim o zamanki karışımla, enine ve boyuna açılan delikten şimşir kepçeyle doldurup; kolanın bir ucunu yayığın ucundaki fazlalık yerine açılan deliğe çamaşır ipi kalınlığındaki ipi geçirerek yapılan halkaya bağlar, diğer ucunu da yayığı sallamak için yapılan sapa açılan delikteki halkaya bağladığında başlardı şenlik.

Anam güçlü kollarıyla yayığı salladıkça güm güm ederdi ahşap evimiz. Sarsıntıdan sanırsın ki dokuz şiddetinde deprem oluyor.

Ninem: “Gız gavurun dölü! Evi gafamıza yıkacan zabah zabah. Ne hau küldürtü ?”

Sanki bilmiyormuş gibi “Gene mi yayık yayiin?”

Anam da azdan değil:  ” Yok havanda su dööyüm. Allah Allah, sanki bilmimiş gibi her zabah yayık yaydimi de.” dediğini üst kattaki odamızdan duyuyorum.

Yanında yattığım ablam:

“Gız gaak şurdan da bi rahatlıkla uyyiim.” diyerek demir karyoladan itince kendimi yerdeki hasırın üstünde buldum. İtikleyip atmasa kalkacaktım zaten.Karnım garul gurul ediyor sanki içimde orkestra var.

Her sabah olduğu gibi tahta  merdivenin trabzanından ‘vın’ diye kayarak indiğimde anam yayığı ağaç kovanın içine boşaltıyordu. Oh, mis gibi ayranın üzerinde sapsarı tereyağı ağzımın  sularını akıtmaya yetti de arttı bile. Orkestra şefi kokuyu duymuş olacak ki daha tempolu ritim tutturuyordu. Sofrayı bekleyecek mecalim kalmamıştı. Koşup kilerden evimizin önündeki toprak fırında önceki gün pişen bir karış kalınlığındaki somundan koca çelik bıçakla zorla bir dilim kestim. Tekrar koşa koşa anamın yanına döndüm. Elimdeki ekmeği uzatarak tereyağı sürdürdüm. Sanki kıtlıktan çıkmış gibi yağlı ekmeğimi yerken anam ahırdaki hayvanların altını kürüdü, alaflarını verdi, ineği sağdı, kova dolusu sütü eve getirip kilere koydu. Tekrar dışarı çıktı. Ahırın yanındaki kümesin kapısını açarak tavukları azat edip akşama kadar tutsaklıklarına son verdi. Mısır koçanını da ufalayıp yemledi.

Anam hiç yorulmazdı ya da bana öyle geliyordu çocuk aklımla.

Dile kolay, irili ufaklı yedi çocuk. Her birimize ayrı ayrı yetiştiği yetmezmiş gibi; bağ bahçe, mal mülk, her iş anamın elinden geçiyordu. Kolları, bacakları şişmiş, taş gibi kas yapmıştı. Dili hiç durmayan, her işe burun kıvıran hiçbir şeyi beğenmeyen nineme bile katlanıyordu. Yine de “Of, yoruldum yeter artık!” deyip sızladığını hiç duymadım.

Belli ki anama çekmişim

“Kalk kız, sen ananın kızısın. Bahçeye ektiğin biberlerden, domateslerden topla da menemen yap.” dedim kendime.

 

Nevriye Cura Gir

 

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.