Günün Hikayesi |Aynadaki Sır | Özge Doğar
Eğitimci-Yazar
‘Özge Doğar’ın yazmış olduğu Aynadaki Sır romanı kısa bir süre önce 2. Baskısını da bitirdi. Medyanın insanlar üzerindeki sırrını irdeleyen roman, bizlere farklı bakış açılarıyla da insanı anlatıyor. Eğitimci-Yazar Özge Doğar’ın, yetişkinlere yönelik 5. Romanı olup diğer romanlarında olduğu gibi bireysellikten yola çıkıp toplumsal sorunlara ve oradan ruhumuza yeniden bir dönüş yapıyor. Televizyonun ve medya iletişim araçlarının algı yönetimini ve insan beyninin karmaşıklığını gözler önüne seriyor. İnsanın kendisini, hayatını, geçmişini ve gelecek nesillere ne bırakmak istediğini okuyucuya sorgulattırıyor. Roman ağı, Platonla desteklenip mitolojiyle birleşiyor oradan Schopenhauer’ a ve Freud’a uzanıyor. Sosyolojiden, psikolojiye, psikolojiden felsefeye bir bütünlük sergileyen roman, okuyucuyu neredeyse algısal bir serüvene taşıyor. Bir nefeste okunan roman, her okuyucuya hayatının kahramanı olduğunu ve hayatın dokunuş ve seçimlerden ibaret olduğunu sunuyor.
Kimsin Sen?
Özgür zannettiğin bilinç, kendi seçimlerini kendisi mi yapıyor? Seni ve kitleleri yöneten bir güç mü var? Gerçekten de insan kendi kendisini var edebilen tek canlı mıdır, yoksa sanal bir dünyanın sana uydurduğu rolü mü oynuyorsun? Yaşam dediğin alanda kimin eserisin; başarı dediğin şey yalanlara uyum sürecin mi, kimin istediği hayatı yaşıyorsun ya da gerçekten yaşıyor musun? Peki ya özgürlüğün nerede, sen neredesin…
“Apartmanda bir kadın, dalmış pembe alemlere, uzaklaşmış kendince kendinden. Girmiş metal kutuya saklamış beynini, gizlemiş çıkarmamış gün yüzüne. Kadın dalmış rüyalara bulmuş kendini bir saltanat koltuğunda, elinde bir kumanda dünya kimin umurunda. Dalmış dalmış uyutmuş beynini ninilerle, kendisi bile kendinden çok uzak, bambaşka boyutta…
Bir adam apartman boşluğunda derdini vurmuş bedenine, vurmuş vurmuş da yetmemiş beynine. Adı değişmiş şekli değişmiş zehrin ama değişmemiş beyin dalgalarının hafif frekansta dans edişi ruhunda. Hafif çakır keyiften tanrısal ayinlere kadar uzanan bir yol yapmış kendine. Donmuş beyni, kimin umurunda kendisi bile kendinden çok uzak…”