Gönül Çiçeği | Yelda Karataş
Yavrum
sen ateşten gömleği sırtında bir halkın yalnızlığını bildin
mi hiç
osman osman bağıranların kuşak bıçak ruhta yalan dolaştıklarını
görmedin mi gördüysen de çözemedin mi neden akar anaların
gözyaşı
yazdık her on yılda bir yine yazarız postalların altında
ezilmeyen
ruhumuzun kalemiyle sökülen tırnaklarımızın sesiyle tarihin dişi
göğsüne isyan diye yazarız.
yavrum
sen insan alfabesini hala çözemedin mi
kalbin bardağından diyorum. her dilde. keder ve hasret öyle içilir.
ki ama sen aynalarda hep kendini ararsın üstelik iç bükey. yazık.
ayna ağlar sen görmezsin halini . hepten yazık. demedim mi?
bir
bozkırda. bir unutulmuş dağ evinde ya da
gün ortasında Şattularap’ta bir çay bardağı tutacak zamanın
olmadı mı o güzelim insanlarla
yavrum
sen kendi bayrağına ağlarsın yüz yıllardır önünde
diz çökülen insanlığın kalbi hangi renk bilmezsin ki.
hayal etmedin hiç. söyledim okumadın mı
göğe bakma durağı bir durak değil iki gözün yoludur
ve maviye yeşile ve hatta toprağın ruhuna dair gerçekler taşır
yavrum
sen hayatın gerçeğini yalnız kendin için sanırsın hayat
her an değişir sen yeter ki gerisinde kalma gerçeğin
üç
tarafı hüzünle kaplı bu toprağın çocukları
yüzyıllardır yürürler devrime inatla boşa kürek çekmeyerek.
küreği hiç sana emanet etmediler çünkü.
Hüznün Kısa Tarihi, 2019
Karakarga Yayınları.