Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

Gazeteci-Yazar-Araştırmacı Erhan Palabıyık Kimdir?

03.06.2019
1.667
A+
A-
Gazeteci-Yazar-Araştırmacı Erhan Palabıyık Kimdir?

1958 Yılında Yozgat-Yerköy ilçesi, Sekili köyünde doğdum. İlkokulu Sekili İlkokulu ve Kırşehir Kaman, Yeni hayat ilkokulunda okudum. Ortaokula Kamanda başlayıp, Sekili ortaokulunda 1976 yılında bitirdim. Yerköy’de Ticaret Lisesinde bir dönem okudum, ancak ülkücülerin 12 Eylül öncesi baskıları nedeniyle eğitimimi yarıda bırakmak zorunda kaldım.

1977 yılında Kamanda adam yaralama suçundan dolayı 70 gün hapis yattım ve tahliye oldum.1978 yılında askere gittim ve Diyarbakır-Silvan da Çavuş talimgâhında 4 ay eğitim gördüm.

 Daha sonra ise Van 21.Seyyar jandarma er eğitim taburunda çavuş olarak görev yaptım. Askeri disiplin suçundan dolayı 50 gün geç terhis oldum. 50 gün hapis cezası aldım ve cezamı yatarak 1980 yılında terhis oldum . Kırıkkale Devlet demiryollarında geçici hat işçi olarak çalıştım.

1977 yılında işlediğim adam yaralama suçundan dolayı 2 yıl 8 ay 10 gün ceza almıştım. Yargıtay cezamı onaylamıştı. Tutuklandım. Bu cezamı Yozgat-Yerköy kapalı cezaevinde 15 ay çektim ve 1983 yılında tahliye oldum.

 Ankara’da kitap, ansiklopedi satışı ve yayıncılıkla uğraştım, Ankara’daki Siyasi bir operasyon sonrası tekrar memleketim olan Sekiliye döndüm ve bir müddet burada yaşadım. Toprak tarım reformunun bana verdiği 60 dönümlük tarlayı bir yıl ekip-biçme olanağım oldu.

1986 yılında evlendim ve eylem adlı bir kız çocuğum dünyaya geldi. Toprak Tarım Reformunun kiralık olarak vermiş olduğu tarlayı ekip-biçtim ve kısa bir süre çiftçilikle uğraştım. Köyümüzde kurulan Tarım ve Kredi kooperatifinin kuruluşuna katkı sağladım.

1987 yılında Mersine giderek yerleştim. Bir süre işsiz kaldım. Daha sonra çeşitli özel işlerde çalıştım.1988 yılında T.E.K.’e eski hükümlü kadrosundan sınava girdim ve Elektrik arıza bölümünde işe başladım.

 Mersin’deki siyasal ve sendikal Faaliyetlerinden dolayı soruşturma ve kovuşturmalar geçirdim. Mersin İnsan Hakları Derneğine üye oldum. Dernek il başkanlığı için aday oldum seçilmeye başarılı olamadım. Mersinde EMEK DÜNYASI adlı siyasi derginin temsilciliğini yaptım. Bundan dolayı Mersinde gözaltına alındım. Tutuklanmamın nedeni ise yaptığım bir haberden dolayı oldu.

Mersine bağlı kamu yöneticileri yaylaya ev yapmışlardı. 25 köyün suyu bu yetkililer tarafından kesilip, kendi yazlıklarına su verilmesiydi. Bende bu evler yasadışı yaptırıldığı için haber yapıp yıkılmasını sağlamıştım.

Bu olaydan sonra bana karşı örgütsel bir bağım varmış gibi operasyon yapılmıştı. Köylüler sularına kavuşmuştu, ama beni işkence tezgâhlarından geçirilmiş ve tutuklanmıştım.

 Malatya’da açlık grevleri sürdüğü için grevlere katıldım, işkencede mide kanaması geçirdiğim için açlık grevini zoraki olarak bıraktım. Bir müddet yargılandım. Sonra da dava düştüğü için tahliye edildim ve tekrar TEK’teki işime döndüm.

1990 yılı sonlarında Mersinden, Yozgat’a sürgün edildim. Oradan da doğduğum ilçe Yozgat- Yerköy’e sürüldüm. Burada sosyal ve siyasal çalışmalarda bulundum ve aynı zamanda “BİZİM KÖY” adlı yerel bir gazete kurup gazeteciliğe başladım.

 Yozgat bölgesinde Ofset olarak yayınlanan ilk gazete ve toplumcu bir perspektifi olduğu için toplumda büyük yankı uyandırdı. Yerköy-Çiçekdağı ve Köselinin Birleşik il yapılması için çalışmalara başladım. Bu kampanyayı o bölgede kaldığım sürece canlı tuttum. Bu kampanyayla ilgili fotoğraf sergileri, imza kampanyaları düzenledim, açıkoturumlar yaptım. Yerköy ün ilk özel TV’si olan DELİCE TV’de çeşitli programlar sundum.

 Doğduğum köyüm olan Sekili’de ”SEKİLİ SPOR KULÜBÜ DERNEĞİ’Nİ kurdum ve aktif olarak spor faaliyetleri yürütüp, kulüp başkanlığı yaptım.

 Yozgat bölgesindeki tüm amatör spor kulüplerini birleştirmek için ASKF(AMATÖR SPOR KLÜPLERİ FEDERASYONU) çalışmalar yaptım.

7 Haziran 1992 yılında, köyümün belediye olması vesilesiyle bağımsız belediye başkan adayı oldum ve “Halk Meclislerini kuracağız, gerçek demokrasiyi yaşatacağız” sloganı ile köyümde siyasi çalışmalar yürüttüm. Toprak ağalarına karşı çok etkili bir siyasi kampanya yürüttüm.

 Yozgat Merkezde yeni kurulan, günlük yayınlanan  İLERİ Gazetesinin Yerköy Temsilciliğini ve yazarlığını yaptım. Yazdığım bir makaleden dolayı çapanoğullarından Halit Çapanoğlu adlı bir şovenin saldırısına maruz kaldım.

Yozgat Gazeteciler Cemiyetine üye oldum. Yozgat Amatör Sporcular Federasyonunun kurucusu oldum ve görev aldım. Toplumcu ve sosyal düşüncelerimden dolayı yoğun baskılar ve tehditler sonucu Antalya’ya 1994 yılında sürgün edildim. Oradan Manavgat ilçesine gönderildim.

 Manavgat da yeni kurulan fakat hiçbir aktif çalışması olmayan Manavgat Radyo Televizyon Kurumunda programlar, belgeseller, açıkoturumlar yapmaya başladım. Aynı zamanda günlük olarak yayına başlayan “AKDENİZ ADALET” Adlı yerel gazetede haber ve köşe yazarlığına başladım. Burada 1995 yılı sonlarında Manavgat bir siyasi partiye bağlı olan ilçe başkanı, İlçe örgütünün işbirliği ile Burdur T.E.K’e sürüldüm.

Burdura ayak basar basmaz elimdeki yüz kadar sürgün haberimin olduğu, ”AKDENİZ ADALET adlı gazeteyi oto gardan başlayıp şehir merkezine kadar dağıtarak, T.E.K Müessese müdürlüğüne ulaştım ve sürgün olarak geldiğimi bildirdim. Burdur’da yayınlanan BURDUR ve YENİGÜN gazetelerinde sürgün haberime yer verildi.

 Aylarca beni kurumda işsiz güçsüz elimi bir işe sürmeden beklettiler. Buda bir savaştı, beni yıldırıp istifa ettirmekti amaçları, ancak mücadeleye kararlıydım, direndim ve sonunda ben kazandım. Arıza servisine verdiler ve çalışmaya başladım. Bir siyasi partinin il başkanlığını kurdum ve milletvekili adayı oldum.

Ağlasun ilçesinde Kültür ve Turizm derneğini kurup ilçenin Sagalossos antik kentindeki kazı çalışmalarını destekledim. Etkinlikler düzenleyip iç ve dış turizme altyapı oluşturmaya başladım.

 BURDUR ve YENİGÜN Gazetelerinde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptım. Ağlasu’da 2 yıl kaldıktan sonra iktidar değişmiş ve bende SİİRT’E tekrar sürgün edilmiştim. Bunun nedeni ise Burdur-BUCAK İlçesinden İşçi partisi belediye başkanı adayı olmamdı. Dönemin iktidar partisine belediye seçimlerini kaybettirmiştim. Siirt merkeze sürgün gönderildikten sonra hemen akabinde beni buradan alarak BAYKAN İlçesine tekrar sürgün ettiler.

 Siirt merkezde yayınlanan MÜCADELE adlı yerel gazetede 1 yıl  çeşitli yazılar yazdım. Artık Baykan ilçesine yerleşmiştim. DEMOKRAT BAYKAN adlı yerel gazeteyi yayınlayarak tekrar gazeteciliğe başladım.

 Bu gazete ilçenin 58 yıllık tarihinde yayınlanan ilk gazeteydi. Ayrıca birde matbaa tesisi açıp gazete ve matbaa işlerini birlikte yürütüyordum. OHAL bölgesinin tüm sorunlarını hem gazetemde, hem çeşitli ulusal gazetelerde yayınlayarak gazetecilik yaşamımım sürdürdüm.

Bundan dolayı Baykan emniyetince defalarca gözaltına alındım ve baskılara maruz kaldım. Evim ve işyerim basıldı. Yayınladığım gazeteyi baskı tarzı metotlarla toplattılar. Ev telefonum ve işyeri telefonum dinlendi.

Siirt’in gerici ve ırkçı yerlisi olan Arap gazetecilerin fiziki ve psikolojik saldırılarına maruz kaldım.

Siirt’in yerel gazetecilerinin tahrikleri sonucu linç edilmek istedim, fotoğraf makinem kırıldı ve belimde önemli derecede bir hasar oluştu. Linç girişimlerinden ölümlerden kıl payı kurtuldum.

Siirt Mücadeli gazete sahibi beni hedef göstermesi sonucunda, JET-PA denen dolandırıcılarının (Fadıl Akgündüz) çetesinin saldırısına uğradım. (Siirt’de en popüler gazete benim yayınladığım gazete) DEMOKRAT BAYKAN olduğundan aleyhimde yazılar yazmaya başlamıştı. Aynı zamanda MİL-HA (milliyet haber ajansı)nın Baykan muhabirliğini yürütüyordum.

 Gazetemin yazı işleri müdürlerine ve muhabirlerine karşı yok etme, sindirme politikası uygulanıyordu. Defalarca işkence gördüler ve gazeteden istifaya zorlandılar.

 Yalnızlaştırma politikası sonucunda Baykan’daki gericilerin işbirliği ile HATAY Tedaş’a tekrar sürgün edildim.

 Baykan’dan sürgünümü durdurmak için binlerce imza toplandı fakat demokratik tepkiyi dikkate alınmadığı içinde önemi olmadı.

1988 yılında Siirt’de sürgündeyken KURTULUŞ SAVAŞI GÜNLÜĞÜ adlı kitabım Kültür bakanlığı tarafından 10.000 adet basıldı.

2016 yılında bu kitabımın 2. baskısı tekrar yapıldı ve 100.000 adet Deyim yayıncılık tarafından yapıldı. Yurt içinde dışında satışı gerçekleşti. Aynı sırada yayıncım ülke dışına kaçtığı için de ne paramı, nede kitabımı…

 1. Baskısında, bu kitabın basımında ve hızlandırılmasında dönemin ANAP Siirt milletvekili olan NİZAMETTİN SEVGİLİ’ye, çok şey borçluyum JETPA’cı dolandırıcılar çetesin tarafından Hacda katledilmişti. Onu rahmetle, şükranla anıyorum.

1988 yılı ortalarında sıcak bir yaz günü Hatayın-Kumlu ilçesine gelerek TEDAŞ’daki işime başladım. Kumlu  gericilerin çoğunlukta bulunduğu küçük bir ilçeydi. Kısa bir süre çalıştıktan sonra beni sürgün olarak geçici görev adı altında Reyhanlı ilçesine gönderdiler. Buradan Kumluya günlük olarak gidiş-geliş yapıyor ve çalışıyordum.

Bu süre içerisinde Reyhanlı’da tanıştığım ÖNCÜ-HABER Gazetesi Sahibi Hasan Özdemir ‘in gazetesinde, takma adla haber ve makaleler yazmaya başladım.

 Ecevit hükümeti döneminde basın ve yayın suçlarının ertelemesine ilişkin bir yasa çıkartılmıştı, bende bu yasadan yararlanıp, cezalarımı ertelettirmiştim. Bu nedenlerden dolaylı da ÖNCÜ-HABER Gazetesinde adımı kullanarak yazı yazamıyordum. Yaklaşık 3 yıl bu gazetede çeşitli haber, söyleşiler, araştırmalarım yayınlandı.

2000 yılında Siirt’de hakkımda açılan bir davadan dolayı Kumlu mahkemesince tutuklanarak eşimle birlikte cezaevine konulduk. 9 gün Reyhanlı-Antakya ve İskenderun da yattıktan sonra İskenderun Ağır Ceza mahkemesince serbest bırakıldık.

Sonraları Ağrı iline tekrar sürgün edildim. Sürgün edilmemi Amik ovasının toprak ağaları, tefecileri, bazı siyasilerle birlikte, bazı yerel gazetelerin işbirlikçileri yaptırmıştı.

3 Kasım 2003 genel seçimlerinde Hatay İşçi Partisinden milletvekili adayı oldum. Yoğun bir siyasi propaganda dönemi ile çalışmalarımı sürdürdüm.

Seçimler sonrası toplumsal konuları işlemeye devam ettim. Sürgün edilmeme karşın Ağrıya gitmedim ve sürekli rapor kullandım. Bir şekilde Reyhanlı’da kalarak işime devam etmeye çalıştım.

 İlçe yönetiminde bir kamu görevlisinin, açtırmış olduğu 25 den fazla mahkemeyle uğraştım.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                Bu mahkemeler tam 9 yıl sürecekti.2004 yılında 8 TEMMUZ adlı yerel bir gazete ve matbaa tesislerini Reyhanlı Cumhuriyet Mahallesi, Fevzi çakmak caddesi alt unlu İşhanı alt katında kurarak çalışmaya başladım. Bu gazete toplumda bir hayli ses getirdi ve bazı çevreleri rahatsız etti. 29.sayısını çıkarttığım bir dönemde gazete ve matbaa tesislerim kimliği meçhul kişi veya kişilerce yakıldı. Gazetemin yakılmasındaki birinci derecede sorumlu olançar hakkında defalarca yazılar yazmıştım. Bana yapılacak olan bir suikastın arkasında olduğunu öğrendiğim bu kişi ve kişiler terfiye ettirildi.

Oysa Reyhanlı Halk bankasından 20 milyar lira kredi kullanarak açmıştım bu tesisleri. Bu krediyi ödeyemez hale geldim ve evime icra geldi. Ailemle olan ilişkilerim bozuldu. Anadolu ajansının Reyhanlı temsilciliğini yapıyordum. Ajansa artan baskıları sonucu ajansı başka birisine devretmek zorunda kaldım.

 Sonunda Ağrı ilinin, Taşlıçay ilçesine evimi taşımak zorunda kaldım. Burada Tedaş’da işe başladım. 2004 yılı 9 Kasım tarihinde çalışırken, elektrik direğinden düştüm ve belim, ayaklarım kırıldı. Tam 3 yıl çalışamadım ve malulen emekliliğimi istedim.

 İyileştikten sonrada Yozgat-Yerköy’e tekrar taşındım. Burada 1,5 yıl kadar kaldım. Bu süre içerisinde YERKÖY KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT derneğini kurdum. Yozgat, Yazarlar, ozanlar ve şairler derneğinin kuruluşuna katıldım ve aktif olarak çeşitli etkinliklerde yer aldım. Yıllar öncesinden başladığım YERKÖY TARİHİ adlı kitabımı tamamladım. Daha sonra kendi olanaklarımla bu kitabımı  İskenderun’da yayımlattım.

 Aile sorunlarımı yıllardır sürüyordu. Eşimle çeşitli sorunlarımızdan dolayı Antalya’ya yerleşmeye karar verdik. Antalya merkezde kiralık bir ev tutup yerleştik.

Antalya Sanatçılar Derneğine üye oldum. Öykülerimi günlük olarak yayınlanan ANTALYA Gazetesinde tamamı aylarca yayınlandı.

 Ev sahibiyle yaşadığım bir siyasi sorun nedeniyle, 21 Şubat 2007 tarihinde tutuklanarak Antalya E-Tipi kapalı cezaevine konuldum ve burada 2 yıl yatıp sonra 16 Aralık 2008 tarihinde tahliye oldum. Cezaevlerinde adli ve siyasi mahkum olarak yıllarca yattım. Bu süreçlerde  düzenli olarak günlükler tutarak yaşadıklarımı yazdım. Yakında bunları edebiyat dünyasına  kazandırmayı düşünüyorum.

Cezaevindeyken ,aile ilişkilerim tamamen bozulmuştu. bu nedenle eşimden ayrılıp HATAY-REYHANLI’YA dönerek buraya yerleştim. burada ANADOLU AJANSI Muhabiri Gazeteci- Sultan Güner’le 26 Nisan 2009 tarihinde üçüncü bir evlilik yaptım. Bu evlilikten Julia-Hevi adlı bir kızımız dünyaya gelmişti.

Eşim  SULTAN Anadolu ajansının Reyhanlı muhabiri olduğu için ona haber konusunda yardım ettim. 24–25 Nisan 2009 tarihlerinde REYHANLI adlı fotoğraf sergimi Belediye önünde açtım.

 Ayrıca Hatay merkezde yayınlanan ONUNCUKÖY adlı günlük gazetenin Reyhanlı temsilciliğini yaptım. Ayn zamanda yeni kurulan Reyhanlı’daki ONKAR sitesine yazılar yazdım. Sonra da BİZİM REYHANLI adlı internet sitesini kurdum ve haber, yorum ağırlıklı yayınlar yapmaya başladım.

Daha önceleri yazdığım GİZEM gazetesinde yazmaya başladım.

Halen Hatay-Antakya ilçesi Serinyol mahallesinde  yaşamaktayım.

2011 yılında ORTADOĞUYA AÇILAN ALTIN KAPI REYHANLI adlı kitabımı yayınladım.

2004 yılından bu yana aktif siyaseti bıraktığım için hiçbir siyasi parti ve etkinlikte yer almadım. Bağımsız bir Gazeteci-Yazar-Araştırmacı ve Fotoğraf sanatçısı olarak çalışmalarımı sürdürüyorum. KÜLTÜR, SANAT VE Edebiyat, halk kültürleri, toplumsal sorunlarla ilgili çalışmalar yapmaktayım.

2010 yılı şubat ayında ”REYHANLI KÜLTÜR VE AMİK OVASI ”adlı kültür-sanat-edebiyat içerikli bir bülteni kurdum.

2010 yılında tekrar ONKAR adlı internet sitesinde ve GİZEM adlı yerel gazetelerde yazmaya başladım. Kısa süre sonra yine gerici baskılar sonrasında ayrılmak zorunda kaldım.

Reyhanlı haber ajansını Mart 2010 da kurdum. 2000’li yıllarda Reyhanlı tarihi adlı kitabımı basıma hazırlamaya başladım.

Zamanın yöneticileriyle bazı siyasiler, Cilvegözü sınır kapısı yakınlarındaki bir zeytinlik bahçesini komple kestirmek istediler bende gazetede haber yapınca projeleri yarıda kaldı. Buranının sahibinden rant alamadıkları için zeytinliği kestirmek istemişlerdi.

Reyhanlı YİBO’da domuz gribi haberlerinden dolayı eşim sultan’ın 7 yıldır temsilciliğini yaptığı Reyhanlı milletvekili Fevzi şanverdi alınmamızda Anadolu Ajansı siyasal baskılar sonucunda bizden alındı. Bunun üzerine bende 19 Mart 2010 tarihinde REYHANLI HABER AJANSI’NI kurdum.

2010 Yılında öykü kitaplarımı İskenderun’da basıma verdim. GİZEM Gazetesi ve ONKAR İnternet sitesinden uzaklaştırıldım.

Mayıs 2010 tarihinde, İskenderun Color Ofset tesislerinde öykü kitabım olan AMİK VE ANADOLU ÖYKÜLERİ adlı yapıtımın basımı gerçekleştirildi.

REYHANLI KÜLTÜR-AMİK OVASI BÜLTENİ’ni Mayıs ayında 1000 adet yayınladım ve dağıtımını çeşitli yerlerde yaptım. Yeni bir öykü kitabımı basıma hazırladım.

 Öykü kitabımın tanıtım haberleri ve köşe yazıları Yozgat ileri gazetesi, onkar haber sitesi, sekili haber sitesi, Sorgun gazetesi, Siirt Demokrat gazetesi, İskenderun Ses gazetesinde yayınlandı

2011 yılında, İskerderun Color ofsetde”ORTADOĞUYA AÇILAN ALTIN KAPI REYHANLI”adlı bir kitabım yayınlandı.

2011 yılı sonlarına doğru Antakya merkezde  günlük olarak yayınlanan “ONUNCUKÖY GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ”olarak göreve başladım ve yazdığım haber ve yazılarımdan dolayı hakkımda dava açıldı.

2012 yılında, ”TOPLUMSAL MUHALEFET”adlı bir internet sitesi kurdum ve yayına başladı. Ardından Toplumsal Muhalefet adlı gazetemi yayınlamaya başladım. Ferman padişahınsa, dağlar bizimdir  sayfamla başyazar olarak yazdım. Bu gazetede hem benim için, hem  eşim Sultan Palabıyık için onlarca ve yılarca sürecek çeşitli davalar açıldı.

2012 yılı içinde Sekili civarı köyler yardımlaşma dayanışma derneği, Yerköy Medya, Sekili ve ve civar köyler yardımlaşma ve dayanışma derneği internet sitesinde, şiir ve söyleşilerimle birlikte çeşitli öykülerim ve röportajlarım yayınlandı.

2012 yılı 27 Mart-1 Nisan tarihleri arasında İstanbul-FESHANEDE “HATAY TANITIM GÜNLERİ ”ne katıldım.2012 yılında BİZİM YERKÖY(1000 adet) adlı araştırma kitabım yayınlandı.

2013 yılında ORTADOĞUYA AÇILAN ALTIN KAPI REYHANLI adlı kitabının 2.baskısı 3000 adet yapıldı.

2014 yılında HER YÖNÜYLE KIRIKHAN kitabım 1000 adet basıldı.

2015 yılında ise REYHANLI Patlamasını içeren SESSİZ ÇIĞLIK adlı kitabım basıldı.

2018 yılında YARALI DOĞAN adlı öykü kitabım yayınlandı.2019 yılında Amik ve Anadolu öyküleri adlı kitabımın 2.baskısını yaptırdım.

Binlerce  sayfa günlüğüm bulunmaktadır; bunlar özel, siyasi,toplumsal ve mahpus hayatımı,gördüğüm işkenceleri anlatmaktadır. Bunları yayınlayarak yaşadıklarımı belgeselleştirmek istiyorum.

Demokrasi, insan hakları, barış ve özgürlük, güzel bir dünya kurmak için vermiş olduğum toplumcu çizgimi halen sürdürmekte ve kararlılıkla mücadelemi sosyal, toplumsal, edebiyat, sanat, kültür alanlarında sürdürmekteyim. Yaşadığım sürecede mücadelemden vazgeçmeyeceğim.

Tek vasiyetim ölünce, AMİK OVASI’na meçhul bir yere AZİZ NESİN gibi sessizce gömülmemdir.

Dünyamızın, ülkemizin değişmesi, dönüşmesi, gelişmesi için mücadele verirken, yaşamını yitirenleri buradan saygıyla, minnetle, şükranla anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyorum.

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.