Evvel Zaman İçinde | Selahattin Yetgin
‘Kendi girdabını arar iken su, dur/durulamaz bir akışın ve paha biçilemez aşkların yolu olur yaşamak. Aslımızı ne kadar inkâr edersek edelim, ‘ölümlü’ kullarız. Sırf bu yüzden yaşamak uğruna kardeşimizi bile tanımaz, üç kuruşluk dünya nimetleri için safımızdan ayrı gezeriz’…
Çok evvel bir zaman içinde
Kımız bir acıydı mutluluk
Derin ırmaklardı korkusuzluğumuz
Kocaman ormanlardı kaybolduğumuz
Nice yangınlar biriktirdik biz yürekte
Gün geldi sarıldık, gün oldu darıldık
Evvel zaman içinde birbirimizin gönlünde
Acılar kılıç ucundaki soylu kandı
Acıdıkça canımız ne çok kanadık
Harcadık nice onulmaz sevinçleri
En sonunda öksüz kaldık
Yıktık öfkeyle mor dağları
Ezildik kendi yurdumuzda
İltica genlerin kuluçkasına yattık
Şu kilitsiz zaman hapishanelerine tıkıldık
Evvel zaman düşlerine bile mahrum kaldık
Soyumuz insan, mayamız sevgiymiş, yalan!
Sırrımızı tutamadık, her ocakta malum isyan
Kibir padişah oldu dostlar, kurtlar şaklaban
Çoğaldı oyunun yazarları, yobazlar oynayan
İstikametsiz koyunlara döndük, çobanlar ağlayan
Evvel zaman içinde kaybolduk, yok mu hıçkırığımızı duyan!
…
Selahattin Yetgin