1 Uçan Halı Antakya Atatürk İlköğretim Okulu Görme Engelliler Sınıfındaki...
Hatay 30 °C
Az Bulutlu
|Fevzi Yavuz|
Küçük bir çocukken, öğretmeninize karşı neler hissettiniz ? Ben sizlere bugün okul dönemimin bir sırrını vereceğim. Ben şu anda 33 yaşındayım. Askerliğimi yaptım. İş buldum ve ekmeğimi kazanıyorum. Ama çocukluğumda yediğim bir elmanın tadını hala unutamıyorum. Küçücük bir çocuk, elmayı yalnız tezgahta görse, nasıl düşüncelere dalar, bilir misiniz? Hep hayal kurar. Kendini elma bahçesinde elma toplarken ve beğendiklerini alıp yerken bulur. Hayalinde veya rüyasında tabii. Birinci sınıfta neler yaptığımızı, okumayı öğrenmede nasıl zorlandığımı unutmuyorum. Ama bu unutmadığım acılardan ve yaşantımın kayıp zamanlarından. Hayatım hep sıkıntılarla geçti. Ama hayatımın unutulmaz bir olayı da yine okul yıllarımdan. Elmanın tadını öğrendiğim okul yıllarımdan. Babam gündelikçi idi. Gün bulur, o gün yerdik. Ertesi güne Allah kerim derdik. Babam, bizlere rahat bir yaşam sağlayamadığı için çok üzülürdü. Bunu belli etmek istemese de çocuk halimle bunu fark ederdim. dışarıda kuruş harcamayan babam, kazancıyla bizleri zor geçindiriyordu. Oysa bizim söyleyemediğimiz sayısız isteklerimiz vardı. Bir gün dayanamadım :” Baba, bize kırmızı kocaman elma alır mısın ?” dedim. Babam: “Olur oğlum.” Dedi, düşünceli… Aradan kaç gün geçti bilmiyorum. Umutsuz olduğum için gün saymamıştım. Bir gün babam bir kese kağıdı içinde 6 tane elma getirdi. Dört kardeş, annem babam tam altı kişiydik. Kardeşlerim elmalarını hemen yemeye başladılar. Ben saklıyordum. Tam bu sırada komşumuzun küçük kızı Ayşe bize geldi. Elma yiyen kardeşlerimi gördü diye babam, “Al bakalım Ayşe !” diyerek kendi elmasını verdi. Annem kendininkini paylaşmak istedi, babam razı olmadı. Ben de babamla paylaşmak isterdim. Ama elmamı okula götürmek, öğretmenime vererek, arkadaşlarım gibi bir şeyler vermiş olmak istiyordum. Ertesi sabahı zor ettim. Elmamı elime alıp, göstere göstere okula gittim. O gün andımız çok uzun geldi. Nihayet içeriye girdik. Birkaç öğrenci, öğretmene birkaç şey verdiler. Ben, kocaman, kırmızı elmayı verdim. Öğretmenimiz, elmayı alırken gözlerimin içine baktı. teşekkür etti. Elmayı masaya koydu. Bir an gözlerimden içimden geçeni okuyacağı aklıma geldi. Ders sırasında gözüm hep elmadaydı. Zil çaldı, dışarı çıkarken Öğretmenim beni çağırıp elmayı geri verdi. Almak istemedim, ısrar etti ve : “Sen verdin ben kabul ettim. Sen niye beni kırıyorsun ?” dedi. Elmayı aldığım gibi dışarı çıktım ve soluksuz yedim. Öğretmenim beni görmüş olacak ki, içeriye girdiğimde bakışıp birbirimize gülümsedik. Şimdi tonlarca ve her türden elma getirseler o elmanın tadını; Öğretmenimin anlayışını unutamam. |