Dolar 34,2645
Euro 37,3646
Altın 2.913,06
BİST 8.699,19
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 30 °C
Az Bulutlu

Karda renk değiştiren kırmızı atkı / Mehmet Hameş

18.04.2019
1.222
A+
A-
Karda renk değiştiren kırmızı atkı / Mehmet Hameş

Çocuk gülücüğü atıyor ay. ne yağmura ne de buluta aşık. dupduru bir gökyüzünde el ediyor çocuklara. kim bilir hangi coğrafyada sesleniyor aydedesine, yeni dillenmekte olan çocuk. bense sana yazıyorum.

komşu yoksulu dairelerde kaldık

ellerinde kırık mızıkalar taşıyan

rüzgara ayak uyduran çocuklardık

birbirimizi kırdık oyun üzerinde

paslanmış bir geçmişle

olmamış geleceğin arasında

bu tedirgin bekleyiş

hayatımızın şimdiki hali

sonsuz boşluğa bir yıldızın kayışı gibi kayıyor kalemim. mavi mürekkebin yüzünde gölgeleniyor yüzüm. ah, acının saf meleği, her yana yansıyan hicran iksiri, kekliği kapana kıstıran bahar gerçekliği. uzaklardan, çok uzaklardan geliyor şafağın ayak sesi: gündüzü karşılama, gündüzü uğurlama sancısıyla kıvranıyor an. ki ben sana yazıyorum.

balkona tüneyen yalnızlık

kıyısı kalabalık su seyri

hayalini bol bulutlu göğe yüklüyorum

acımı dizginlesin, gözlerimi dindirsin diye

dün gibi gittin. ah, ne uzundu o gidişin. hâlâ kulaklarımda çınlıyor: ‘kalabalık kaldırımlarda yalnızdık, olgunlaştık sevinçleri beklemekten’ cümlesi…  ‘dur, unuttuğunu al, parçalanmışlığımı, parçanı…’ demeye bırakmadın, arkana bakmadan gittin. ah, ne kederliydi o gidişin!

aşk benim ruhumda özgür, onunla büyür… sen ışığa göre yürürsün, bense karanlığa… yıldıza ışık saçtıran gökyüzüdür. sıradan ışık seni aldatıp, kendini yıldız sandırır. unutma bir yıldızın en parlak olduğu an kendi olduğu andır.

her gölge aslına uygun şekillenmez. söylediğin suç, suç değildir. aşk deliliktir. durgun bir göl gibi yıkayıp, dudağını dudağıma yaslayıp, düş devşiren, sevgi biçen; aslı olup kerem doğuran, kalbini çıkarıp kalbime adak diye sunan deliliğe aşığım ben.

ey gönül, güle gücenmek yok, bütün suç kışta.

geçen sonbaharda almış olduğun kırmızı atkı şimdi yine boynumda. karın kırmızıyı aka dönüştürdüğü, kolunu boynuma dolayan, tenin kokan, terin kokan o atkı…

ah pembe tokalı mektup, çok şey var bize dair, fakat virgül yok.

sen aşk acısı nedir bilir misin dostum? bilir misin tepeden tırnağa yayıldığını? ben bilirim. filistin askısı gibi eziyetli, ülkesinden sürgün edilen göçmenin duyduğu hasretlik kadar kederli ve yokuş yukarı fil ölüsü taşımak gibi zor. fakat şunu da bilirim: yağmur nehri sevindirir, nehir denizi, deniz okyanusu. su ısınır buhar olur, buharsa doğurur bulutu. su uğundukça boğulur toprakta.

kulağına taktığım taş küpe

zülüflerinde turunç çiçekleri

sesi ölmüş bir denizle

unuttuğun adrese gidemezsin

kentin sabrında lav uğultusu

keşif yapan bir tayyare

iskelede mutluluk boşluğu

buz kurgu artık mersin

can titreği cenaze evinde

kendine öfkeli yaşayan 

hangi çizginin üstünde nokta 

hangi anıda yara bilemezsin

sokak sesleri sönecek

dokunsa iyi gelecek sızıya

yoksa kurşuna dizilecek

düşleri dilsizin

unutulan kan koku-

su boğuldu göğsünde akdeniz’in

o bir kuğu yüzüyor gölünde

gelme derse neylersin

hayat: ayağı kışta kırılmış at.

yüzüme bakmadan gittin: senden yapılanana bende parçalanana… oturduğumuz şu balkona, birbirimize aktardığımız kuşkuya, sokağa el sallayan çamaşıra, karanlığa dalıp dalıp kaybolan yarasalara bakışımız geliyor aklıma… sessizliğimizi boğan darbukaya, çıplaklığımızı ele veren sokak lambasına, aşk fısıltılarımızı anlamsız kılan çöp arabalarının homurtusuna küfretmek geliyordu aklımıza… gözlerime bakmadan gittin. ah, o gidişin ne zordu!

balkon: denizsiz sokağın gemiyle yolculuğu

yarasa: gecenin gerçekliği karanlık basınca

darbuka: can sıkıntısında çingene oyunu

kuşku: kasvetli sorulara anlamsız yanıt oldukça

lamba: karanlığa dokundukça uyanır uykusuzluğu

hesabın kitabın makbul kılındığı anlarda, sinsin oyunları oynardık çocukluğa çocukluk katmak için. susuzluğumuza çölü çağırsak da vahaları görmezdik, düş kervanında. en ince yaprağına tutunan bulut olmak isterdim oysa, yaz yağmurlarının kervanına katılmak için… saf olana sinen kir gibi, şehir yalnızlıklarında bana benzediğini sanarak, yanılarak o oyunlarda dili oldum acıların… güneş binlerce baktı, binlerce battı aşk kuyruğunda sıra gelmedi bana. rüyadan uyandığımdaysa çoktan kurulmuştu darağacı.

kelebekler kozalarından çıktı çiçekleri geziniyor

yeryüzüne sevdalı gökte bulutları savuruyor rüzgâr

bir o yana bir bu yana

sabahı karşılama, soluma sancısıyla kıvranırken an, sana çınar dallarının uzandığı o dar balkondan yazdım bunu.

ey dokunduğu yeri imleyen su

buğulu söndürdüğün köz

ah, bendeki aşk hâlâ gecekondu

             h i ı j k l m n: çöl çöl

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.