Dursaliye Şahan ile Nuri Kaymaz Söyleşi
Bugün, gazeteci yazar Dursaliye Şahan hanımefendiyle başbaşayız.
Yayınladığı eserler ve çeşitli konularda düşüncelerini öğrenmek için söyleşmek istiyoruz. Merhaba efendim isterseniz hemen aklıma ilk gelen soruyla başlayayım.
Kendinizi Nasıl Tanıtırdınız?
İki çocuklu göçmen bir kadın. En kısa tanım bu. Biraz açmak gerekirse okuyarak, yazarak dünyayı anlamaya çalışanlardanım.
Yazmaya ne zaman karar verdiniz?
Aslında bu konuda verilmiş bir kararım yoktu. Okuma yazma öğrendiğimde yani çocukluğumda yazmaya başlamıştım. Derslerin dışında karalama gibi. Zamanla gelişti.
Kitap yazarken nelere dikkat ediyorsunuz?
Hangi aşamada olduğuma bağlı. Örneğin kafamdaki hikaye kağıda geçtikten sonra sözcükler, cümleler, paragrafla ve metin üzerinde çalışmaya başlıyorum. Daha doğru, daha güzel nasıl olabilir. Örnek vermek gerekirse, “Ayşe darılmıştı yerine “Ayşe sırtını dönüp gitmişti,” daha iyi olabiliyor.
Kitaplarınızı bize özetleyebileceğiniz cümleler ne olur?
İlk yayınlanan öyküm kedimi anlattığım çocukluğumda yazdığım bir öykümdü. Sonrasında birçok öykü yazdım. Çoğunluğu kadınlar, göçmenler ve çocuklarla ilgiliydi. Öne çıkanlardan biri de Güvercin isimli çocuk gelinle ilgiliydi.
İlk romanım Tottenham Çocukları da yine çetelere karışan göçmen bir çocuğun gerçek yaşam öyküsünden esinlenerek yazılmıştı. İkinci romanım Ayarsız Kadınlar Cemiyeti bir mahalle hikâyesi. Üçüncü romanım Şerbet 15 Temmuz gecesini anlatan gençlik hikayesi. Dördüncü romanım Bul Beni Anne biyografi türünden. Cami avlusuna bırakıldıktan sonra yetiştirme yurtlarında büyüyen Cemil Uslu’nun hayatından esinlenerek yazdığım bir roman. Fakir Baykurt Roman Ödülünü aldı. Basılmasını heyecanla beklediğim Babam Aşık Olunca isimli romanım meclisi anlatıyor. T.B.M.M. Her akşam evlerimize konuk olan meclisin hikayesi çok yazılmadı benim de hep kafamdaydı. Sonunda mizah türünden yazmaya karar verdim. Hasbelkader milletvekili olan kahramanımızın naif aşk hikayesi.
Edebiyat dünyasında kendinizi nerede tanımlarsınız?
Bilmem. Okuyucunun vereceği bir cevap aslında. Ancak günümüzde okuyucuyla yazarların buluşması daha çok sektörün elinde. Hangi yayınevindensiniz? İyi bir öykücü olduğumu düşünüyorum.
Yazar ve okurlar arasında kurulan köprü sizce nasıl olmalı?
Daha özgür, daha adil olmalı. Tanıdığım özellikle taşrada nice yazarlar, şairler hak ettikleri ilgiyi göremiyor. Çünkü eserlerini yayınlatabilecekleri yayınevi bulamıyorlar. Yayınladıklarında dağıtım da sorun. Okur maddi manevi kitaba ulaşamıyor. Öğrenciler geçim sıkıntısı çekerken kitaba para ayırabilir mi?
Peki, okurlar sizin kitaplarınızı neden okumalı?
Öyle bir mecburiyet yüklemiyorum tabii ki. Okur benim kitabımı severse okumalı. Herkes her kitabı sevecek diye bir şey yok. Bugüne kadar yazdığım öyküler ve romanlar dramdı. Bul Beni Anne daha da ağır oldu. Sonuçta bebekken terk edilen çocuğun hayatı. İşte bunun için beşinci romanımı heyecanla bekliyorum dedim. Çünkü mizah. Güldürüyor. Ben gerçekçi edebiyata inanan bir yazarım. Mizah yazarken de gerçekçi bir dil kullandım.
Çok sorulan ve çok konuşulan klişe bir soru. ’’Sanat sanat için mi?”
Her ikisi için de. Sanat benim için öncelikle insana hitap etmeli. Vampir hikayesi yazana da saygım var ama ben yazmıyorum onları. En azından şimdilik. İnsanı, hayatı yazıyorum. Dünyada bunca savaş varken vampirleri yazmak bana boşa geçen zaman gibi geliyor.
Yazarken nelerden ilham alıyorsunuz?
İlham perilerimi ben belirlemiyorum. Ama şöyle söyleyeyim beşinci romanım meclisle ilgili dedim ya, yıllardır oraya odaklanmış durumdayım. Her akşam haberlerde onları seyrederken, en tepeden en aşağıdakine kadar söylediklerinin arkasındaki hikayeleri çözmeye çalışıyorum. Herkes gibi onların çoğu zaman gerçekleri kendilerine göre yorumlayarak anlattıklarını elbette fark ediyorum. Ama fark etmek yetmez ki. Bunu hikaye haline getirmek ve edebiyatın hak ettiği şekilde yazmak. Marifet burada bence.
Bende kendimce bunu başardığımı düşünüyorum.
Yazar olmak isteyen birine tecrübelerinize dayanarak neler önerebilirsiniz?
Bu soru hep sorulur ama bence bunu kimse cevaplayamaz.
Cevaplamasınlar da zaten. Yazar olmak isteyen kendisini tutamaz ki. Çoktan elinde bir kalem kendini kağıdın başında bulmuş olması gerekir. Ressamlar öyle değil midir? Onlara kim hadi ressam ol demiştir? Ya da müzisyenler diyelim.
Yazarlığa başlamanızda neler etkili oldu, nasıl başladınız?
Yazmaya çoktan başlamıştım zaten. Ortaokul öğretmenim fark ettiğinde mutlaka edebiyat okumalısın dediğinde büyük bir motivasyon hissetmiştim.
En çok hoşunuza giden kitabınız ve en sevdiğiniz yazar?
Bütün öykülerimi, bütün romanlarımı, çocuk hikayelerimi ve karikatür kitabımı seviyorum. Çocuklarım gibi. Birbirinden ayırmam zor. Sevdiğim yazarlara gelince Kerime Nadir ortaokulda başlayıp okuduğum yazarlardan biriydi o dahil, sonrasında Orhan Kemal, Fakir Baykurt, Yaşar Kemal ve diğer gerçekçi yazarlar.
Bize zaman ayırdığınız için şahsım ve Haber Kontak adına çok teşekkür ederim. Başka kitap ve konularda görüşmek üzere iyi günler dilerim.
Güzel dilekleriniz için ben çok teşekkür ederim size ve Haber Kontak‘a görüşmek üzere.
Kaynakça: Nuri Kaymaz / Haber Kontak