Dost Bildiklerimiz | Ali Rıza Malkoç
Gönlümüzün güzelliği, ideallerimiz, düşlerimiz, beklentilerimiz, saf duygularımız, çabalarımız; maalesef yaşama tam olarak hiçbir zaman yansımayacaktır. Biz yine de insanî coşku ve heyecanımızın enerjisiyle yaşama tutunacağız ve yaşatmaktan haz duyacağız.
Çok iyi bir sürücü olsanız da bir densiz veya dengesiz gelip size sürtüyor işte. İyi bir sanatçı/yazar/şair/düşünür olsanız; kıskançlık, kısırlık veya fesatlık duyguları ağır basan bir canlı, size çamur atmakla tatmin olabiliyor. Çok güçlü, tutarlı, dürüst bir demokratsınız diyelim, diğeri yalan, dolan ve istismarla dümenin başına geçebiliyor. Veya iç çekişmeler, delege savaşları, lobi ve fraksiyon çatışmaları, sizin tüm bilgi, birikim, deneyim, umut ve üretme aşkınızı sıfırlayabiliyor.
Siz doğaya saygınızdan dolayı, bir kibrit çöpünü dahi sokağa atmıyorsunuz fakat diğeri daha çöpünü nereye atacağını öğrenememiş.
Bazıları da kendini zekâ küpü zanneder. Aklınca yaptığı gerçek dışı kurgularla; “milleti kör, alemi sersem sanır. Oysaki, sokma akıl üç adım gider. Kurnazlıkla zekâyı karıştırır tiksinti katsayınızı artırır.
Dost bildiğiniz birine faydasına bir öneri sunarsınız, “kimsenin aklına ihtiyacım yok” edasıyla alınganlık gösterir, değersizleştirildiğini zanneder. Görüntüsüne, sözüne, vaatlerine güvenip dost edindiğiniz;
İçi-dışı bir çıkmaz, “güvendiğiniz dağlara kar yağar.” İyi niyet ve iyilik duygularınızın istismarı, içten içe yaralar sizi.
Ve siz “aman kimse kırılmasın” diye kılı kırk yararken, gürültü çıkmasın diye merdivenlerden dikkatli inerken, hayvanlar aç/susuz kalmasın diye onlara destek olurken, çiçekler kurumasın diye bir çaba harcarken, muhtaçlar aç kalmasın diye bir bağışta bulunurken; tüm bunları gereksiz görebilen biri çıkar yolunuza taş koyabilir. Ve siz ayağınıza takılan taşlara aldırmaz, yolunuza devam edersiniz.
Tam da “Çok şükür atlattık her şey düzeldi, galiba rahat bir nefes alacağız” diye düşünürsünüz ki;
doğal bir afet, hastalık, görülmez bir kaza, olağanüstü bir durum, her şeyinizi kaybetmenize neden olabilir.
Tüm bu olumsuzluklar için; kader mi dersiniz, beceriksizlik mi, bilgisizlik mi dersiniz, cehalet mi, kıskançlık mı?… karar sizin.
“Kavanoz dipli dünya” işte. Ne kadar özen gösterseniz de, bir darbelik saltanatı var.
Kapağını sağlam kapatsanız da ya siz kırarsınız onu; bilerek veya bilmeyerek. Veya başkası çok görür onu size, tekmeleyerek.
Samsun
Ali Rıza MALKOÇ