Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

Cemal Süreyya’dan anlamlı sözler

12.04.2016
1.979
A+
A-
Cemal Süreyya’dan anlamlı sözler

Cemal Süreyya’dan anlamlı sözler / Yazı Atölyesi

”Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya…”

Cemal Süreya

 

Bir daha beni sevdiğini söyleme! Neden biliyor musun? Çünkü yine inanırım.

Annem gözyaşları için ekmek kırıntısı gibi değerlidir derdi. Üstüne basıp geçenlerin çarpılışını görmek için bekliyorum seni.

Artık hayallerim suya düşecek diye kaygılanmıyorum. Çünkü onlar düşe düşe yüzmeyi öğrenmişler…

Belki o her şeye değecek kadar değerli senin için; ama sen de, onun için kendini hiç edecek kadar değersiz değilsin.

Belki de. Evet, belki de sen, hiç hak etmemiştin beni. Oysa ben; her halinle kabullenmişim seni.

Bilirsin sigarayı da kalem tuttuğum gibi tutarım. Ondan tüter sevda sözleri.

Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde, bir yanlışı düzeltircesine açmış.

Bir gün seni bırakırım ya tütünü bırakmak gibi bir şey olur bu evet, gün geliyor, bıkıyorum senden, ama İstanbul’dan bıkmak gibi bir şey olur bu…

Bir kırıldık, daha da kırılırız. Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza…

Bir kadını ortadan ikiye böl, yarısı annedir, yarısı çocuk, yarısı sevgili yarısı aşk. Duyanlar bunu bilmez, görenler anlamaz bunu! Yarısı rivayettir, yarası gece.

Bir şeyiniz olayım sizin, hani nasıl isterseniz, oğlunuz, kiracınız, sevgiliniz; dünyanın bir ucuna birlikte gider miyiz?

Birer birer, seve seve çıktığım aşk basamaklarını; onar onar, söve söve iniyorum şimdi!

Boğazıma takıldı sevdan… 3 kere sırtıma vur helâl de; alışık değilim harama, ondan olacak herhalde.

Çocuk olsam yeniden. Bir tek düştüğüm için acısa içim, ve kalbim; çok koştuğum zaman çarpsa sadece.

Çok yoruldum sevgili; daha fazla yorma beni. Ben fazlasıyla ödedim zaten, uğrunda kaybettiklerimin bedelini.

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa, sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki.

Gölgene bak, beni anlamak istiyorsan; o kadar yakın, ama sana asla dokunamayan.

Hayat benimse eğer kimse karışamaz ve biliyorum ki herkesle dost olunmaz. Aşka gelince bir kere sevdim işte, bir daha işim olmaz.

Göz göze gelebilirseniz, ipi kopmuş bir uçurtma, hızla uzaklaşır bakışlarından.

Kadın susarak gider. Eğer bir kadın şikayet ediyorsa, erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir. Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.

Keşke birini tam kaybetmeden, ona olan tüm sevgimizi haykırabilsek.

Ne zaman bu şehirden kaçıp gitme isteği gelse, bir köşeye oturup geçmesini bekliyorum. Gidersem dönmem çünkü biliyorum…

Özlemek, ölmekten sadece iki harf fazla be çocuk.

Sana yolculuk yapmak istiyorum, kes yüreğine giden bir bilet; can kenarı olsun!

Sevmek güzel meslek, ama zor. Can dayanıyor dayanmasına ama yürek gitti gidecek.

Tam unuttuğunu sanırsın, karşına çıkar tebessüm eder ve yine bağlar seni kendine. Yine inanırsın yalan olduğunu bilsen bile.

Uzaktan seviyorum seni. Kokunu alamadan, boynuna sarılamadan, yüzüne dokunamadan. Sadece seviyorum.

Yarın bizi beraber görenler kimdi o yanındaki diye sorarlarsa beni detaylı anlatma. Kısaca; ömrümün geri kalanı dersin.

Yüzü güzele kırk günde doyarsın, huyu güzele kırk yılda doyamazsın.

Önemli olan hastalıkta sağlıkta değil, yalnızlıkta yanımda olman.

Sana gelince, ah sen yok musun sen! Bir daha rastlar mıyım sana? Günlerin ne getireceği bilinmez ki.

Sesinde ne var biliyor musun? Ev dağınıklığı… İki de bir elini başına götürüp, rüzgârda dağılan yalnızlığını düzeltiyorsun.

Uğraşmayı bırak artık dünle ve dünündekilerle. Bir de hep yanında olanlarla yarına bakmayı dene.

Yoksuluz, gecelerimiz çok kısa. Dörtnala sevişmek lazım.

Seni ne zaman uyurken hayal etsem, affediyorum…

Karşıdan karşıya geçer gibi sev beni önce bana, sonra bana sonra yine bana bak.

Hayatımda ilk kez birisi bana kendine çok dikkat et dedi sadece. Anlamış onun kalbini taşıdığımı herhalde.

Ama kadınlar, tanrım. Öyle sevdim ki onları, gelecek sefer dünyaya kadın olarak gelirsem, eşcinsel olurum.

Bazen öyle yorar ki aşk insanı, bıktırır hayattan ve kapayınca gözlerini bir daha açmak istemez insan.

Bir kez daha diyeyim: özenle katlanmış bir mendil gibisin sil beni nolur kırk yıllık kirim pasım gitsin.

Seni soruyorlar öldü mü diyeyim yoksa dönecek mi? İkisi de imkânsız değil mi? Çünkü biliyorum; asla geri dönmezsin ve biliyorsun; sen benim için asla ölmezsin!

Aklıma bile gelmiyorsun artık.. O kadar kalbimdesin ki.

Bazen diyorum ki; ne olacak söyle gitsin. Sonra diyorum; söyleyince ne olacak, sus bitsin.

Eski Türk filmlerinde adamların konuşurken neden kadınlara sırtlarını döndüklerini işte o an anladım. Gözlerim dolu dolu olmuştu ve geriye dönecek olsam bir rezalet çıkaracağımı adım gibi biliyordum.

Bir kişiyi yargılamadan önce dualarına bakın.

Elbette bir acı yaşadım. Kanatlarım kırıldı. Elbette en kötüsünü gördüm. Şurada yaralarını usul usul, yaygara etmeden sarmaya çalışan bir kadınım.

İntihar etmenin en iyi tarafı buydu; başarısız olduktan sonraki her şey insana tatlı geliyordu.

Ne çalacağınıza karar veremediğiniz durumlarda Beatles en iyi seçenektir.

Ah ayrılık, bir tek seninle ayrılamadık…

Annesinden dayak yediği halde, yine ‘anne’ diye ağlayan bir çocuktur aşk…

Keşke şöyle yapsaydım belki severdi deme. O senin için ne yaptı da sevdin sanki? Akıl işi değil, gönül sevdi mi gerisi bahane.

Üşüyor musun? Üzülme be! Gel yanıma. O kadar yaktın ki canımı; Isınırsın. Üşümezsin bir daha.

Kimseyi suçlama, suçlanacak biri varsa o da sensin. Sonuçta o sana küçük bir umut verdi, sen ise ona her şeyini verdin.

Hayat benimse eğer kimse karışamaz ve biliyorum ki herkesle dost olunmaz. Aşka gelince bir kere sevdim işte, bir daha işim olmaz… 

Sen bakma benim bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.

Gider gibi yapmadım ben, ya kaldım ya gittim. Sen ise kalır gibi yaptın, ama gittin ve ben bittim.

Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim, yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.

Ellerim ceplerimde yürüyorum. Ve ben ne zaman bir şiir duysam, şahadet getiririm, ölürüm…

Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey; Değmeyenlere… Yüreğimin değmiş olması.

Madem sevmiyorsun o zaman sahip çık gözlerine! Dönüp dolaşıp değmesinler gözlerime.

Denir ya aşk iki kişilik, yalan! Aşk bile bile delilik. Bide hayat müşterektir denir. Buda yalan çünkü aşk acısı hep tek kişilik.

Bazen öyle yorar ki aşk insanı, bıktırır hayattan. Ve kapayınca gözlerini bir daha açmak istemez insan.

Annem gözyaşları için ekmek kırıntısı gibi değerlidir derdi. Üstüne basıp geçenlerin çarpılışını görmek için bekliyorum seni…

Bir isteğim var sadece senden, onun kokusunu al getir, onu saçlarını al getir, hatta mümkünse onu al getir bana rüzgâr.

Kaldı işte; çayımız bardakta. Çocukluğumuz sokaklarda. Mutluluğumuz kursağımızda. Sevdiklerimiz uzaklarda. Gülüşlerimiz fotoğraflarda…

Hayatta gözyaşlarımı hak edecek bir insan görmedim. Ya benim gözyaşlarım gereksiz, ya da uğruna gözyaşı döktüğüm insanlar değersiz.

Mutlu olmanın yolunu, karşıdakini mutlu etmek sanıyorduk. Yanıldık! Çünkü ne kadar mutlu ettiysek, o kadar yalnız kaldık…

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin.

Biliyorsun, ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası. Ve yine sevgili çocuk, biliyorsun, kişi tutkularıyla yalnızlığını adlandırıyor o kadar…

Keşke şöyle yapsaydım belki severdi deme. O senin için ne yaptı da sevdin sanki? Akıl işi değil, gönül sevdi mi gerisi bahane.

Seni soruyorlar… Öldü mü diyeyim yoksa dönecek mi? İkisi de imkânsız değil mi? Çünkü biliyorum; asla geri dönmezsin ve biliyorsun; sen benim için asla ölmezsin!

Sen dedi; intihar gibisin. Hem herkes tarafından bir kez düşünülen hem de cesaret edilemeyen.

Küçükken aldığım dışı güzel, İçi hep çürük çıkan elmalı şekerler gibisin. Aranızdaki tek fark; O elmalı, Sen ise el’malı.

Çok yoruldum sevgili; daha fazla yorma beni. Ben fazlasıyla ödedim zaten, uğrunda kaybettiklerimin bedelini… 

Biliyorum sana giden yollar kapalı! Üstelik sende hiçbir zaman sevmedin beni. Ne kadar yakından ve arada uçurumlar, insanlar, evler aramızda duvarlar gibi.

Zaman lazım sadece, unutacaksın! Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncaklarını… Kırılan kalbini de öyle unutacaksın.

Cevap veriyorum zamanla her şey geçer diyen akıllılara; “geçen tek şey zamandır anlayan, anlatsın anlamayanlara…

Önce sevdiğiniz terk eder sizi, ardından uykunuz. Sonra ne sevdiğiniz geri gelir ne de uykunuz…

Acı çektikçe insan olgunlaşırmış… Yalan be! İlk önce kalbin kırılır, sonra çürümeye başlarsın.

Aslında ayrılıklar değil de, gidenin sevmediği halde ‘ seviyorum ‘ demesi en çok koyuyor insana…

Unutsun beni demişsin, bu bana imkânsız geliyor. Çünkü unutmam için önce seni hatırlamam gerekiyor…

Birer birer, seve seve çıktığım aşk basamaklarını; onar onar, söve söve iniyorum şimdi!

Sana seni seviyorum dediğim kadar, Anneme peki anneciğim deseydim; Hazırdı cennetteki yerim.

Gölgene bak, beni anlamak istiyorsan; O kadar yakın, ama sana asla dokunamayan.

Uğraşmayı bırak artık dünle ve dünündekilerle. Bir de hep yanında olanlarla yarına bakmayı dene.

Bazen diyorum ki ne olacak söyle gitsin. Sonra diyorum söyleyince ne olacak sus bitsin.

Küçükken anneme mezarlıktan korkuyorum dediğimde “ölüden değil, diriden kork” demişti. Zamanla anladım ki annem yine haklıydı.

Öylesine sevdim ki seni, öylesine sensin ki! Kuşlar gibi cıvıldar, tattırdığın acılar…

Bir kağıda sensizlik yazdım. Yine de çok hoşuma gidiyor. Çünki sensizlik kelimesi bile senle başlıyor.

Düşenin dostu olmaz’ derler kimileri. Sanki ayakta olanın dostu çokmuş gibi…

Tam unuttun sanırsın. Karşına çıkar tebessüm eder yine bağlar seni kendine.

Hayatımda ilk kez birisi bana “Kendine çok dikkat et” dedi sadece. Anlamış onun kalbini taşıdığımı herhalde.

İkinci bir parıltı var senin bakışlarında. Keşke yalnız bunun için sevseydim seni…

Biz kırıldık daha da kırılırız Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.

Ben nerde bir çift göz gördümse tuttum onu güzelce sana tamamladım.

Kim demiş aşk uğruna ölmek zor? Uğruna ölünecek aşk bulmak zor.

An ki fıskiyesi sonsuzluğun, keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Nazar değmesin diye mi kurşun döküyordu kalleşler masum çocuklara?

Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık ”sevda” da boğulur…

Ne ikna edici bir intihar biçimidir; şimdi seninle göz göze gelmek… 

Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil can kenarı olsun.

Sesinde ne var biliyor musun? Söyleyemediğin sözcükler var.

Umut belki de gelecek sayfadadır. Kapatma kitabı.

Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin!

Akıl, her zaman başını sokabileceğin bir yer bulmaktır çaresizlikte…

Kız kıza konuşuyoruz dedi bana, ben de ona bir kere ADAM İLE konuşmasını tavsiye ettiğim de aşık olmuştu…

Birilerine ”unutsun artık ben yokum” demiş. Ben unuttum da güzelim elim, kolum, bağrım unutmuyor seni…

İnan bana ben artık beynen çok yorgunum. Dilerim ki sen de yormazsın beni. Gel artık aşka inat sevişelim…

Dediler ki aman ha! Sakın düşme ! Düşersen bir daha kalkamazsın dediler. Dinlemedim çılgınlar gibi koşmaya başladım.

Ben ne sıradan biriyim ne de sıradan kavramı beni tanıyacak kadar basit. Sevgi beni bulursa, ben de onu bulurum elbet

Ben denizlere inat hoyratça seni sevmeye devam edeceğim sevgilim! Çünkü onlar kadar azgın ve sertim !

Böyle alışılagelmişin dışında bir dünya da basitliklerin arasında bile çok özel ve güzelsin bir tanem…

Eğer gözlerine bakarsam; rüyalarından çıkamam.. Kovar mısın rüyalarından beni saçına dokunurken ey sevgili?

Sen takılma öyle kelimelere.. Aşk bu! En çok üç harfli. Koymaz sana inan bana. Ağır gelmez sana.. Ah sorsana bir de bana !

Öyle bir aşık olacaksın ki! Yer yerinden oynayacak, uğruna şarkılar sözler bestelenecek.. Ah nerede öyle yürek ?

Aşkın mantığını sordu. Sen görmeden sevince mantık aradın mı ? dedim. Kala kaldı..

Sürekli karşılığı yoksa neden seveyim dedi ? Ben seni karşılıksız aldım ondan olabilir mi yarim dedim..

İnan çok sevilmeye değil, köpek gibi aşık olunmaya ihtiyacım var. Avaz avaz bağırmak istiyorum aşkımdan..

Kim takar mutlu olmak istemeyi be hoyratım ! Sen benim daimi yanımda kal o bana yeter…

Ben çok insan gördüm, kalpleri dolu ve bir o kadar da boş. Çok kadın tanıdım sevgilisi var ama huzuru yok..

Kalbim utangaç değil dedim. Neden dedi ? Seni görünce yelkenlerim iniyor dedim. Güldü 

Vaktiyle yanımda olmayanın, özüyle de sözüyle de yanımda olmasını istemem. Güler geçerim kendi kaderime..

İkimizin de hayaliydi oyuncaklar ile oynamasını istediğimiz bir çocuk. Olmadı olmadı ama biz yine mutluyduk..

Neden oyuncaklarım yok ana ! dedi çocuk. Bilmiyordu ki hayat daha ona karşı neler oynayacaktı

Gülüşünü seversin, küfreder bakışlarıyla.. Dudaklarını seversin, anlamsız anlamsız susar hayata…

Eğer farklı bir yapıya sahipsen, daima insanlar tarafından yalnız bırakılmaya mahkumsundur…

Yalnızlık iliklerimize kadar işlemiş, bizi bizden almış yegane bir olgudur…

Yalnız olunca insan, anlar bir zamanlar yanında olanın kıymetini.. Evde bir ses olması her şeyi değiştirebilir…

Sıkı sıkıya sarılmış insanlar da kalabalık sokaklar da yalnız kalabilir unutma !

Şöyle dön de  bir bak semaya! Herkes çift gibi görünen bir yalnız aslında…

İnsanların fiziken değil de kalben yalnızlaşmaları öldürüyor beni…

Ruhumun derinliklerinde kaldı senle olmak. Bir çift yalnızlığım var kendime…

Sensiz ellere uzandığım an  benim yalnızlığın başlamış demektir gülüm.

İsyankar tavırlarla sergiledim sana olan yalnızlığımı…

Gecelerin uzunluğu, benim yalnızlığım kadar soğuk ve karanlık bir tanem…

Bu yalnızlık var ya bu yalnızlık… Seni benden alan tek şeydi inan bana..

Varsa kaderimde seninle olurken yalnızlık hissi çekmek. Çeker giderim !

Ay’a baktığında bende ki o hüznü hatırla. Hatırla ve gör daima…

Neyini anlatayım arkadaş! O gittiğinden beri saçma sapan bir şekilde yalnızım işte…

Seni beyaz gelinlikler içinde görmeyi hedeflerken; yalnızlığın simgesi oldum ben…

 Yalnızlığın son demine gidiyorum senli ya da sensiz umarsızca hayatım..

Sana fayda sağlamaz benim yalnızlığım, uymaz karanlıklar bana da sana da…

Yalnızlık sen de diş ağrısı yapar ben de ise kalp sızısı…

Gecelere baktığımda sen gelirsin hep aklıma. Senin gidişinde beni bıraktı bu karanlıklarda YAPAYALNIZ!

Benim yalnızlığı gökteki tek başına takılan yıldızlar kadar asi ve tuhaf…

 Karakterindi beni bunca umarsızca yalnızlığa sürükleyip iten…

Buralar şimdiler de sensiz daha yalnız ve sessiz. Sen gelsen de bitse bu yalnızlık bu hasret bir an önce…

 

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.