Dolar 34,9529
Euro 36,7097
Altın 2.996,67
BİST 10.046,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 17 °C
Parçalı Bulutlu

Bir de Anadolu kadını vardır | İbrahim Uysal

13.06.2022
752
A+
A-
Bir de Anadolu kadını vardır | İbrahim Uysal

 Anadolu’nun özlü sözlerini bu yüzden çok severim.

“Ağzı olan konuşuyor”gibi.

     Bize ailelerimiz, büyüğün, küçüğün yanında kendine yakışan gibi konuş diye öğrettiler.

     Yolda yürürken ters bir durum ve olay ile karşılaşsak bile karşıdaki kişinin yanında bir kadın var ise sırf kadın olmasına saygı ve hürmetle La havale çekip susar, başınızı sallar geçeriz.

   Bu topraklar ANADOLU topraklardır. Kadın, doğurganlığından değil, KADIN olmasından dolayı özel bir saygıyı hak eder.

     Yüz yıllar öncesinde, “ANATANRIÇA’DIR”, “ECE’DİR”, “HANİM SULTAN’DIR”.

    Kadın, kadın olarak bir değerdir.

    Bu Orta Asya bozkırlarında da, Kafkasya siteplerinde de Anadolu’da Toroslarda da, Karadeniz’de yaylalarda da.

    Kadın değerdir, düzendir.

    Hatta OSMANLI DEVLETİNDE bile Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethine kadar “HAREM”, “CARİYE” diye bir şey de yoktur.

    Sultanın yanında, Hanım Sultan vardır.

    İster batıdan Hıristiyan toplumlar ile ister Halifelik ve Hilafetin getirilmesi ile Arap toplulukları ile ilişkilerin artması ile, bunun ne kadar farkındadırlar bilemem ama kadınlar açısından bir toplumsal çöküş başlamıştır.

     Kadın, evin hanımı, sultanı iken, birden sarayın cariyesi, adamım ikinci eşi yada hizmetkârı olmuş, çıkmıştır.

     Nasıl ki Kapitalist sistem ile birlikte “emek-sermaye”, “işçi-işveren” diye çelişkiler oluşmuş ise, özellikle de tek tanrılı dinler ile de kadının toplum içindeki etkinliği kaybolmuştur.

     Kadının üretken ve doğurgandan kaynaklanan ayrıcalığı görmezlikten gelinmiştir.

   Hele aile, topluluk ve toplum düzeni gibi gelenek ve göreneklere bağlı, alın teri ile kazandığı statüsü, yine kendisinin de katkısı ile yok olmuş ve yok edilmiştir.

      Yine son yıllara kadar Anadolu ve Trakya’da kırsal kesimde, köy yaşamında kadın, üretken özelliğinden dolayı, erkeğin eşitidir

   Kırsaldan kasabalara geldikçe, kadın eve kapanmaya başlar ve üretkenliği azalır.

      Şehirler ise, her iki yapının da özelliklerini taşımakla birlikte, özellikle son yıllarda çağdaş değerlerden uzak hep yeni bir kadın tipini ortaya çıkartır.

    Çocukluğumda 115 yaşlarını ayakta yaşayan Atike Ninem anlatırdı. Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında, Antalya liman iskelesinden, dükkanlarından yükledikleri yiyecek, giyecek ve silahları, Toros’ları aşarak nasıl Çanakkale’ye, Sakarya’ya Manisa’ya taşıdıklarını anlatırdı.

      İşin en enteresan tarafı kervanın tamamı kadınlardan oluşuyormuş.

     Şimdi, kadınlar ile ilgili o kadar yazılanları oku, anlatılanları dinle, yetmedi bu Anadolu kadınlarının ellerinde büyüdükten sonra, gel de bugünün kadınını anla.

     Elbette ki toplumsal bir bozulma her alanda yaşanıyor. Ucuz emek sağlansın diye, Kırsaldan kente göç teşvik edildi ve çok üzgünüm ki, başarılı da olundu.

      Özellikle 1980’lerden sonra giyim, kuşam ve anlayışı ile yepyeni bir kadın tipi de ortaya çıktı.

      Sistem kadını ve her türlü kadın emeğini sömürüyor desek de buna karşı direnen yiğit kadınlar olduğu gibi üzgünüm ki sistemin işbirlikçisi kadınlar da çoğaldı.

    Bir aydın, yurtsever, insan olarak gördüklerine elbette ki üzülüyorum.

     Öte yandan kendisine, hem cinsine saygı duymayan o kadar kadının olduğu bilinir.

     Hani bir söz var idi ya:

     “Mala, davara zararı yok” diye.

      Dünya “Bir insan ölürse, bir insanlık ölür” derken, bir kadın ya da kadınlar onca aşağılanır, hakarete uğrar, linç edilip öldürülür iken, sesi çıkmayan, hatta için için sevinen kadınlar var iken, bir erkek olarak bundan öte ne yapabilirim

    Ben artık kadınlar ile büyük laf etmiyorum. Ama ANADOLU KADINI denince durup hala iki kere düşünürüm.

     Herkese de tavsiye ederim.

     Kadın, sevgi, şefkat olduğu kadar, kadın “kin”dir de!..

     Bilmeyen erkeklere duyurulur.

     Unutmuş kadınlara da uyanın artık.

    “Hhhuuuuu, Üsküdar’da sabah oluyor!” derim.

….

ibrahim uysal
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.