Bayram | Zeynep Mete Uçak
“De get poh yiyenün enügü. Ettiğine bah hele getti sarı gızım getti ! getti paçalı gızım getti ! Herif mezerinden kalksan, kafayı yirsen! bu senin dölünün dölü netmiş! Gudigin doğurduğu golligin oğlu! Sülalesi batasıca !
Arkasından kara lastiğin diğer eşini savururken, Aliş neye uğradığını şaşırmıştı. Kaçarken önüne çil horozu da katmıştı . Nenesinin neye kızdığını anlamamış yaptığının neresinde kusur vardı diye çocuk aklına soruyordu. İyilik yapmakda kabahat olmuştu.
Bir kaç saat önce üç beş arkadaşını toplamış , bayramcılık oynamışlardı . Aynı büyükler gibi ; önce toplanıp bayram namazı kılmışlardı. Ardından, sırasıyla el öpme ,sarılma ,ceplerden yalancıktan para çıkarıp verme olmuştu . Bayramın vazgeçilmezi kurban kesmeydi . Koca davarı kesecek halleri yoktu ya, nenesinin paçalı sarı kızını almışlardı önlerine, gözlerini bağlayıp ; tekbir getirerek kör bıçağı dayamışlardı boynuna . Sarı kız debelene debelene ölmüştü . Önce yedi hisseye ayırdılar olmayınca beşte karar kıldılar . Alişe bir budu düşmüştü , Aliş konu komşuya da dağıtmak sevap olur diye nenesine o buttan getirmişti.
Ah getirmez olaydı , Nenesi tüylü budu eline alınca şöyle döndere döndere baktı .” Benim gözüm kesiîr bu paçalı budu bir yerlerden ” demeye kalmadan bir lastiği kafasına yemişti bile.
Aliş darbenin nerden geldiğini anlayamadan nenesinin hiç görmediği yüzünü görmüş, o yumuşak gözlerinden ateşin çıkmasına tanıklık etmişti, tek bildiği gerçek kaçmaktı. Seğirterek gelen lastik durmuştu da seğirterek koşan nenesi hala peşindeydi .
Nenesinin ilenmeleri eşliğinde, kendini yarı kurumuş ,yarı nemli , tezek yığınının en tepesinde bulmuştu .
Ne vardı bunda kızacak . Kurban kesmek için illa bayram mı olacak.
Zeynep Mete Uçak