ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Aysel’ in öteki gözlükleriyle görebilmek | Ayşe Dağlıoğlu

02.08.2020
1.791
A+
A-
Aysel’ in öteki gözlükleriyle görebilmek | Ayşe Dağlıoğlu

Onu kırmızı, fuşya, mor, pembe ve aklımıza ne gelirse tüm renkli çerçeve gözlükleriyle, peruklarıyla tanıdık. Onu sadece ” çılgın” olarak tanıyacak sınırlı zekalar da vardı.Rengarenk çerçeveleri ardındaki ” çerçevesiz” ruhunu ve dünya anlayışını çözebilmek de her zekanın harcı değildi.Peki kimdi Aysel? O:
*İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümü mezunu.
*Edebiyat fakültesinde hocaları da Yahya Kemal, Halide Edip gibi ustalardı.
Ardından Muhsin Ertuğrul’un talebesi olarak Şehir Tiyatroları’nda çalışmaya başlıyor.
*Edebiyat öğretmeni.
*Şarkı sözü yazarı.
*Tiyatro oyuncusu ve şair.
*Türk pop müziğinde hit olmuş şarkıların bestecisi.
*Sinema oyuncusu Müjde Ar ile Mehtap Ar’ın annesi.

Ölümünden sonra evinde yirmi binin üzerinde şarkı sözü bıraktığı bilinmektedir.
Bu sözlerden biri ise ölümünün ardından evini kiralayan kiracı sayesinde Tarkan’a iletilip albümde çıkış şarkısı olan Sevdanın Son Vuruşu isimli şiirdir. Günümüzde hâlâ şarkı sözleri çeşitli sanatçılar tarafından bestelenen sanatçının yazdığı şarkılar Türk Pop’unu uzun süre besleyecek kadar büyük bir kaynak olarak kabul edilmektedir.
Ama her sanatçıda olduğu gibi Aysel’ ın hayatı da yenilir yutulur cinsten kolay olmamış

Hakim babanın kızı hem de sanat tarihi mezunu Aysel’ in parasız ve yoksul günleri…

Aysel’in kızları Mehtap ve Müjde’nin çocukluğu çok zor şartlarda geçmiş.

“Karagümrük’te, demir ve torna atölyeleri arasında bir yerde otururduk” diye anlatıyor Mehtap.
Ve devam ediyor:

“Paslı çivi ve çelik parçalarını toplayıp eskicilere satardık. Resmen açtık…
Bakkalımız Adil amca vardı. Çok zora düşünce ondan borca 250 gram peynir alıp üçe bölerdik. Müjdeyle ben hemen yutardık peyniri ama Aysel’in payına dokunmazdık. Öyle yetiştik. Ertesi gün annem o kalan parçayı da üçe böler bize yedirirdi.”

Aysel Gürel’ e babasından kalan bir emekli maaşı varmış. Tek geçim kaynakları olan, üç ayda bir gelen 91 lira… Aysel o gün eve pastırmalar, sucuklar, kaşar peyniri; çocukların özlediği ne varsa alırmış. Kısaca 91 lira bir gün içinde biter ve üç aylık ‘açlık dönemi’ başlarmış.

Aslında Aysel’in hikâyeleri anlatmakla bitmez. Mesela tıraş bıçaklarını çöpe atmadan önce kâğıtlara sararmış.
“Neden?” diye sorarmış Mehtap’la Müjde.

Aysel, “Eğer bir gariban çöpleri karıştırırsa eli kanamasın” dermiş.
Yıllar sonra en zengin döneminde Nişantaşı’nda da çöpleri karıştırırmış.
Bunu soranlara da:

“İleride hepiniz bir gün çöpleri karıştırabilirsiniz” mesajını veriyordu.

Öyle işte…

Peki Aysel çevresinde neden Deli Aysel olarak tanınırdı. Aysel Gürel, ‘deli’ lakabını bizzat taktığını söylemişti. Deliliğinin hikayesini de şu sözlerle anlatmıştı:

“Çocukluk yıllarında bulunduğum yerde kocakarı kültürü vardı. Bütün şehri sarar bu kültür. Yeni yetişen genç kızlar ve erkekler hakkında türlü hikayeler uydurulur. Mesela mahalledeki fotoğrafçının kızı apandisiti alınsın diye hastaneye kaldırılır. O kocakarı kültürü hemen destan yazar. Neymiş, kız hamile kalmış, çocuk aldırmış. Ben çok okuduğum için bundan nasıl kurtulurum diye düşündüm. Deli rolü yaparsam kurtulurum dedim.”

Nükte ve zekaya bakar mısınız?

Ona soralım.
-Aysel kimdir?

Aysel Gürel:
“Ben birey değilim. Ben kalabalık bir nesneyim. Ben tek başıma radyoyum, televizyonum, konserim, orkestrayım, her şeyim. Türkiye’nin ilk anarşist kızıyım ben. İlk çiçek kızıyım. İlk hippisiyim. Ben amazon kadınıyım. Türkiye’de kadının bilinçaltıyım.”

Aysel Gürel ‘Deli Aysel’ olmasının, renkli kişiliğinin, şairlik ve söz yazarlığının dışında bir de öğretmendi.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Sanat Tarihi okuyan Aysel Gürel, bir süre edebiyat öğretmenliği yaptı.

Aysel Gürel, eşsiz bir edebi yetenek ve şairlikle mahalle kültürünü aynı bünyede barındırıyordu.
Nasıl mı?

Bunu şöyle açıklıyor:

“Muazzam bir kütüphanede emeklemeye başladım ben. Ancak kitaplarda anlatılan şeylerle, mahallede anlatılanların birbirine benzemediğini gördüm. Ünzile odur işte. Köyün son çitine gitmeye korkar, çünkü dünyanın orada bittiğine inanır.”

Kitaplardaki dünyayla mahalledeki dünyanın bu tezatlığı, onda ikisinin de sentezlenmesine yol açmış.

Bu delilik değildir de nedir?
Her görünürün, sınırın, kalıbın dışına çıkabilme cesareti… Kaçınızda bu cesaret var sizce? Deliyim diyebilmek de cesaret ister.

Şairim, sanatçıyım demeden,deliyim diyebilmek, o mertebeye uğramanız gerek önce derim ve eşsiz insan Aysel Gürel’i büyük saygıyla anarım.

Ayşe Dağlıoğlu

Ayşe Dağlıoğlu
Ayşe Dağlıoğlu
19.08.1980 Adana/ Kozan doğumlu. Edebiyat öğretmeni... 20 yıldır yazın alanında kalem işçiliğinde şiir emekçisi.. İlk yazılarına Ankara'da çıkan Ekin Sanat Dergisi ile başladı. Araştırmacı yazar Ahmet Ayaz önderliğinde Gündüz yayınlarından 2008 yılında çıkan  Şiir Antolojisi kitabında ilk şiirleri yer aldı. Yazılarına Hatay'ın yerel dergisi Esinti'de devam etti. Kozan Son Fikir Gazetesinde bir süre köşe yazarlığı yaptı. Kahramanmaraş'ın edebiyat ve sanat dergileri olan Usare' de ve  İlevdü'de yazıları, şiirleri yayımlandı. İstanbul Tüplütv sanat dergisinde denemeleri ve düşünce yazıları ile İstanbul insanının her kesimine seslendi. Antoloji. Com'da şiirleri yer almaktadır. Halen yazar atölyesi sitesinde yazın çalışmasına devam ediyor.
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.