Altın Pencereli Ev | Şükran Uçkaç Yargı
Daha çocukken körpecik
Güneş ışığını yakalamak isterdim
Ya da uçabileyim diye göklerde
Kelebek tozu biriktirirdim…
Öyle inandırmıştı Tuncay beni
Bir kilo kelebek tozumuz olursa
Uçabilecektik beraber
Ne büyük hayal değil mi
Ama biz inandık
Ben zaten onu görünce uçuyordum
Siz hiç uçtunuz mu
Düşümde ben uçtum
Sonra burnumdaki çiller
Yüzümdeki sivilceler en büyük dert
Anne baba öğüdü taştan sert
Olacak kadar büyüdüm
Ne uluca kavak yelleri eser başta
Bilirsin o yaşta
Hep karşı yamaçtaki evlerde gözüm
Altın pencereli o evler
Kim bilir o evlerde oturanlar ne mutlu
Ben diyordum ben sürekli
Karşı yamaçtaki evlerde yaşamalıyım
Siz hiç gördünüz mü o evleri
Gerçekten ben gördüm
Pençeleri altından
Derken Hanyayı Konyayı anladım bir gün
Nasıl mı?
Gözümü karartım gün batımında
Gittim tırmandım karşı yamaca
Altın pencereli evlere ulaştım
Bir de ne göreyim
Evlerin hepsinin penceresi cam
Orada da dertli teyzem amcam
Karşıdan vuran güneşmiş camları altın kılan
Siz hiç yandınız mı
Kendinden gayrının derdine
İnanın ben yandım
Oradan bakınca da bu sefer bizim yamacın
Evlerinin camları altın
Bir varmış
Yokmuş meğer bir altın pencereli ev
Güldünüz mü
Vallahi ben güldüm
Ha demek ki mutluluk göreceli
Ve dahi dünya gelimli gidimli
Bir ucu da mutlak ölümlü
Kendini ve cümle yaratılmışı seversen
Bir güzel karşılıksız eğer
Mutlu olurmuşsun meğer
Allah iyiliğini versin
Dünya senin o zaman arşın arşın
Altın pencereli o zaman evin çarşın
Allah sonumuzu hayra çıkarsın…
Siz hiç umdunuz mu
Ben hep umdum
Çokmuş Allahın kulu çokmuş
Yokmuş dünyada hiç altın pencereli bir ev
Dertsiz tasasız bir kul bir birey …
Derdiyle dertlendiniz mi dertlinin…
Siz hiç yandınız mı
Ben hep yandım…
20.6.2014 NÜRNBERG
Şükran Uçkaç Yargı Sazsızozan