Ah Tanrım Sen Varken | Yaşar Üstün
sana inanmamak
annemizden dinlediğimiz masalların
bir varmış
bir yokmuşu
cinlerin perilerin aşk elbisesi giyip
palyaço öpücükleri dağıtması
sana inananlar
iyilik adınla
ruhuma damla sakızı yapıştırıyor
melek görünmek için
ağlama duvarına
gözlerimi bıraktım
durduğun yer
ateşe toprağa suya
kan bıraktığın
gök/yüzün
sonsuz olan sen değilsin
tecellisini bıraktığın
dünya
adına avuç açmalar bavul toplamalar
büyük göçe
yolculuk
adak hazırlıklıkları
cebimde taşıdığım
delik deşik kalbimle mühürlenmiş gözyaşı şişeleri
filistin askıları
ruhumda pazara çıkmış kudüs sergileri
melanet hırkam
bir lokma ekmeğim
tutunduğum asam
köprülerinden düşmeden geçme
mührü
acıyı pişirdiğim ateşimle bekle
gölgem aşka düşen
kırılmış dal parçaları
…
ölmeler ölümden önce afarozum
yalnızlığa ihtirassız
halay çekmelerim
sonsuzluğa düğün bayramım
ah tanrım
kendini ayık sanan
şişe içindeki balığı avlayacak oltayı arayan
meczubuna inat
bu dünyanın kötülüklerini seyreden
en masumdan
en suçluya
insan
insan
insan
onu taşıyan
en masum melek
şeytan
dünya azalan insanının kafasında
ses hızıyla dolaşıyor
kalbim yer kalmamış bir
mozaikte kumdan kale
içime çektiğim nefes
bıraktığım nefes değil
elime pamuk şekeri tutuşturarak
gözlerimi
kandırdığın günler
boynuma ip geçirme sancılarından önce fotoğraf karelerinde eskidi
hiç unutmadığım
kaldırım taşlarında
saklı adımların
şehrin tek güzelliği
delik deşik kalbim
boğaz vapurlarında
martılara atılacak
simit heyecanı
yasımı saklayan
ölüme koşan
külün ateşi
bu dünyadan uzak
kuytularım taşa tutulacak boşlukken
üç kere avucundan aldım hayatı
tanrım
kapatıyorum artık
kurşuna tuttuğun umutları
ikimizde yasaklıyız
nefes almamacasına
şişe içinde balık
olmalarım
ateşim ola
deistliğimi kutsa…
Ocak/2020