Sormayın Neden | İbrahim Uysal
TOPLUM KENDİNE YABANCILAŞIR
Sabah uyandığımızda, bir ayna bizi bulur ve bizi bize gösterir.
Neden?
Sokağa çıktığımızda, ister işlek, ister kuytu caddelerin mutsuz insanları, dilenen çocukları bize her şeyi anımsatır da, biz görmezlikten, bilmezlikten gelmeyi tercih ederiz.
Neden?
Neler oluyor diye açtığınız TV kanallarını dolaşırken, kuru-bayat ekmek girmeyen evlere, zengin mutfağı olmasa da, Japon mutfağının suşi tarifleri giriyor.
Nori yapraklı, füme somon balıklı yemekler de nedir diye sormayın bana.
İkili sohbetlerde muhafazakâr patronlu dükkânlarda, fabrika ve işyerlerinde çalışan emekçilerden de artık, yaşamın zorluğu ve pahalılığı şikâyetler duymaya başladık.
Bunun sebebini de sormayın!.
Ülke elden gidiyormuş!..
Toprakları kiralanıp, el altıdan satılıyor muş. Her ne kadar Angara’da yaşam da, Ana-Babamın bana da yetecek kadar, hatta fazlası ile tarlası, tokadı var. Biz satmayız.
Onu da bana sormayın isterseniz!..
Ülke gittikçe karışıyor ve herkes federasyonları tartışıyorlarmış. Yetmedi, her gün olmasa da sınırlardan giren onlarca, yüzlerce Orta Doğulu, Uzak Asyalı, Afrikalı göçmenlere yurttaşlık veriliyormuş.
Onlar da bir ev alalım da, fırtına geçinceye kadar cebimizdeki dolarlar ile günü gün edelim diye düşünüyorlarmış.
Buna da karışmam, onunda sormayın.
Hayat pahalıymış. Asgari ücret bilmem kaç lira olmalıymış.
Gülüyorum ya…
Her akşam yemek yedikleri masanın, yemek parası asgari ücretin en az iki katı olan adamlar, “asgari ücret”i tartışıyorlar.
Ücretliler de, ağızlarını sulana sulana büyük bir zevkle, orgazm olarak dinliyorlar.
Masada da değilim, asgari ücret ile de işim olmaz.
Ne hali olan görsün.
Onu da satmayın bana.
Hava durumu sunucu ve yorumcuları… Bu yıl yine en soğuk ve uzun kış gecelerinden söz ediyorlar. Yaşlı amca ve teyzeler de ısınacakları odun-kömür, doğal gaz ve elektriğin pahalılığından şikâyetçiler.
Gençlerin bir kısmı ise nerede ski(kayak) yapacaklarının muhabbetindeler.
Ey güzelim Anadolu, sen ne güzel memleket, toprakmışsın ya.
Bak neler üretmişsin.
El, elin eşeğini türkü söyleyerek ararmış ama;
El, ile gelen de düğün bayrammış!..
İlahi Özay Göynüm, şimdi de sen nereden takıldın aklıma:
AYRANI YOK İÇMEYE, TRAKTÖR İLE GİDER EKİN BİÇMEYE!.
Elin işine koşar, Kendi işine paralı avukat tutar!..
Ne de cins sözler bunlar ya. Sabah sabah nereden de gelir şu olmayan üç kuruşluk aklıma.
En iyisi bu abuk subuk satırlara son vereyim de, saati geldi, “güzel memleketimin” güzel haberlerine bir bakayım.
İki trafik kazası, bir kaç adam öldürme, yıllar önce annesinin cami avlusuna bıraktığı teyzelerin “iç sızlatan” maceralarına bakayım ya.
Ağzını açana soruşturma açılmış.
DİSK üyesi sendikalar üret zammı için gösteri yapıyorlarmış.
Tarlalarda pancarlar beklerken, şeker fabrikaları,
.. ..gil amcaların taşeronların da satın alındığı günler sessiz olanlar, Amerikan Şekerinin zararını tartışmaya başlamışlar.
Margarinler piyasaya sürülürken, ZEYTİNYAĞLI yiyemem amman, BASMA DA FİSTAN giyemem amman” diye türkü çığıranlardan sonra, sanırım bu günler, “onu alma, beni al” diyen şarkılar ünlenir gari.
Bir de şu Osmanlı’yı yasakçı diye “tu kaka” derler.
Bak, Namık Kemal bile, “Vatanın girdik kanına
Leke getirdik şanına
Cümlemizin b…k canına
Ne utanmaz köpekleriz!…” demiş.
Hadi Sen de desene.
Haa, oturduğun yerden bana sen yaz diyorsun, öyle mi?!
Yookk, öyle yağma. Ben jandarma dipçiği yemeden, kamuda çirkin ördek yavruluğuna varıncaya kadar her şeyi yaşadım.
Bertolt Brecht’in dediği gibi,
“YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ
Kim mi kurtaracak
Seni köle görecekler
Kardeş seni uçuruma yuvarlayanlar
Duyacaklar çığlıklarını
Seni köleler kurtaracak kurtaracaksa
Ya hep beraber ya da hiç birimiz
Kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden
Ya hep beraber ya da hiç birimiz
Kim mi kurtaracak seni aç insan
Bize gel ekmek istiyorsan bize gel
Kıvranıyorsan açlıktan
Biz gösterelim sana yolu
Biz açlar vereceğiz sana ekmeği
Kim mi alacak öcünü yenilmiş adam
Vurulmuşsun madem
Gel yaralıların yanına
Gerçi biz zayıfız kardeş
Zayıfız, yaralıyız ama
Alırsak biz alırız öcünü senin
Kim tutacak elinden bitik kişi
Birleşmek zorundadır başkalarıyla
Yoksulluğa dayanamayan
Birleş sende yoksullarla durma birleş
Yarına bırakmayanlarla bu işi
Ya hep beraber ya da hiç birimiz
Kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden
Ya hep beraber ya da hiç birimiz!..”
…