Bir bak gözlerime | Yılmaz Pirinççi
Bütün imkansızlıkları aşıp aynı göğün altına düşerse bir gün başımız.
Aynı rüzgâr içinde öpüşürse bir gün kokularımız
Hiç bir şey söyleme
Bir bak gözlerime
Sonra konuşuruz nasılsa.
Bırak kalabalık cümlelerde sussun sesimiz.
Bırak çıldırmış yüreklerimizin yıllar süren suskunluğu kanatsın dudaklarımızı
Delirmek ve akıl arasındaki o ince çizgi
O hasretin öfkesinde yoğrulan nefret
Yanıtlanması imkansız ve aslında hiç bir önemi kalmamış sorular dökülsün yerlere
Hiç bir şey söyleme
Bir bak gözlerime
Sonra konuşuruz nasılsa.
Ne var elimizde.
Bizim olmayan
Bizim yaşamayacağımız
Ve bizim yaşamadığımız bu hayattan arta kalanlar dışında ne var elimizde
Hiç bir şey söyleme
Bir bak gözlerime.
Sonra konuşuruz nasılsa.
Bizden önce sürülmüş
Ve bizden sonra da sürülecek topraklarda hangi iz kalacak bizden.
Hani nerde cehennem
Ben bu hayatın içinde yoksam eğer
Hangi cennet temizler bu dünyanın pisliğini
Hangi döngü kutsar bu asi ruhu
Ahhh
En büyük yanlışım insan olmak.
İnsan olmak en büyük cezam…
Susmak… Susamak… Üşümek…
Uyumak ve uyanmak…
Kimin umurundasın.
Dön. Dön bir bak.
Kaç gün sürer unutuluşun.
En büyük ceza bu dünyada aşık olmak.
Bir bak.
Kaç dağı un ufak eder içimdeki hasret.
Gözlerimde birikmiş bulutlar kaç tufan eder
Kaç kıyamet kopar
İçimde birikmiş öfke yangınlarında.
Bir bak.
Sonra konuşuruz nasılsa
Bir gün
Bir gün silip bütün yalancı kaderleri
Alnıma düşecek olursan eğer
Bir bak gözlerime
Sonra konuşuruz nasılsa…