Adı Sevda’ydı | Selahattin Yetgin
Gölgesine aşkın kanadı değdiğinde sevmişti hayatı
Küflü bir bıçak sırtında dolaşmıştı tüm yeryüzünü
Işıklar günü çok kereler terk etti sevdayı özledikçe
Bir yangın diğerine sıçradı, aşk onu hiç terk etmedi
Hep ayrı ezber, ancak aynı replikti sevdayı oynamak
Yıldızsız bir sahnenin arka koltuğunda uyurdu sevda
Alkışlarla uyanır, gözyaşıyla hüzünlü düşlere dalardı
Eskimiş perdeleri geceleri bedenine yorgan yapardı
Yılgın anların keder molalarında ruhunu tarardı sessiz
Gülüşlerini okşardı bir adamın sırçası dökük aynalarda
Sahte renklerden umutlar beslerdi titreyen dudağında
Yaşamak gönülsüz bir düş oyunuydu hicranlı sofrasında
Dönüşümü olmayan kederlerin kartları asılıydı duvarda
Her gece kararsız çığlıkla restleşirdi, sarılırdı coşkularına
Sürgün coşkular kaynardı koynunda, kanardı yatağında
Adı ‘Sevda’ydı, mayınlı kucaklarda imkansız aşkı arardı
Selahattin Yetgin
…