Avuçlar Dolusu Yaşamak | Necdet Arslan
Parmaklarını saya saya tüketiyorum günleri
Gide gele aşındırdığım kaldırımlarda
Gördükçe silüetimi kıskanıyor camekanlar…
…
Hep benzer takvimler
Yirmi dört saat boyunca dinmiyor ulumaları
Sokak köpeklerinin
Akşamdan kalmalar yıkılıyor kapı önlerine
Kim bilir neleri saklıyor ceviz kokulu odalar …
…
Ama bu sıralar uykularım kısalıyor geceleri
Durmaksızın acı acı ötüp duruyor klaksonlar…
…
Ben sabahlara değin ellerini tutarak dalarım uykulara
Bir karınca usulca yürür sol yanımda duyumsarım
Birbirini saramayan kollarımız arasında
Boğulur rüyalarım
İsli sobalardaki fındık kabuklarının çıtırtısı gizler
Yanarken, yangılarımızı …
…
günleri parmaklarını saya saya tüketirken
omuzlarımdan çılgın şelaleler gibi kaymanı isterim…
…
Bir okyanusun karşı sahillerinden
Yıllar yılı boşu boşuna bakışıyoruz
Ama ne yapsak ne etsek uslanmıyor gözlerimiz …
…
İpince zarlar çekiyoruz bütün derinliklerin üstüne
Ellerimizde adını yitiren bir yokluk duyumsayışı
Renkler başkalaşıyor ortamızda duran kocaman palette
Ne yapalım…
…
Sen aklıma dalgınlıkları yığıyorsun
Çöküyor günler kumdan kaleler gibi
Birbirimize yetmezlikleri sarıp duruyor kırık çıkrık…
…
Böyle böyle çoğalıyor demek ki günlüklerimiz
Gümbür gümbür atarak yüreklerimiz…
…
Hep ters köşede duran yenilgilerin yanındayız ikimiz
Dalgalara yanaşıyoruz hatırlarını almak için
Biz nereye yürüyoruz ne zaman yürüyoruz
Ayırdında bile değiliz…
…
Yine de yeni bir yılı daha getirir parmakların bana
Denizlere katışan sabırsız nehirler gibi
İnadına çoğalarak yürür sevdamız yarınlara…
…
Necdet Arslan