Siz | Barış Çiçek
Dolandıkça
boynuma insanların yükü,
Kısıyorum yüreğimin sesini.
Ki, ağız dolusu küfür etmesin aklım…
Siz
Kangren susuşların arkasına saklanın bayım
Münzevi çiçekler solmasın yeter ki
Yoksa bir değeriniz yok inan ki!
Tanrının bir kulu olmaktan başka
Şafağı sürsem
gözlerinize
Kuytu karanlıklara kaçarsınız
Siz !
Doğmamış günlerin güneşine bulut, üzerimize keder yağdıranlar.
Kuytusuna yalnızlığı ekerken gönül bahçemin.
Suskunluğun-dayım yediveren-siz dünlerin.
Oysa
Rengarenk çiçekler açardı gönül bahçem(iz)de
Kirli sakalınız da biten hüzzam çiçekleri gibi değil hani
Suyunu toprağın bereketinden alırdı
Kudretini rençberin terinden
Emek işiydi sevmek
Bilemezsiniz!
Belki
anlayamadık birbirimizi
Unutup insan yanınızı,
Arsız gülüşlere dalarken benliğiniz
Anladık ki hiç sevilmediniz
Gül kokuşlu soğuk tenli yüreklerde,
Az çok
bilirdiniz sizde sevdanın kokusunu
Hüzün tortusuyla çarparken yüreğiniz
Kabuğunuza çekilmeden önce
Sahi!
Neydi sizi bu kadar yabancı eden hayata
Ketum rüzgarlar mı çaldı gülüşünüzü
Yoksa rengini mi kaybetti sıcak yaz güneşiniz?
Yalan dünyanın
esiri olurken hiç mi içiniz burkulmadı?
İsimsiz kahramanları varken
Kahırlı günlere yelken açıp
Açtığınız girdaplara birde b/izi kattınız
Tuvallerine aşıksız ressamların
İsimsiz kahramanları olmak varken dünyanın
Belli ki!
Yüreğiniz soğuk hâlâ bayım
K’aldırın kirli gölgenizi üzerim(iz)den
Az biraz nefes alacağız
25 Nisan 2013 Nevşehir