ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

14 Mart Tıp Bayramı ve Tıbbiyelilerin hikayesi

14.03.2022
402
A+
A-
14 Mart Tıp Bayramı ve Tıbbiyelilerin hikayesi

14 Mart Tıp Bayramı’nın ülkemizin kurtuluşu ve kuruluşu ile iç içe geçmiş önemli bir hikayesi vardır.

14 Mart 1827 tarihinde II. Mahmut, Osmanlı’nın ilk tıp fakültesi olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’yi açar. Bu okulda yetişen mezunların Viyana’daki tıp denklik sınavını geçmesiyle okul kısa sürede dünyada da kabul görür ve “fakülte” statüsüne erişir. Kurulduğu tarihten sonra da çok sayıda hekim yetiştirmeye devam eder. Ana binası bugün Sağlık Bilimleri Üniversitesi kampüsü olan Haydarpaşa’daki tarihi binada bulunmaktadır.

Takvimler 1919’u gösterdiğinde İstanbul, İngiliz işgali altındadır ve tıp öğrencileri eğitimlerine işgal günlerinde devam etmeye çalışmaktadır. O günlerde 3. sınıfta tıp eğitimine devam eden Hikmet Boran da Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane öğrencileri arasındadır. 14 Mart 1919’da tıp öğrencileri Hikmet Boran önderliğinde üniversitenin kuruluş yıldönümünü kutlayacaklarını söyleyerek toplanır ve ardından işgale karşı tarihi fakülte binasının direkleri arasına Türk bayrağını asarlar. İşgal güçleri protestoyu engellemeye çalışsalar da tıp öğrencilerini durduramazlar. Tıp öğrencilerinin kararlılıkları ve vatanseverlikleri sayesinde karanlık işgal günlerinde İstanbul semalarında dalgalanan Türk bayrağı bir umut ışığı gibi parlar. O günden sonra da 14 Mart ülkemizde Tıp Bayramı olarak kutlanmaya başlar.

İşgale karşı başkaldıran tıp öğrencilerinin sembolü haline gelen Hikmet Boran, tıp eğitimini yarıda bırakarak Kurtuluş Savaşı’na katılır. Sonrasında da Sivas Kongresi’nde tıbbiyelileri temsilen bulunur. Bu kongrede Mustafa Kemal Atatürk’e dönerek, Türk milletinin başka bir ülkenin mandasına girmesinin kesinlikle kabul edilemeyeceğini söyler. Mandayı kabul eden Atatürk’ün kendisi olursa da Tıbbiyeliler olarak Atatürk’ün dahi karşısında yer alacaklarını ekler. Bu sözleriyle Atatürk’ün de taktirini kazanan Hikmet Boran, 1940’ta gönüllü olarak Sarıkamış’a doğu hizmetine gider ve orada yakalandığı verem hastalığı sonucu hayatını kaybeder.

Dünyada birçok ülkede doktorlar için kutlanan özel günler vardır. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde, anestezinin ilk kez bir ameliyatta kullanıldığı 30 Mart 1842 tarihinin yıl dönümü, her yıl Ulusal Doktorlar Günü olarak kutlanmaktadır. Küba’da Sarı Humma konusunda önemli çalışmaları ile bilinen Dr. Carlos Juan Finlay’in doğum tarihi 3 Aralık, İran’da ise İbn-i Sina’nın doğum günü olan 23 Ağustos, Doktorlar Günü olarak kutlanmaktadır. Bu günlerin her birinin arkasındaki hikaye etkileyici olsa da ülkemizde 14 Mart tarihinin anlamı doktorlar için kutlanan bir günün ötesine geçmektedir. 14 Mart, Türk tıp tarihindeki bağımsızlık aşkının ve fedakarlığın sembolüdür aynı zamanda.

Pandemi sürecinde de görüldüğü üzere Türk hekimleri Hikmet Boran’dan devraldıkları bayrağı fedakarlık ve özveri içerisinde taşımakta ve Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” sözünün bu yüzyılda da geçerli olduğunu göstermektedirler. Tıp Bayramı’nın arkasındaki hikayenin bilinmesiyle bu yıl 14 Mart tarihi belki de daha çok anlam kazanacak ve hafızalarımızda daha çok yer edecektir.

 

 

Kaynak: halkbank.com

 

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.