Gel Kız Amalıa | İbrahim Eroğlu
Bir ceylan, dans ederken öldürülmüş, kalbimizde inliyor
Gel kızım bizi iyileştir yaramıza merhem sür
Ve ufku turuncuya çeviren steplandımızda,
Aşkın genel merkezinden hüküm sürsün
Ayçiçekleri bardaklarını güneşe çeviriyor yüreğimizde
Gel kızım işlemeli vazoları kap ve kur
Van Gogh diğer kulağını kesmeden önce
Her hakkı olduğu yerde
Tablonun patates yiyicileri doyurulmasını yüreğimizde bekliyor
Gel kızım Anne Frank ‘ in Günlüğünde biten bir kural olalım
Cevap olarak yetim duygularımızı lale ile yok edeceğiz
Çünkü bu hayatta aşk gündemde değil
Kalbimizde ders verilen bir çocuk büyür
Devam et gökkuşağının tüm renklerine aynı ayrıcalıkları veriyoruz
İplerinden ikinci bir şansı yakalayan uçurtmalarla,
Gökyüzünün yarım kalan mavisi
Kalbimizdeki fırtına onun uzanmasını bekliyor
Gel kızım, kendi çağımıza üfledik
Canımızı yakan ayılarla cennete gitmek zorunda olsakta şeref yoksunu insanlarla
Hayatımızda barış kelimesinin anlamını yağlı kıvrımlı harflerle yaz
Aşkın yaşadığı evlerin anıları, kalbimizde kemirmeler
Hadi kızım deden deden olacak böyle kalın bir dosyası olmasına rağmen
İlk önce anlattığı ′′ masalları ′′ dinliyoruz
Plazo de Mayo ‘ da çocuğu kaybolan bir annenin ağlaması bizim ağlamamızdır
Göçmen olmak yedek vatandaşlığa isyan etti.
Hadi kızım denizdeki su gibiyiz kıyıyı arayan
Bu adım ülkemizi hep birlikte hayatımıza entegre edeceğiz
Kerwin Duinmeyer heykeline siyah çelenk gibi bir kez daha yüreklerimizi koyduk!
Ibrahim Eroglu
(*) Aykirisanat Dergisi Poëzieprijsvraag