Yeryüzündeki Bütün İnsanlar İnsanlık Bahçesinin Çiçekleridir | Nuri Can
Yeryüzündeki bütün insanlar insanlık bahçesinin çiçekleri değil midir? Öyleyse hiç bir devletin, ırkın, insanın, inancın yada gücün bu çiçekleri ezmesine, soldurmasına fırsat verilmemeli, müsamaha gösterilmemelidir. Bütün halkların toplum yada bireylerin kutsal olan yaşama hakkı korunmalıdır. Hatta kültürlerinin gelişmesine katkı sunulmalıdır. Bu dünya hepimizin. Bu dünyada herkese bütün halklara ve kültürlere yetecek kadar yer var. Yeter ki cehalet, şiddet, baskı ve inkar yerine hosgörü, sevgi, saygı hakim olsun.
Öyleyse Türk – Kürt, Alman – Rus ya da Müslüman – Hıristiyan olmanın ne önemi var? Söyler misiniz? Aslolan hepimize bir hayatın bahşedilmiş yada armağan edilmiş olması değimlidir?
Allah’ın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken.
’Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak birkaç dedikodu dinlemekle yargılama hakkına sahip olabiliyoruz.” Diyor Dale Carnegie.
Herman Hesse de diyor ki:
Ben vatanseverim ama önce insanım. Her ikisinin bir arada yürümediği yerde daima insana hak veririm.”
O halde neden başkalarının hep bizden farklı yanlarını göz önünde bulundurup da neden biraz da bizimle ortak yanlarını bulup ortaya çıkarmaya çalışmıyoruz? Sonradan yaratılan ve dayatılan dil, mezhep, ırk, tarikat, kültür, bölgecilik, şeyhlik, aşiretçilik gibi kavramlar yüzünden çıkan savaşlara, katliamlara, haksızlıklara karşı durmuyoruz? İnsanlığın ortak değerleri olan hoşgörü, sevgi, saygı, barış, özgürlük, bireysel hak, adalet gibi evrensel değerlere inanmakta kim ne zarar görebilir? İnsani duygulardan yoksun ve insanlıktan nasibini alamamış sırtlanlardan başka kim bu ortak değerlere karşı çıkabilir?
İnsanlığın ortak değerleri olan hoşgörü, sevgi, saygı, barış, özgürlük, bireysel hak, adalet gibi evrensel değerlere inanmakta kim ne zarar görebilir? İnsani duygulardan yoksun ve insanlıktan nasibini alamamış sırtlanlardan başka kim bu ortak değerlere karşı çıkabilir?