Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

 ‘Yalan’ Üzerine Bir Deneme  | Hilmi Yavuz

01.04.2023
409
A+
A-
 ‘Yalan’ Üzerine Bir Deneme  | Hilmi Yavuz

‘Yalan’. Etik alanla ilişkili olsa da, felsefe, tipik bir örnekle  onu, bir mantıksal bağlamda öne çıkarır: Giritli Epimenides’in ‘Bütün Giritliler yalancıdır’  önermesi, bir Giritli (Epimenides) tarafından dile getirildiğinde, ‘eğer yalan söylüyorsa doğru söylüyordur’; ya da, ‘eğer doğru söylüyorsa yalan söylüyordur’ gibi içermeleri olan bir paradoksu imler. Bu paradoksun bir benzeri, Fuzuli’nin o ünlü

‘Aldanma ki şair sözü elbette yalandır’ dizesidir. Bu dize de, bir şair tarafından söylendiğinde yalan mı yoksa doğru mu söylediği konusunda paradoksal bir konumdadır. Nietzsche, bu paradoksu şöyle dilegetirir: ‘Ancak bilinçli ve istençli olarak yalan söyleyebilenler- ki bunlar, sadece şairlerdir- doğruyu söyleyebilir.’

Aslında şairler için ‘yalancılık’ bir erdemdir: Bir kadim Arap atasözü, şairler için ‘ahsenehu akzebehu’ (‘en iyisi, en yalancı olanıdır’) der.  Portekiz’in büyük şairi Fernando Pessoa da bu kanıdadır. Pessoa’nın bu konuda bir de şiiri olduğunu, Ernesto da Cal’ın The Poem Itself’e, onun hakkında yazdığı bir incelemeden öğreniyoruz: Pessoa’nıun şiirinin ilk dörtlüğü şöyledir:

O poeta e um fingidor

Finge tao completamente

Que chega a fingir que e dor

A dor que deveras sente

(‘Şair, üçkağıtçının biridir. Öylesine ustalıkla becerir  ki üçkağıtçılığını, gerçekten acı çekerken bile, acı çekiyormuş gibi  yapar.’ Aragon’un ‘Le mentir vrai’ deyişiyle anlatmak istediği de budur.  M. Adereth’in Commitment in Modern French Literature’ da Aragon’un , ‘le mentir vrai’ ile neyi kastettiği şöyle anlatılır: ‘Roman [dilerseniz şiir de diyebilirsiniz H.Y.] yalan söylemenin en yüce biçimidir. Yalan, burada Doğruluk’a ulaşmaya yardım eder.’

Yalan’la kendini aldatma arasında nasıl bir ilişki var? Jean-Paul Sartre, ‘L’Etre et Le Néant’da [‘Varlık ve Hiçlik’]  Yalan’ın [‘mensonge’] Gerçeğin ötekinden gizlenmesi;  ‘kendini aldatma’nın [‘mauvaise foi’] ise, Gerçeğin kendinden gizlenmesi olduğunu söyler. Kendini aldatma, insanın kendine yalan söylemesiyse eğer, insan Gerçeği nasıl bile bile kendinden gizler? Bu, belki de Girit’li Epimenides’in o ünlü paradoksu kadar mantıksal, ama elbette mantıksal olmaktan çok, etik bir çelişkiyi imler.

Özdemir Asaf’ın o bizim ilk gençlik yıllarımızda dillerde dolaşan ‘Lavinia’ şiirinin bir dörtlüğü şöyledir:

‘Sana gitme demeyeceğim,

Gene de sen bilirsin

Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim

İncinirsin’

Bu dizelerde de,  Epimenides’in [ya da, Fuzuli’nin] paradoksu’ndan ya da Sartre’ın ‘kendini aldatma’sının getirdiği çelişkili durumdan farklı bir karşıtlığı getirir. Sevgili, kendisine yalan söylenmesini istemekte, ama yalan söylendiğinde de incinmektedir. Yalan, böylece, hem işitilmesi arzu edilen hem de işitildiğinde inciten bir söz olur.

Vardır böyle durumlar:  Öteki, Gerçeği bilmek istemeyecek, ama kendisine yalan söylendiğinde , (i) salt yalan söylendiği için, ya da (ii) yalan’la Gerçeğin tam tersinin dile getirildiğinin farkında olduğu için, incinmiş olacaktır. Bu olasılıklardan ilki, arzu edilen bir şey olmasına rağmen, Kant’çı bağlamda bir ‘kategorik buyruk’un, yalan söyleyen tarafından ihlal edilmesi dolayısıyla duyulan bir incinme anlamına gelir. İkinci olasılık, etik olmaktan çok psikolojiktir: Hem gerçeği işitmek istememe hem de yalan söylendiğinde, Gerçeği dolaylı olarak işitmekten duyulan incinme… Bu durumda yalan’ın hiçbir işlevi yoktur: Gerçeği gizliyormuş gibi yaparak, Gerçeği söylemek, yalan’ı ‘yalan’ olmaktan çıkarır ve bu anlamda işlevsiz kılar.

Oscar Wilde’ın De Profundis Önsözü’nde André Gide, Wilde’ın kendisine anlattığı çoban öyküsünü nakleder. Bir köyün çobanı köyün koyunlarını her gün kırlara otlatmaya götürür, akşam döndüğünde de, köyde yakılan ateşin çevresinde toplanan köylülerin ‘ee çoban, anlat bakalım bugün neler gördün?’ sorusuna, o gün hiç yaşamadığı şeyleri yaşamış gibi anlatır, dünya güzeli kır perilerini gördüğünden söz edermiş: Yalan söylermiş, kısacası. Bu böyle sürüp giderken, çoban günlerden bir gün, uydurduğu öykünün Gerçek oluverdiğini, o dünya güzeli kır perilerini, görmüş! Bu kez  köye döndüğünde, ateşin çevresinde toplanan köylülerin ‘eee çoban,anlat bakalım bugün ne gördün?’ sorusuna şu yanıtı vermiş:’Bugün hiçbir şey görmedim!..’

Bu çoban, ‘Aldanma ki şair sözü elbette yalandır’ diyen Fuzuli’nin dile getirdiği ‘şair’ midir?   Bir bakıma evet, ama bir bakıma da hayır!: Her iki durumda çoban, Gerçeği gizleyen bir yalancıdır, – gelgelelim o dünya güzeli kır perilerinden söz ederken  şairdir Wilde’ın çobanı;  kır perilerini görüp de hiçbir şey görmediğini söylerken ise, sadece yalancı biri… Bu öykü, bana göre elbet, şairle yalancının, bir paranın iki yüzü gibi, hem birbirlerinden ayrıldıklarını hem de ayrılmadıklarını gösterir.

Dolayısıyla, yalancının mumudur yatsıya kadar yanan, şairinki değil!

 

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.