Uzun Islak Bir Yola Benziyor Gözlerin | Aziz Kemal Hızıroğlu
uzun ıslak bir yola benziyor gözlerin
gidiyorum gidiyorum bitmiyor nem
kar desem yok, yağmur değil, dolu hırçınlığı hiç
kırağı gibi belki ancak uyanınca gördüğümüz
antik aşklar tüy kalbimde günaha çekiliyor
uzun ıslak bir
yola benziyor gözlerin
her adımda ipince sel, boğulan gülümseme
yazmak yerine silmek biraz, sevmek yerine
zamana başkaldırmış saatler, ah hüzün bahçem
kaygan yol, uçurum kıyıları ve düzenli gece
geçiyorum dağ kokulu rüyalar arasından
gül ve bahar şaşkın, acı göl kendini harmanlıyor
yakamoz intihar arıyor suyun aşksızlığından
kaçıncı gurbetine ağlıyor ebruli bir doğu kenti
düşlerini saklıyor bir anne beklenmedik korkulardan
uzun ıslak bir yola benziyor gözlerin
sevda çeşmesinde vurulmuş dostlar gibi
amorf sürüngenler kendi coğrafyalarında yol dışı
ve kuru ve korkak ve çamur duruşlu
sen ise uzak bir kentte mayıs çocuklu ilkyaz gibi
alışılacak vakit değil hasretinin
durduğu yer
yuvasız kuşu anımsatıyor, canımı kanatıyor
coşkusunu yitiriyor ıslık, çölde uzayıp gidiyor
titremeye çengi tutulmuş ikinciel masalarda
hüznü yeşillendiren vahalar kuruluyor
uzun ıslak bir yola benziyor gözlerin
yüzün ay güzelliği, kimseye sevinç değil
uçurum provalarında dengesini arıyor ip
aşkı bent ötesine geçiremiyor hiçbir türkü
ovalara sürülüyor dağ kökleri har’a gömülüyor
saçının habercisi boncuklu ter, deli
rüzgar
ağlayan su bırakıyor kuytuma ve öneze yalnızlığı
hangi kanada uzansam acı acıya sokuluyor
zardan ince merhem bulmalıyım hayat renkli
yaralar dokunuştan dokunuşa sekip iyileşmeli
uzun ıslak bir yola benziyor gözlerin
yürüyorum yürüyorum bitmiyor nem
kar desem yok, yağmur değil, bulut avareliği hiç
ateş gibi belki dokunduğumuzda buluştuğumuz
ara zamansız bir hayatın beyazlığı donuyor
perde iklimlerinde hızla su alıyor
teknem
‘aşk amitozsa fenerinde sönsün’ ilencime
yol kenarları, sus çalan kapı zilleri boşveriyor
güneşi yeniden karşılıyorum diri uykusuzluğumla
mühür aynalı yorgun evlerden birileri çıkıp gidiyor
ah gülüm! son çiçeğim! yol sevdam!
azaltamadım bu yürüyüşün delik deşik hasretini
tükenmiş sözü gömdüm, umudu silbaştan süsledim
uzun ıslak bir yola benziyor gözlerin
gitsem yeniliyorum gitmesem öldüm
Aziz Kemal Hızıroğlu
(Usulca, Tümzamanlar Yay, Mayıs 1998)