Uzaklardan | Necdet Arslan
Hangi yerdedir şimdi, düşünmek bile istemediğim..
Darmadağın bir karanlığın kıyılarında dolaşan
Açlığın öfkenin ve korkunun,
Göğe uzanan taş yosunlu duvarların,
Önünü beklediklerimizin oyunları şafağa yakın
Kasım düşü, soğuk yalpalarken adımlar..
Say ki meczup naraları günlüklerin rengini örtüyor
Say ki bu kentin yosmaları nargile dumanlarıyla doyurur karnını
Say ki yarının eli uzun olsun öteki dünlerden
Say ki sağa sola kurulmuş barikatlardan habersizdir gençliğimiz
Say ki garda alıkonulan bir lokomotifin feryatlarını saklar gece
.
Taflan dalları örtüyor şakaklarımı
Bölünmüş uykularımı alıp götürüyor hurdacılar
Say ki her dakika bir kahır tümcesi
Kaçıncı kez yinelediğimi unuttuğum
Güzelliğine köpükler içinde gizlenen mahremliğine
Şelalemsin sen say ki yakamoz parıltısı serptiğim sesin
Dilimde başka çeşniyle yer tutan sarhoşluğum
Kıvrılmış sokaklar gecenin gizlenmeye çalıştığı
Boşluk kalıntıları şimdi ne haldedir ki o metruk gözaltlıların
Kıskandığımız kan basıncının ve sırtımızdan vurulduğumuz
Siperler arasında kalan öpüşmelerimizin
Şimdi nerede tutuşur tuz bastığımız o yaman acılar
Kimle kimin arasında gidip gelir bu vuslatsızlık
Anımsar mısın dehlizlerde taradığımız şafakları
Kaçıncı yolculuğun muammasıdır akıl sır erdiremediğim
Kaçıncı kez kayıplara karışıyor kimden öğrendiğini
Söylemediğin kuşdili…
Dönenceleri tamamen tükendi mi bu buselik şarkıların
Neyi mırıldanıp duruyorum ben bu temmuz duruşmalarında…
Bana bir parçacık olsun açlık aşır getir bir yerlerden
Bir karanlığı darmadağın et yalpalamamasın adımlarım…
Say ki toz yağmurlarıyla yıkandıktan sonra öleceğim senin için…
.
Necdet Arslan
Buluş / Necdet Arslan