Ünlü Yazar Kemalettin Tuğcu kimdir? / Nuri Kaymaz
KEMALETTİN TUĞCU, (27 Aralık 1902 İstanbul – 18 Ekim 1996 İstanbul), Çengelköy’deki sarayın kilerçibaşısı olan büyük dede Ömer Bey’e hediye edilen köşkte dünyaya gelen, yüzlerce eser kaleme almış, eserlerindeki karakterleri günlük yaşam içerisinden seçen, kitapları çeşitli film ve dizilere uyarlanmış Türk yazar, şair ve öykü yazarıdır.
Kemalettin Tuğcu, Türk edebiyatında en çok eser veren yazarlardan biridir. Yazarın annesi Şaziment Hanım, babası galip Bey’dir ve ailesinin ikinci erkek çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Doğuştan iki ayak tabanı içe dönüktür ve bu nedenle de sağlıklı bir çocukluk geçirememiş, okula gidememiştir. Kemalettin Tuğcu, annesinden her zaman sevgi ile söz etmiştir fakat babasıyla arasında her zaman bir mesafe olmuştur. Bu mesafenin nedeni ayağındaki sakatlığın sorumlusu olarak babasını görmesidir. Yazar daha bebekken ayağındaki rahatsızlığının tedavisi için çıkıkçıya götürülmüştür. Kemalettin Tuğcu’nun ayaklarını tahtaya sararak tedavi etmeye çalışan çıkıkçı yazarın ailesini sargıları çıkarmamaları hususunda tembihler; ancak Kemalettin Tuğcu’nun babası Galip Bey oğlunun ağlamalarına dayanamamıştır ve birkaç kez bu sargıları çıkarmıştır. Böylece düzenli tedavi olamayan yazarda fiziksel engel, kalıcı bir hale gelmiştir. 20 yaşında ameliyat geçirdikten sonra koltuk değnekleriyle yürüme imkanı kazanmıştır.
Kemalettin Tuğcu, okumayı kendi kendine öğrenmiştir. Çok fazla kitap okuyan yazar, ayaklarındaki sakatlık nedeniyle dışarıya çok fazla çıkamamaktadır fakat dışarıya çıkamamasına rağmen şehirlerin sokaklarını çok iyi bilmektedir. Bunun nedeni de semtleri anlatan rehber kitaplar okumasıdır.
Kemalettin Tuğcu’nun babası 1911’de tabur komutanı olarak Çanakkale’ye gönderilmiştir. Yazar ailesiyle bitlikte İstanbul – Çanakkale arasında gidip gelmeye başlamıştır. 18 Mart günü deniz savaşı başladığında Kemalettin Tuğcu da oradadır. Babası Galip Bey, Sarıkamış’ta yaralandıktan sonra ordu dairesinde çalışmaya başlamıştır ve aile İstanbul Fatih’e yerleşmiştir. Fatih’e yerleştikten sonra üst üste yangın yaşayan aile değerli eşyalarının çoğunu kaybetmiş ve Çengelköy’e yerleşmiştir.
Kemalettin Tuğcu, altı yaşındayken 2. Meşrutiyet ilan edilmiştir. Kendisi -çok küçük olsa da- Meşrutiyet’e, dağılma sürecine ve sonrasında Cumhuriyet’in ilanına tanıklık etmiştir. 2. Meşrutiyetin ilanının ardından dedesi Faik Bey küçük bir aylıkla emekliye ayrılmak zorunda kalmıştır. Kemalettin Tuğcu için dedesi Faik Bey’in ayrı bir yeri vardır. Eserlerinde sunduğu sevecen, yufka yürekli dede karakterlerinde kendi dedesi Faik Bey’den ilham alarak yazmıştır. Dedesinin de Kemalettin Tuğcu’ya düşkün olduğu bilinmektedir. Yazar çok sevdiği dedesinin vefatından sonra çok zor günler geçirmiştir.
Kemalettin Tuğcu çalışkan biridir ve hayatı boyunca marangozluk, duvarcılık, tesbihçilik, keman ve saz yapımı gibi pek çok farklı işlerde çalışmıştır. Cumhuriyet’in ilan edilmesinin ardından yaralar sarılmaya başlanmıştır fakat hayat hala çok zordur. O da roman kahramanları gibi bir ekmek kavgasının içindedir, iş aramaktadır. Neredeyse yapmadığı iş kalmamıştır. Tarih bilgisi vardır, Fransızcasını geliştirmiş ve bir mektepte daktilo yazmayı öğrenmiştir. Harf inkılabından sonra Çengelköy Fırınında açılan kursta esnafa yeni alfabeyi öğretmiş, bir kimya kitabını da yeni harflerle Türkçeye çevirmiştir. 1931’in son gecesi, o yıllarda Cevri Kalfa İlkokulu olan binada Mektep ve Neşriyat Yurdu’nun yılbaşı balosu yapılmıştır. Matbaa sahibi ve aile dostları Tahsin Demiray, iş aramakta olan Kemalettin Tuğcu’yu yetiştireceğini o gece söylemiştir. 2 Ocak sabahı Kemalettin Tuğcu, sonradan adı Türkiye Yayınevi olan bu matbaada mürettip olarak çalışmaya başlamıştır. Kemalettin Tuğcu’nun elinden her iş geldiği için bu matbaadaki en ağır işleri ona vermişlerdir. 1936’da Türkiye Yayınevi çocuklar için “Yavru Türk” mecmuasını çıkarmaya başlamıştır. İdaresini Rakım Çalapala üstlenmiştir. Çocuklara modern hayat tarzını ve milliyetçi ruhu aşılamaya çalışmıştır. Dergide çocuk romanı olarak “Türklerin Kahramanlık Hikayeleri” yayımlanmıştır. Kemalettin Tuğcu da burada hikayeler, şiirler ve masallar yazmaya başlamıştır. Kemalettin Tuğcu, Türkiye Yayınevi’nin “Ev İş” dergisini neredeyse tek başına çıkarmıştır. Kadınlara yönelik her konuda yazmakta ve okurların bütün mektuplarını da kendi başına cevaplamaktadır. “Dişi Kuş” serisinden çıkan kitaplar işte bu dönemin deneyimlerinden doğmuştur. Kadınlar için aşk romanı da yazmıştır. 1937 yılından sonra yavaş yavaş edebiyat dünyasında yer edinmeye başlayan yazar, ilk kitaplarından olan 1937 yılında kaleme aldığı “Kocanızı Nasıl Muhafaza Edersiniz?” isimli eseri ile büyük ses getirmiştir. 1943’te çıkmaya başlayan Çocuk Haftası’nda Kemalettin Bey’i Türkiye’nin en çok okunan yazarı yapan o duygulu romanların ilk kez tefrika edilmiştir. Anasının Kuzusu, Kimsesiz Çocuklar, Çocuk Pazarı ve İçler Acısı bu zamanda tefrika edilmiş eserlerdir. Yazarın çeşitli çeviri kitapları da vardır. Kemalettin Tuğcu, uzun yıllar Türkiye Yayınevi’nde çalışmış, eserlerinin çoğunu bu yayınevinden çıkarmıştır. Dergide 23 seneden biraz daha fazla çalışmıştır. Çocukları ortaokula başlayacağı zaman Tahsin Bey’den maaşına zam yapmasını istemiştir fakat bu isteği reddedilmiştir. 1954 de Türkiye Yayınevi’nden ayrılmıştır. Önce “Doğan Kardeş” sonra “Hayat Mecmuası” na geçmiştir. 1955’de “Sokak Çocuğu” romanını yayımlamıştır. 13 yaşındaki Yaşar’ın sokaklarda hayat mücadelesi vermesini anlatan bu eser defalarca basılmış ve oldukça sevilmiş bir kitaptır.
Kitapları kalitesi zayıf kağıtlara basılmıştır ve çok ucuz fiyatlara satılmıştır. 100 sayfadan fazla olmayan kitaplarına ulaşım kolaydır. Kitapları taşradan çuvallarla talep edilmiştir. 1970’lerin sonuna kadar Türkiye’nin her yerinde binlerce okuyucuya ulaşmıştır. Yazarı fakirlik edebiyatı ve duygu sömürüsü yapmakla suçlayanlar, tüccar diyenler olmuştur. Bazı hocalar kitaplarını okullarda yasaklamıştır. Torunu kendisinin kitaplarını okula hediye götürdüğünde kitaplar kabul edilmemiş “Kemalettin Tuğcu’nun kitapları okutulmuyor” denmiştir.
Kemalettin Tuğcu, Selim İleri, Orhan Pamuk gibi yazarları etkilemiştir. 1974’de “Hayat” dergisinden emekli olmuştur. 1987’de Eşi Beyhan Hanım vefat etmiştir. Bu ölüm yazar Kemalettin Tuğcu’yu derinden etkilemiştir. 85 yaşında ise “Handaki Yabancı” adındaki bilimkurgu romanını yazmıştır. Eser dalgalarla idare edilen robotları anlatmaktadır.
Son dönemlerinde gözü iyi görmediği için yanlış yazmaya başlamıştır. O zamanlarda yazacaklarını kızına söylemiştir ve kızı söylediklerini yazmıştır. Bu şekilde eser üretmeye devam etmiştir. 18 Ekim 1996 yılında ise İstanbul’da hayata veda etmiştir.