Türkiye’nin İlk Tiyatro Mektebi
İstanbul’da bir Tiyatro Mektebi açılması konusunda ilk haber 1927 yılında karşımıza çıkar.
Cumhuriyet gazetesinde yer alan bu habere göre Maarif Vekâleti “yeni bir ameli tiyatro mektebi tesisine” karar vermiş ve hazırlıklara başlamıştır.
Tiyatronun yönetimini Ertuğrul Muhsin Bey üstlenmiştir. Mektepte üç yıllık bir eğitim yapılacak ve buradan çıkanlar aktör olacaklardır. Mektep de tiyatro, beden idaresi ve ahenk dersleri okutulacaktır. Ertuğrul Muhsin gazeteye bu konuda şunları söylemiştir:
“Tiyatro mektebinin programlarını Sanayi-i Nefise Mektebi kararlaştıracaktır. Ben yalnız fikirlerimi söyledim. Tiyatro mektepleri Avrupa’da konservatuarlara bağlıdır. Bizde hükümet konservatuarı olmadığından Sanayi-i Nefise Mektebi’ne bağlanması çok münasıp olmuştur… Tiyatro sanatkârlarına çok ihtiyacımız vardır. Biz hürriyetten beri bu işe başladığımız zaman 4300 kişi idik. Şimdi 30 kişi kaldık. Bu 15 sene daha devam ederse bir tek adam kalmayacaktır. Bundan çok korkuyorum. Tiyatro mektebi inşallah iyi sanatkârlar yetiştirecektir.”
Ama aradan üç yıl geçmesine karşın Tiyatro Mektebi konusunun bir daha gündeme gelmediğini görürüz.
Aradan üç yıl geçer. 1930 yılı Nisan ayının 27’nci günü Ankara’da Hamdullah Suphi’nin (Tanrıöver) yaptırdığı Yeni Türk Ocağı Tiyatrosu’nun açılış töreni bir dizi etkinlilikle gerçekleşir. Darülbedayi sanatçıları bu açılış vesilesiyle özel bir Ankara turnesi yaparlar. Repertuarlarında Shakespeare’den Hamlet yanısıra Moliere’den uyarlanmış iki oyun vardır: Mürai (Tartuffe) ve Muhayyel Hasta (La Malade Imaginaire). Oyunları Atatürk de izler. Turne biter, topluluk Ankara’dan ayrılacağı gece Atatürk onları Marmara Köşkü’nde kabul edeceğini bildirir. Gerisini Muhsin Ertuğrul anlatsın:
“Köşkte Atatürk’ün huzurunda geçirdiğimiz gece, can çekişen Türk tiyatrosuna yeni bir umut, bir ufuk açmıştı. Atatürk gibi büyük bir insan bizi yalnızca ağırlamak için oraya çağırmazdı elbette; bize söyleyecek bir sözü olmalıydı. ‘Siz benim ateşem iliterlik yıllarımdan beri, memleketimizde görmeyi candan özlediğim bir hayali gerçekleştirdiniz. Böylesine birbirine bağlı bir sanat topluluğunu kendi imkânlarınızla hazırlayıp bize getirdiniz. Şimdi cumhurreisi olarak size soruyorum: Hükümetten ne gibi bir yardım istersiniz?’ demişti. Bir an için duraklamış, ‘Bir tiyatro mektebi istiyorum paşam!’ diyebilmiştim. Bu yanıtı vermekle, o günlerde beynimin içini saran yüklü düşünceden bir anda kurtulmuş gibi hafiflemiştim. Atatürk, vaktin geç olmasına karşın, Başbakan İsmet Paşa’yı çağırtmış, kendisine ‘Sizi rahatsız ettim, Muhsin beyle tanışmanızı istemiştim, size söyleyecekleri var,’ dedikten sonra, bana da ‘Haydi söyle,’ demişti. Ben de tekrarlamıştım: ‘Bir tiyatro okulu istiyoruz!”
…