Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

Sinemada ilginç maceralar

03.03.2016
1.160
A+
A-
Sinemada ilginç maceralar

General Franco’nun piyonu Faşist Yüzbaşı / Yazı Atölyesi

  Bu tarafta General Franco’nun piyonu Faşist Yüzbaşı Vidal (Sergi Lopez’in canlandırdığı Faşist Yüzbaşı Vidal’in “erkek” çocuk düşkünlüğü, faşist ideolojinin kadını aşağıladığı gerçeğini bir kez daha hatırlatıyor. Bu minvalde Bernardo Bertolucci’nin Il Conformista [1970; Konformist] ve Ettore Scola’nın Giornata particolare [1977; Özel Bir Gün] filmleri akla gelen düzeyli sinemasal örneklerden bazıları.), çepeçevre kuşattığı cehennemde terör estiriyor. İnsanlara işkence ediyor. Masumları acımadan katlediyor. Tıpkı koşullandığı faşist ideoloji gibi “erkekçe” yaşıyor ve “erkek” çocuk bekliyor.

Bu tarafta özgürlük savaşçısı militanlar ve faşistler arasında olanca sıcaklığıyla bir hesaplaşma hüküm sürüyor.

Ve öte tarafta Ofelia, konuşamayan perilerin kılavuzluğunda, harikalar ülkesine ulaşan Alice gibi labirente yollanıyor. Pan’ın direktifleri doğrultusunda “Prenses Moanna”ya dönüşmeye çabalıyor… Bu iki kontrast, eşzamanlı olarak işleniyor… Ofelia, Pan’ın belirttikleri doğrultusunda, verilen 3 görevi yerine getirebilir ise “Prenses” olacaktır… Masallarda 3 sayısının ne denli çok referans gösterildiğini biliyoruz. Vladimir Propp, “Masalın Biçimbilimi” adlı yapıtında, masallarda kişilere ilişkin fonksiyonların süreklillik arz ettiğini, bu fonksiyonların sınırlı olduğunu, belli bir sıra izlediğini ve sonuç olarak masalların tümünün aynı yapıda olduğunu belirtir.

Vladimir Propp, masallardaki tiplemeleri de tasnif eder aynı yapıtta:

1. Kötü kişi (düşman)

2. Bağışçı (büyülü hediyeyi veren)

3. Yardımcı

4. Aranan obje (prens ya da babası)

5. Kahramanı sefere gönderen

6. Kahramanın kendisi

7. Sahte kahraman

El Laberinto del fauno’nun da bu tiplemelere başvurduğunu söyleyebiliriz.

İki dünya arasındaki kontrast gerçekten de çarpıcıdır. Dış dünyada, milliyetçiler ve özgürlük savaşçılarını ya da diktatörlükle demokrasi arasındaki kanlı hesaplaşmanın figürlerini takip ediyoruz.

Zaten o dönemde iktidarda bulunan kişi General Franco’dur. Diktatörlükle demokrasi arasındaki kanlı hesaplaşmada safını faşizmden yana tutan General Franco…

Şimdi yeraltına inebiliriz:

Evet, her masalda olduğu gibi, Ofelia’nın içinde yaşadığı masalda da kötü yaratıklar, canavarlar var. Yeraltının dibinde yaşayan “yeraltı canavarı” gibi. “Kör” yeraltı canavarı, sanki gerçeğe kör faşist Franco iktidarını temsil vazifesi görüyor. 

Yiyeceklerden mahrum ediliyor Ofelia. Sınanıyor yine… Bütün bu açlık senfonisi, henüz bir iç savaş yaşamış ve 500 bin kişiyi kaybetmiş ve de yerle yeksan olmuş bir ülkedeki açlıktan ve bakımsızlıktan yaşamını yitiren çocukları anımsatıyor. Yeraltındaki süslü sofra, dış dünyadaki yoksullukla bir çelişki yaratıyor. 

Bütün eylemlerin nihai ereği: Ofelia’nın “prenses” olup olmadığı sorunsalı üzerinde dönüyor… Abartı görünebilir ama bu eylem bile masal dünyasının klasik motiflerine karşı geliştirilmiş hamlelerden biridir. Masal dünyalarının reel gerçeklikten kopuş ideolojisi, –hele ki konu bir savaş trajedisi olunca– İspanya İç Savaşı devam ederken başta Fransa ve İngiltere olmak kaydıyla, birçok ülkenin tarafsız kalma kisvesi altında İspanya’yı yalnız bıraktığını düşündürüyor. Ofelia’nın, annesi Carmen (Ariadna Gil) ve evlendiği faşist Yüzbaşı Vidal’in yanında, bir odaya kapalı vaziyette, “dışarıda” olan biteni / savaşı / açlık ve sefaleti / işkenceyi / özgürlük aşkını / faşizmi… ne denli anlamlı yorumlayabilceği kuşkuludur. Bu yoruma ulaşmamın nedeni bu, diyebilirim. Ama Ofelia bir dönüşüm geçirir film boyunca. Pan’ı ve “dışarıdakileri” kendi fikrince anlamlandırmaya çalışır. Bir nevi, dış gerçeklik ve düş dünyasının çakıştığını / çatıştığını ve birbirine galebe çaldığını hissedersiniz. Hassaten, Pan ve Ofelia arasında hâsıl olan tenakuz, bunu daha da netleştiren örneklerden biridir.

Bu da El Laberinto del fauno’nun dramatik çizgisinde ulaştığı bir aşama olarak değerlendirilebilir. Film, safını belli etmiştir. Giderek, bütün düş dünyasının, iç savaşı anlatmak için başvurulan bir dekor olduğunu görürüz. Bu dekor, süslü çizilmiştir. Dış dünya ile olabildiğince zıt olması gerekiyordur çünkü. 

Sonuç:

El Laberinto del fauno, İspanya trajedisine yeni bir yorum getirmiş midir, bu tartışmaya açıktır; ama biçemsel olarak yenilik peşinde koştuğu ortadadır. Öykünün gelişimindeki iki farklı düzlem, kendi içlerinde tutarlı mıdır ve/ya da filmin stil araçları bir trajediyi yansıtmada başarılı mıdır, asıl bu sorular yanıtlanmalıdır. Bütün bu sorulara verilecek yanıtların ise, özelde İspanya İç Savaşı’na ve genelde de bütün savaş trajedilerine bakışın anahtarı olacağını hissediyorum.

Alıntı

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.