Sevinmeyi Biliyor muyuz? | Nuri Can
“Sevgiyi biliyor muyuz? Benim olmadığım zaman da
sevmeyi? Benden olmadığı zaman da sevmeyi? Benim gibi olmadığı zaman da
sevmeyi? Bana benzemediği zaman da sevmeyi?
Gerçek sevgiyi demek istiyorum…Biliyor muyuz? Bunu sormamız gerekiyor…
Kendimize de, başkalarına da, dünyaya da…Bunu sormamız gerekiyor”
Sevmek yada sevmeyi
bilmek, önce insanın kendisiyle barışık ve kendisini sevmesiyle başlar.
Sevmek demek
dünyada bir kişiyi yada sadece yakınlarını sevmek demek değildir. Sevmek
dünyadaki, tüm insanları ön yargısız, beklentisiz, çıkarsız sevmektir. Sevmek
kuru kuruya sevmek değil, insanların mutluluğu, huzuru ve iyiliği için çaba
sarfetmektir. İnsanların insanlığa yakışır bir şekilde yaşaması, doğaya ve
diğer varlıklara zarar vermeden, gelecek kuşaklara iyi bir ortam oluşturulması
ve iyi bir mirasın bırakılması için taraf olmaktır. Gelecek kuşaklara kirli,
lanetli topraklar değil, sağlıklı ve temiz topraklar bırakmalıyız ki, bize
saygıları kalsın.
Çocuklarımızı kin
ve düşmanlık duygularından uzak tutarak, insanlara, doğaya ve hayvanlara karşı
saygılı olması; tüm varlıkları sevmesi, koruması, yaşatması ve gelecek
nesillere sağlıkla, dostlukla, sevgiyle teslim edilebilmesi için onları
eğitmek; yalandan, riyadan uzak ahlaklı ve saygılı yetiştirmek öncelikle bizim
asıl görevimiz olmalıdır.
Bence, insanın
anlayışlı, hoşgörülü, diğer canlı varlıklara karşı saygılı olması gerektiği
gibi, kalbi de sevgi, dostluk ve barışla çarpmasıdır. İnsanlar arasında din,
renk ve ırk ayrımı yapmaksızın tüm varlıkları sevmesidir. Derviş Yunus da ki,
gibi “Yaratılanı sevmek yaratan’dan ötürü” ya da Mevlana’nın çağrısındaki, “Kim
olursan ol gel”gibi.
Sevmek, insanın
sevgisini paylaşmasıdır, gözyaşının anlamını, insanların tümünde yürek, gurur
ve değişik yaradılış özellikleri olduğunu kabul edip insanları olduğu gibi
sevmenin erdem olduğunu bilmesidir.
İnsan başkalarına
karşı iyi- kötü bütün davranışlarında vicdanını terazi olarak kabul edip
kullanması dahilinde ve her şeyi onunla ölçüp, biçip tartması halinde,
kendisine yapılmasını istemediği nahoş davranışları, haksızlıkları başkalarına
da yapılmasını istemez. Vicdanıyla haraket eden kişi ne başkalarının hakkına
saygısızlık eder, ne de haksızca rencide eder kimseyi.
Kişinin her şeyden
önce kendisine karşı dürüst ve onurlu davranması gerekir ki başkalarına karşı
dürüst ve saygılı olsun. İnsanın, insan olması bence her şeyden önce kalbini
taşımaya değer bir insan olmasından geçer. Yoksa kalp yaşama fonksiyonlarını
sürdürmek için atmaktan başka bir görev yüklenmez. Unutmayalım ki, insanın
insan olarak hissedebileceği en gerçek duygu, sevgi ve vicdanıdır. Yaşamanın
anlamı ve amacı da bu olmalıdır.
Bilgisiz cahil
bırakılmış birey, toplum ya da ülkeler, ekonomik, politik olarak geri kalmış
ülkelerdir. Gelişmekte olduğunu idda eden ülkelerde politik yapıları gereği eğitim
ve kültürel eğilimlere yada sağlık ve sosyal ilişkilere harcamaları son derece
kısıtlıdır. Bu nedenle o ülkelerde mili kültür bilincinde de bir gelişme
olmuyor ve o toplumlarda yaşayan bireyler de çoğunlukla biribirine karşı ön
yargılı ve kabadır. Tartışmaların kavramını, kıvamını ayarlıyamazlar, en ufak
bir olayda hemen kavga, küfür, kaba kuvete başvurup gözünü kırpmadan biribirini
öldürebilirler.
Bireyleri kitap
okuma ve güzel sanatlarla haşır- neşir olan toplumlar hoşgörü, anlayış, sevgi
ve saygıya daha yakın toplumlardır. Altın çağ olarak bilinen dönemler sanat ve
sanatçının el üstünde tutulduğu dönemlerdir. İnsanlarda sevgi, saygı, hoşgörü,
aşk daha ön plandadır bu dönemlerde.
“İnsan iyiliğin
kölesi” der H. Ali.
İyilik de şerrinden
kuşku duyulan kimselere karşı en sağlam bir sığınaktır. İnsanlara yararlı
olmanın, iyilik etmenin sınırı yoktur. Himmeti yüce bir fert, başkaları için
ruhunu feda etmeye kadar diğergam olabilir.
Ne varki, böyle bir
civanmertliğin insan için bir erdem ve o insanda içtenlik, hasbilik
(gönüllülük), niyet duruluğu olması, ırk, aşiret taasubundan uzak durması, din,
mezhep, renk ayırımı yapmamasından geçer.
Sevgili dostlar şu
yirmibirinci yüzyılda hala körpe beyinlere kin, düşmanlık, nefret ve
kahramanlık aşılayanlara, güçsüzün hakkının ırzına geçenlere, tabiatı yok
edenlere karşı, nerde olursak olalım karşı duralım. Çağımızın insanı olma
gereğimizdir bu.
İki ağaç dikelim
sevginin, dostluğun, barışın, gelecegin sembolü olsun. Ömür boyu hep sevelim,
sevilelim ve sevginin kanatları altında mutluluğun, dostluğun, yaşamın tadını
çıkaralalım. Gerçek sevginin büyüsünü bilenler hep sevgiyle kalsın.
Güler yüz tatlı dil
ve her şey gönlünüzce olsun.
Sevgi ve dostluk
yağmurları altında hoşça kalın, dostça kalın.
Nuri CAN