Şebnem | Aziz Kemal Hızıroğlu
Isırgan ses veren insanlardı yarısı
Sokuluşlar, bakışlar: yani ormanlar
Çocuk kalbine yakışır dev bir hüzün
Uzaklaştıkça büyüyordu gri korkular
Yalancı söz: or’da yok kastedilen
Bulutu kullandı rüzgar istediğince
Boyun eğişlere kırıldıkça naif cam
Yakılabilirdi saklı mektuplar bir gecede
Ve not ettim şairin yalnızlığını
Şiir düşkünlerinin gündemden düşmesini
Ölsün işte birisi dedim, taş hep bekler
Biraz uyandırdım biraz utandırdım kendimi
Çocukla hayat arasına iniverdi buzul
Cinnet yanaşmada yangının gölge yanına
Coğrafyasız dağlar yaratışıma bozuldum işte
Bir de olur olmaz küle köz bırakışıma
Renklerin şaşırması ilk olmuyor
Ama keder küçük dilini nasıl yutar?
Yürekle aramdaki mesafeyi çoğalttım
Gezgin gülüş fısıltıyı nerede tutar?
İncinen ikincielleri topladım kirpiklerime
Tuzu üşütmeden usulca denize vurdum
Ateş hanedanında kolay hükme teamül
Eski sultanları bir bir boğdurdum
Aynadaki ağaç derin kök ve sultasında
Sırdaki çizik yaralı sevda ve talanında
Çiçekteki şebnem kendisinde ve kimsede
Adamdaki çocuk yaşlanınca bıktım öldürdüm
Bir sayfayı daha gömdü sevgi ahalisi
Boylu boyunca uykuya çekildi toprak
Yasak diye kendine uzanıp içine etti kuyu
Yangın külüne saldırınca kalktım söndürdüm
Öfkeyle yanaştım resmime kafa tuttum
Boşluk yalan duvarından taş toplamada
Günah arayan afrika’dan som elmas buldum
Gezgin gündüzlerin eşelenmiş akşamına
Gönderilmemiş mektuplarımla buluştu utanç
Kalabalığın uykusunu kaçırdı tenhalık
Rüzgara yakalanmadan yaşamayı denedi bulut
Dinlenme levhalarında şaşırdı kaldı yolculuk
Hadi karınca dedim açlık sende kalsın
Ölüsineğe başka nice kervan bulunur
Madem eşit bölüşülmüyor gidişler
Uzun sürmüş bir haksızlığı durdur
Avcı sesi veren insanlardı öteki yarısı
Curnatalar, sunaklar: yani mevsimler
Şebnem mavisinden renk çaldı gök
Yaklaştıkça küçülüyordu kırık kalemler…
…
Aziz Kemal Hızıroğlu
(Şebnem, Tümzamanlar Yay. Eylül 2000)