ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Salıncak | Gülüm Çamlısoy

07.06.2022
290
A+
A-
Salıncak | Gülüm Çamlısoy

Mahzun bir gülüşün sadakasıdır yüreğimle verdiğim her selam ve geri dönümü umut olan sevgi olan.

Seyyah bir mizansenim ben sevgiyle beslenen ruhumdaki kat izi acıların belki de en çok kendime meylettiğim.

Hüzündür beni pek çok şeyden yoksun kılan ve marazi yüreğimdir aralıksız kanat açan evrene.

Gökte saklı bir salıncağım ben ve işte uzamında duyguların şerh düşüyorum aralıksız hem evrene hem aşka ve İlahi bir sancı peyda olan içimde elbet en çok sevmeyi sevdiğim ve yetmiyor bana sevdiklerim ve aralıksız koşuyorum: kendime ve kabrime ama bu da yetmiyor ben daha çok yaşamalı daha çok sevebilmeliyim elbet en çok kendimi ama farazi bir ayraç b/ölüyor içimdeki kubbede.

Mevla’m ile her baş başa kaldığımda kısaca hayatımın her anında saniyesinde.

Kendimden kaçtığım belki de yüksündüklerim kendimle ilintili ve işte devasa bir parantez açıyorum yüreğimin en ıssız ve kilit köşesine sanırım açtım açacağım ben bu kilidi ama ne kadar uğraşsam da olmuyor ve gerisin geri gidiyor ayaklarım tıpkı şairin de olduğu gibi: ‘’İçime ve dışıma kapanıyorum.’’

Kapkaçı duyguların ve kilitli nüshalar bir köşede unutulmuş mühürler.

Çatık kaşlı değil kelamım sadece kendimde yüzleştiğimde çatıyorum kaşlarımı elbet en çok hatta sadece kendime çatıyorum.

Beylik bir rüzgâr değilim ben bilakis hayli pervasız ve delişmen.

Sektiğim bir kaldırımda seksek oynayan çocukları gözlemliyorum ama onların içinde değilim elbet yasak-savar olmadığı için tabiatım ve ailem ne derse yaptığım için yalnızlığımı ben ta küçüklüğümden bu yana kabullendim ve sokağa çıkmam yasak olduğu için ömrü hayatımda hep topu kaç kere seksek oynadımsa artık ve uçurmadığım kuyruklu uçurtmalarım sadece evin uzun koridorunda kâğıttan o minnacık uçurtmamı sözüm ona özgürce uçurduğum…

Dünde olup biteni bu sefer kendi ellerimle güne uyarladığım ve tadım kaçık üstelik adı da yok bu kaçışımın sadece zemherilere uyandığım gecenin sabahında bir tiftik keçisi gibi yüreğin yamacında sektiğim ve evet, ben inatçı bir keçiyim annemden aldığım genlerim ve duygularımı gemlemekte de ustayım sanırım bu da babamdan bana miras kalan ve peşinde koştuğum bir ömür…

Salkım saçak duygularımı sakladığım ve mantığımla yaptığım izdivaç ve bir ömür kendime yabancı olmanın ertesinde kalemle olan ilk tanışıklığımdan bu yana içimi deştiğim bazen bentlerden taştığım en çok da kendimi aştığım ve de aşma gayreti içerisinde kılavuz iken maneviyat.

Verilen hükümler başım gözüm üstüne.

Tutulmayan sözlerse insanların arkasına sığındıkları ve insan olmanın da meali iken dürüstlük ve içtenlik ve işte ben şimdilerde seksek oynuyorum duygularımın eşliğinde ve dama taşı gibi kullanıldığımın ertesi sadece borsada değer kazanan ve kaybeden hisse senetleri gibi ihaleye sunuyorum duygularımı.

Kürediğim hayallerim.

Küstüğüm insanlar.

En çok da kendimi kastığım.

Kimliğime dair şifrelerin peşinde koştuğum ve yüreğin skalasında saklı bir mahcubiyet ile yüreğimle evreni teftişe çıktığım…

Teşrif eden gece.

Güne sarkan uykusuz saatlerim.

Devindiğim.

Daraldığım.

Bazense yere göğe sığamadığım ve sözcüklerden kendime bir cennet inşa etmiş olmanın da ötesi kendimle el sıkışmama vesile binlerce cümleye yüreğimi serdiğim.

Hüzünse huzura hasret.

Huzursa bana…

Benden başka nice ben saklı iken içimde ve işte yeniden doğmanın müjdesini veren kalemim ve yazdıklarım bir de yazılmayı bekleyen ne varsa belli ki sıramı savmaktır benim derdim demenin de ötesinde sıram gelse bile öne çıkmadığım ve hep arkalarda kaldığım.

İşte hüzün tarifemde saklı bir gülücüğe hasret yüreğin yongası bir şiire gebe iken gece ve sözcüklerin neşri ruhun da nesri elbet esiri olduğum duygulardan kalıcı bir mutluluk yaratmak adına canhıraş mücadele verdiğim…

Bir renkse içimdeki sızı.

Bir vaveyla ise sızan yüreğimden sayfaya uzanan.

Bir sayfadan da öte huzurun ve mutluluğun resmi iken yazdıklarım ve yazdığım ne olursa olsun hüznü bile mutluluk bildiğim çünkü ömrüm boyunca hiç bu kadar özgür olmamıştım ta ki kalemimle yolum kesişene değin ve şimdilerde kestirmeden yaşıyor ve ulaşıyorum hayata en çok da kaderimin verdiği hükümlere şerh düşerken sözüm ona ne de olsa yazdığım kadar yazgıma ve içimdeki bilinmeze odaklanıyorum ben mevsimlerden hazan olduğumu bile bile hala da hayatı bahar olarak telaffuz ettiğim gerçeği ile…

 

Gülüm Çamlısoy
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.