Saçların ahh! | Yılmaz Pirinççi
Bir sigaranın üzerine düşmüştü dudaklarının izi.
Ve ben o sigaranın dumanında seni içmiştim.
Rüzgârda titreyen bir gül dalıydı parmakların
Güneş usulca öpüyordu yanaklarına düşmüş kan kızılı çocukça mahcubiyetini
Bakışların durmadan kaçırıyordu seni benden
Sen o kısa zaman aralıklarında yeniden geliyordun
Saçların ahhh.
Nasıl kopardın öyle boynumu
Nasıl kıydın o şiirlere
Kurşun vursan işlemezdi yüreğime
Diri diri gömsen çıkmazdı sesim
Sahi sen nasıl kıydın
Bir sigaranın üzerine düşmüştü dudaklarının izi.
Ben bir ömür taşımaya razıydım bu hasreti.
Bir ömür yasaklı kalsaydın bana
Bir ömür isteseydin bir gülüşüne
Ben bir ömür beklerdim seni
Saçların ahh.
Gecenin karasına düşen gümüş ışıkları ömrümün…
Ruhumun en derin fırtınaları.
En uzak sürgünlerim.
En güzel ölmelerim
Sahi sen nasıl kıydın
Bir sigaranın üzerine düşmüştü dudaklarının izi
Bir de nefesin değmişti ateşine
Ve ben o ateşin her nefesinde güle oynaya yanmıştım
Saçların ahh.
Yüreğimin gölgesi
Bu dünyada benden sana kalacak tek ah’ım
Sen nasıl kıydın?
Yılmaz Pirinççi