Sabahat / Ahmet Canbaba
Öyle şamataydı öyle gırgırdı
Bizim mahallenin dulu Sabahat
Estetik yaptırıp gerdan gerdirdi
Küfürbazdı deli, dolu Sabahat
Göbek atan Aysel, Keziban ,Mine
Satılmışın kızı yamuk Emine
Beraber arkadaş ama kimine
Pekmez diye satar balı Sabahat
Nerde yakalarsan orada öpersin
Bir şey anlatsa gözyaşı dökersin
Pazartesi gezer yersin içersin
Gelirim der gelmez Salı Sabahat
Hayattan yakınır der para yetmez
Gidelim de derki olur fark etmez
Anasının gözüdür belli etmez
Kimseye koklatmaz gülü Sabahat
Onu gören gençler ıslık çalardı
Kimi ah anam der düşe dalardı
Yüz bulamaz çoğu avuç yalardı
Kimsenin olmazdı malı Sabahat
Acılar var gönül yaralarında
İftira kol gezer karalarında
Kıskanç hatunların aralarında
Durur sanki kara çalı Sabahat
Bazen aylar geçer ortada yoktur
Parası, pulu olan dostu çoktur
Mevla’m nasip etmiş demek ki haktır
Gezer Eskişehir, Bolu Sabahat
“İnsanı yaşatan edeptir ardır”
Desen, der “günün mutlu geçse kardır”
Onunda sevabı, günahı vardır
Ne yapalım Tanrı kulu Sabahat
Aşıkları bahçede gül bırakmaz
Kendi şakır gülde bülbül bırakmaz.
Öyle atar mangalda kül bırakmaz,
Burnundan aldırmaz kılı Sabahat
Peşinden koşanda can, hal bırakmaz
Kimseye tutunacak dal bırakmaz
Aşığını sömürür mal bırakmaz
Tazıya giydirir çulu Sabahat
Rahat dursa helalinden bir eştir.
Yetmişinde ama sanki kırk beştir
Gören derki bu kızıyla kardeştir
Genç kalmanın aşk der yolu Sabahat
Ahmet Canbaba