ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Pın(a)rtemis’e Notlar/4 | Gökhan Barış Pekşen

01.10.2019
1.376
A+
A-
Pın(a)rtemis’e Notlar/4 | Gökhan Barış Pekşen

Güzel şeyler yaşamak istiyorum dedi Barış,

elbette güzel şeyleri yaşamak gerek Pın(a)rtemis..

Bir de sadece tek yönlü yaşamayı kabul etmek demektir bu,

buna hazır mısın sahi?

Kin ve öfke dolu olan öldü Barış..

Sadece özür dileyip kabullen

çünkü affedeceğim seni..

Çöküşteki ağırlığı hatırla yine de –

ruhun bedenden sıyrıldığında

sesleri hisset sadece..

İsmim kutsansın bu gece Barış..

Ah sevdiğim,

kadınım..

Gerçek,

noktadan sonra başlar..

Dile

getirilen

öncesidir..

Açlık noktayı yutar ve biz seninle birlikte tekrar kaçıp kayıp noktada yok olmayı düşleriz..

Hatırladın mı Pın(a)rtemis,

hafifçe yağan yağmurun yüzümüzde can bulup sonrası kendini tekrar yere bırakarak ettiği intiharların sayısızca çoğaldığı o geceyi?

Signoria meydanında sana anlattığım hikayeyi hatırlıyor musun?

….

..

.

Ruh eşim Akadlar’da yakıldığı için bana yazdığı kitapları okuyordum..

Sevdiği kadının soylu bir ailenin elinden alınışı yazıyordu öz sözünde;

Ben yine de fazla uzatmadan bitişini okuyayım kitabın

”(M. Ö. 2350) Soysuz bir geceydi ve Tanrı bizden çok uzaktı, bize yardım edemeyecek kadar izlemeyi seçmişti,

şimşirlerle dolu bir bahçede ayak seslerini duydum ilk,

sonrası gökyüzünde asılı olan ayı utandıran yüzünü gördüm, siyah bir elbise vardı üzeride ve aydınlık kendi kanında intihar etmişti, geldin ve gözyaşlarından akıttığın şarabı içtin ve bana uzattın,

ölümü senin gözlerinde seveceğimi hiç düşünmemiştim sevgilim.”

Lütfen,

bana aşktan bahsederken,

kaç kişinin gözlerine baktığını düşün..

Santa Maria Novella – 22:08

Bir bedeni dirilttim ve oturup karşısında bir şişe romu devirdim,

Nisi Dominus – Cum Dederit koydum çıplak ellerimle pikapa ve aynama yansıyan yüzünle sevişirken adını unuttum sık sık,

çünkü adın sana aitti,

adın ne İncil’de nede Tevrat’ta geçiyordu..

Adın dedim ya,

bir cehennem kadar azap veriyordu ruhuma,

ruhum hangi yüzyılda böylesine küle dönüşmüştü hatırlamıyorum..

Bazen sırtımdaki benlerin,

beni başka bir insana dönüştürüp,

masallardan kaçan feminist bir tavşanın çığlıklarına sürüklüyor..

Küçük çocuk,

beni her zaman saçlarımdan severdi,

beni her zaman sırtımdan severdi,

benler oldum olsa Tanrı’nın güzel gülüşünün düşüşü olarak gördüm,

hatta ölmeden önce öpmem için küçük bir kedi yavrusuna dönüştüm..

Sanki dünya çocuklarına sarılır gibi bakıyordun sen bana o an..

Bu yüzden masumiyeti ikinci boşalmada yaşıyorduk seninle..

Ama konumuz bu değil;

Kendinden geçen ve değişimlere uğrayan yüzümün yansımanı bir tek ben izlemiyordum o gece..

Giotto Kulesi – 24:44

Bar taburesinde yalnız değildim, sol ve sağ yanımda boştu, dipsiz bir boşluğa isim verememek kadar acı bir tadı vardı Anisetta’nın,

damaklarımı uyuşturan neydi böyle,

ve bu ışık neden karanlıkla sevişmek istercesine aralıyordu bacaklarını bu gece!

Herkesin bu hayatta bir hiç uğruna yaşadığını fark ettim ansızın,

linç edilmemek için benimle sevişmek isteyen sıraya girsin dedim aynadan yansıyan yüzüme..

Gözlerimdeki ışıklarla bir Tanrı yaratabilirdim,

susadığım için hemen geçsin istedim boğazımda ki o vahşileşen açlık..

Ruhundaki bana ait olan fahişeden gözlerimi alamamam Pın(a)rtemis;

Tanrı’yı kıskandırsada bu pekte önemli değil,

bu gece dedim ya bana dirilişinle kendi cehennemindeki alevi dahada çok harlıyordum..

Sırtımdaki benleri fark ettiğin anda çıplak hissettim kendimi nedense,

kimse bir başkasına ait değildir dedin,

ait olan ölü olandır..

Biz canlı ve ölü olan hiçbir şeyi sevmemeliyiz dedikçe aklıma herkesin öykü karakteri gibi yaşamak isteyip,

hiç duş alırken yalnız hissetmeyecek olması aklıma geliyordu..

Ve dedim ki,

Herkes birbirini sevecekse Tanrı neden kitap çıkardı peki o halde?

– Sustun..

İçimde ki peygamber tarafından ifşa edildim Tanrıya bu gece..

Bazı ülkelerde yaşamak anal (Se-) gibidir,

acına karşı zevk aldığın söylenir ve sen buna inanır, genişlersin..

Terrazza De Medici – 04:40

– Dedim,

bana bakan diğer bar taburesindeki kadına..

Elimdeki kitabı süzdü ilk, kadehindeki Amaretto’yu yudumlayıp beni ciddi ciddi dinlemeye başladı..

– Yüzümü yüzüne dönüp,

kokusunu sallandırdı ilk şah damarımda ..

Ve devam ettim –

Bazen romandaki karakterlerle sevişmeyi severim..

Genelde çoğu erken boşalıyor,

özellikle Stavrogin beni zorlamıştı,

ne istediğini bilmiyor,

sevişmiyor,

sadece yatağa atınca ,

yeni doğmuş rakun gibi tekrar yok olmaya çalışıyordu..

Bunu sorduğumda ise romanın ortasında dahil olduğu için tüm her şeye karşı ilgisiz olduğunu söyledi,

okuduğum kitaptan örneklerle konuşmamı sürdüren kadına, Sylvia Plath gibi benimle sevişir misin dediğimde tebessüm etti,

erken boşalmaması için Ulysseus’i önerdim..

– Kadın, elindeki kadehi masaya bırakıp, hayatınızda bir başkasına inandığınız kadar Tanrı’ya inansaydınız,

Havva Adem’i çoktan boşamıştı,

dedi..

Oysa ben,

bir fahişenin cinsellikten aldığı zevk kadar seviyorum insanları dediğimde sustu kadın ve usulca yanımdan kalkıp barın çıkış kapısından çıkıp gitti..

Evet yine bir başıma ve olmadığım kadar huzur ve şefkat doluydu yüzüm, barmene seslendim ve bana Grappa getirmesini söyledim, sert olanı damarlarımın içinde dolaşması içindi bu ayin..

Sonrası ardı ardına shotlar sonrası yüzümü barın çıkış kapısına doğru çevirip,

Tanrı varsa da, kapıyı çalıp ancak içeri girebilir dedim aynadaki yüzüme ..

Dakikalarca boş boş duvara bakarak Dali’yi anlamak için tuvalete gidip dişlerimi fırçalayıp, Gala diye kedimi çağırdım..

O da uzun uzun bakıp, üst dudağını yaladı ve çıkıp gitti bar kapısından..

Jazz Club Firenze – 06:54

Bana baktığında ne görüyorsun Pın(a)rtemis?

Kahrolası ölü bir devriye bölgesi gibi bir başka ödül

Gözlerini kapat içeriye adım at sadece..

Hayatından ne aldığımı tahmin et,

geri adım at,gözlerini aç..

Santa Croce Bazilikası – 07:50

Birçok oda,

çokça ev,

şehirler,

kimsenin dolduramadığı büyük boşluklar..

Birinden diğerine,

diğerinden diğerine.. ,

Büyük yolculuklarla başlar,

sonra bir diğer büyük yolculuk alır yerini..

Biraz biraz azalır önce,

senden dolmadığında anlarsın..

Bir kalen bile yok yıkılmayı bekleyen,

bazen ayakkabılar oluyor ama kapının önünde..

Sayfalarca kelimeler tükettin ama yine de kapıldın kapılmaya. Karanlıkta çoktun,

uyandığında az,

o büyük yollar beklemediler beni Pın(a)rtemis

– Gökhan Barış Pekşen

– Pın(a)rtemis’e Notlar/4

– 29092019

Gökhan Barış Pekşen
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.