Pın(a)rtemis’e Notlar/2 | Gökhan Barış Pekşen
Gözle
görülür bir olay değil ki bu
öyle olsa ne gerek kalırdı Gray;in portresine..
Hele
de satırlar başımı kesmeye hevesliyken
güneşin altında olup da gölgesiz kaldıysan
anlardın Pın(a)rtemis..
Anlardın,
toprağa atılan tohumların bir daha büyümeyecek oluşunu..
Ayrıca
şunu da belirtmeliyim ki,
bizimde tıpkı ilkeller gibi oku atan yayı ele geçirmek gibi teşebbüslerimiz
oldu bu gece..
24 Nisan/2019 Üsküdar
Hani
karanlığa tıkılmış eşyalar vardır ya Pın(a)rtemis
eski, köhne
bir deponun en diplerinde olur ya hani
ışığa mahrum kalmış
ellerin neden uzak der gibi hani..
O
karanlık geceleri nasıl anlatayım sana,
hiç hazır değilim..
Ben
bir fotoğrafın düşüyüm Pın(a)rtemis
Peki ya sen ?
27/Haziran/2019 Üsküdar
Boş
gemiler geçiyor gözlerimin önünden bu gece,
bu ev boğuyor beni
bu ev darmadağın bu gece..
Tüm
eşyaları kıran ellerin gözyaşları
ve fırlatılıp atılmış bir akor sesi..
Saçlarım
beyazlamıştı,
benlerim bedenimde affedemeyeceğim günahlar biriktirmişti,
kimin parmak izleri bunlar
söyle bana!
Ben,
ototrof bi’ tanrı olmaktansa
riyakar bir kul olmayı seçtin Pın(a)rtemis
İnsan
kendini ayırmış dinle,
dille
ve
renkle
Lütuf mu yoksa ceza mı?
Kapat
gözlerini,
sen kimsin Pın(a)rtemis
Elmacık
kemiklerime kimse dokunmadığı için tüm kadınlardan nefret ettim..
Yılana da kızamazsın..
O da sonuçta bir elma..
30/Haziran/2019 Üsküdar
Gittin;
senin için kurduğum cümlelerden,
senin için kurduğum dünyadan
beni unutan sesimden,
tenimden,
şarkılardan,
hazirandan …
Kalktım;
kendime sahip çıktım ..
Çeşitlenerek çoğalan ruhumu diri ateşlere attım..
Alışmak
değildi bu,
gövdemde ki ürpertiyi artık hissetmedim..
Kimsin
sen Pın(a)rtemis
Seni hayatta tutmayı denedim ama olmadı..
Dudaklarımda bir kadın nefesi,
Goethe ve Wittgenstein aşkla öpüşüyor gibi..
Sonra ilkokul sıraları kadar kimse sığamıyor içime,
kimse tanıdık gelmiyor,
kimse içimde ki o yaralı hayvanı göremiyor..
Ağlayacak
gibi olduğumda birine mektup yazıp,
onun hayatımdan çıkmasını bekliyorum..
01/Temmuz/2019 Üsküdar
01:42
Bar taburesinde yazdıklarımı okuyordum sana Pın(a)rtemis
arada kendi yansımamı izliyordum aynada ve girip çıkanların hikayelerini attığı
adımlarla adlandırmaya çalışıyordum Raymond Visan’ın yerinde..
Susarak
dinliyordu beni oturduğu yerden
bir Tecilla daha söyledi,
bir kaç buz parçası daha..
Masanın üzerinde duran kadehini alıp önümdeki tabureye oturdu,
ana rahmiine batırılmış o yüzündeki ifadeyle susarak devam etti dinlemeye
beni..
Yüzündeki saklı o ucuz otel odalarının pis kokuları siniyordu üzerime,
gözlerinin altındaki çizgilere bakarak,
silinmiyor dimi her şey dedim!
Tırnaklarının
arasında kalan tuz parçalarını yalamadan diliyle barmene seslendi,
hey Tax
bir tecilla daha ..
Tax yüzünde acı bir tebessümle gözlerine baktı kadının, mutsuzluğun içindeki
insan profili sen olamazsın Emel..
Mutlu
olanlarda hastanelere,
tımarhanelere düşüyor Tax,
boşver şimdi öğüt vermeyi şişemi getir sadece..
Tax elindeki tecilla şişesini sertçe Emel’in önündeki bar masasını vurup
sırtını dönüp uzaklaştı..
Yüzüne
baktım uzunca Emel’in
ve ellerine..
Elleri soğuk ve çelimsiz bir kentin kimsesiz çocukları gibi yetim kalıyordu bar masasının üzerinde..
Başını
hafifçe yukarıya çevirerek Tanrı’ya seslendi sessizce,
ve ardından sustum..
O
an,
kop koyu bir hâl aldı burası –
ben çoktan unuttum..
Çıkış kapısına ördüğü kırmızı tuğlaların kana bastırılmış rengiydi bu..
Tax
çok geçmeden anlamıştı ayrılığı,
ben zaten doğruları fısıldamıştım ruhuna..
Emel
ayağa kalkıp sallanan bedenini oturmakta olduğum bar taburesindeki sırtıma
yasladı sırtını,
kafasını hafifçe yüzüme çevirip –
içsel intiharını burada arama dostum
burada aradığın tek şey o kaçtığın şey her neyse onu unutmak için burada
olduğunu bende biliyorum,
Tanrı^da
dedi..
V
numaralı tabletin getirdiği yol (yeryüzünde cehennem) diye fısıldadı kulağıma
kısık bir ses tonuyla..
Ve ben,
bu dünyadan göçtüğümde
halâ aynı güneş parlıyor olacak dedi,
gökyüzünde..
Olduğu
yerden doğrulup yürümeye başladı Emel,
barın çıkış kapısına doğru ilerlerken ansızın yüzünü bana dönüp,
anladım seni dostum –
dar alanlarda sıkışmadan geniş alanlarda gezinmeye benziyor mutluluk,
dedi..
Ve yüzünü tekrardan barın çıkış kapısına dönüp kendi yalnızlığına doğru emin
adımlarla yürüdü..
Bir
bira daha söyledim,
aynadan yansıyan yüzümü Tax’ın yüzüne dikerek –
herkesin çoğu zaman sustuğu yer
ağıt yakılan yerdir,
ya ölüler vardır ya da çoktan bitmiş bir hikaye..
Kalbimi
söküp alan demir doğramacısı gibi, içeriden sert çekiç sesleri geldikçe güzel
bir şey başlayacak sanıyordum Tax..
1/Temmuz/2019 Buddha Bar/Kadıköy
07:50
Bay Regl’nin hikayesini öğrenmek istediğiniz için,
yaşamımdan bir yılımı vermemi istediniz bu şiirde..
Ve bende,
önce kendimden başlayarak kandırıyorum herkesi..
Ve
şimdi önümdeki duran o duygusuz soğuk taş duvara kafamı vurmalıyım ki dağılsın
tüm harfler ateşe,
hadi yakalım şimdi herkesi bu büyük pazarda Pın(A)rtemis
…
..
.
Sonra oturup yazmaya başladım sana,
bir kahve daha yaptım
ve kapattım gözlerimi..
Telefonumun
uzunca çaldığını farkettim
uzunca konuştuk seninle
her şey yerli yerine otursun diye 42 senemi anlattım sana..
Sen benim 3 aylık dul karımsın dedim..
Kadın
gülüyordu,
ilk kez güneş adamın tenini yaktı..
En türkçe haliyle bir aşka..