Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

Oyuncunun iyisi sesini kullanır

04.04.2016
1.610
A+
A-
Oyuncunun iyisi sesini kullanır

Oyuncunun iyisi sesini kullanır…

Oyuncunun yolu magazinden geçer…

Magazine malzeme olmadan kolay değil…

 5c823eeb2984c3c4a9155c2f68ff4775
Kendi sesini kullanmadığın iş yarım kalmıştır. Yeşilçam dünyasında çoğu, kendi sesini kullanmadan ünlü olup başrollerde oynamıştır.

 

Söyleşi

Ne garip bir dünyada yaşıyoruz? Ülkelerin ve dolayısıyla milletlerin kaderini tayin edenler unutuluyor ama popüler isimler unutulmuyor. Şimdi örnek verip durduk yerde birilerini kırmayalım. Siz anladınız.

Bu söyleşi, tesadüfen tanışıp “Bunca iş yapmış, ödül almış bir oyuncudan niye bahsedilmemiş” dediğimde ortaya çıktı.

Sema Atalay oyuncu, seslendirme sanatçısı, ressam ve sokak kedilerinin annelerinden. Mütevazi ve medyayı hiç umursamıyor. Oyuncu olup medyayı umursamamak nasıl olur diyorsanız buyurun.

Sema Atalay’ı kısaca tanıyabilir miyiz?

Ankaralıyım. Başkentin en güzel yıllarında, mutlu bir çocukluk yaşadım. Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü’nden mezun oldum.

Oyunculuk kariyeriniz nasıl başladı?

Ses mecmuasının açtığı Çocuk Güzeli Yarışması’nda 2500 çocuk arasında birinci seçildim.

Hemen akabinde oyunculuk başladı mı?

Hayır. Babamın görevi nedeniyle Londra’ya taşındık. Gitmeseydik belki de o eski Türk filmlerinde çocuk yıldız olarak bazı filmlerde oynayabilirdim. Londra’da 1,5 yıl kaldık. Döndükten sonra konservatuarda, bale eğitimi aldım. Oyunculuk hep gönlümdeydi. Rüştü Asyalı, TRT’de dublaj çalışmalarıma tanık olduktan sonra bana yönetmen olduğu tiyatro oyunu için teklifte bulundu. Turgut Özakman’ın Ah Şu Gençler ve Masal var Masalcık var adlı oyunları. Böylece oyunculuk hayatım başlamış oldu. Sonra birkaç oyunda daha rol aldım. Dublaj hep vardı zaten. TRT’de Gençlik adlı bir programı sunmaya başlamıştım.

Londra’ya tekrar gittiniz sanıyorum.

Evet. Yıllar sonra yolum tekrar Londra’ya düştü. 3.5 yıl yaşadım. Çok sevdiğim bir şehir Londra. Sanat, kültür ve doğanın iç içe geçtiği güzel bir atmosferi var.

Aslında çok yönlü bir sanatçısınız. Oyuncu, seslendirme sanatçısı, sunucu ve sanıyorum resim de yapıyorsunuz. Bir oyuncu için sesini kullanabilmek avantaj olmalı diye düşünüyorum.

Çok çok önemli… Kendi sesini kullanmadığın iş yarım kalmıştır. Yeşilçam dünyasında çoğu sanatçı, kendi sesini kullanmadan ünlü olup başrollerde oynamıştır.

Aynı zamanda sıkı bir hayvan seversiniz.  Ülkemizde ve dünyanın bir çok yerinde hayvan hakları neredeyse sıfır. Hatta “katlediliyorlar” da diyebileceğimizi düşünüyorum. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

Hayvanları çok seviyorum. İnsanlar tarafından kullanıldıklarını, kötü davranıldıklarını, öldürüldüklerini görmek beni çok sarsıyor. Çok ciddi cezaların gelmesini istiyorum. Bir insanı öldürmekle aynı cezayı alabilmeliler. Türkiye ve bütün Dünya için geçerli bu söylediklerim. Sevgi ve saygı, bütün canlılara gösterilmeli. Etini yiyorsak, en az acı nasıl olabilirse öyle yapılmalı. Hayvan bunu anlamamalı. Gaddar ve cani ruhlar, maalesef hayvanların çok ahını alıyor. Tabiat da insandan öcünü alıyor işte. Kürkünü keyif için kullanamazsın ey insanoğlu! Saygı göster! Bu konu çok uzun… İnsanlar kadar onların da bu dünyada hakları var. Yasalar çok önemli..

Tekrar oyunculuğunuza dönelim. Komedi ile aranız nasıl?

Çok iyi. ATV’de sanat programı sunuyordum. Birkaç yıl sürmüştü. Bu arada pek çok reklam filminde oynadım. Üç reklamı, bir İngiliz yönetmen çekmişti. Bir gün bana “Sema, aslında sen çok iyi bir komedyensin. Bu yönünü neden değerlendirmedin?” demişti. Birçok tiyatro sanatçısı ve film yıldızlarıyla onlarca dizide rol aldım. Sevgili Kenan Işık’la hep eş olarak kamera karşısına geçtiğimiz çok güzel dizilerimiz oldu. Bir tanesi de “Sayın Bakanım” dı.

Bir de Altın Portakal ödülünüz var.

Evet. Yeşil Işık filmindeki rolümle 2002 En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü aldım.

Türkiye’nin en önemli sinema ödüllerinden biri sanıyorum. Bu size ne kazandırdı?

İyi bir oyuncu olduğum tescil edildi diyelim.

Ödülünüz, meslekî kariyerinizi nasıl etkiledi?

Sanki suç işlemişim gibi doğru dürüst tebrik eden bile olmadı. Aynı filmdeki oyuncu arkadaşlarım da dahildir.

Sanat camiasının vefasız olduğu söylenir. Sizin başarınıza duyarsız kalmalarının nedeni bu olabilir mi?

Birkaç programa davet edildim evet. Tabii şu da var. Magazin basınının ilgisini çekecek bir yaşam biçiminiz yoksa dünyanın en iyi oyuncusu olsanız da ödüller fazla bir şey getirmez. Vefa konusuna gelince… Evet, kıskançlık çok… Kimse kimsenin daha iyi ve başarılı olmasını istemiyor galiba. Hırs, önemli bir faktör… Beni hiç ilgilendirmiyor kim aramış kim aramamış. İsim zikretmeye gerek yok.

Vefasızlık, insanoğluna mahsus bir özellik… Yapımcı için de aynı şey geçerli. İşine gelmiyorsa aramaz, sormaz, ilgilenmez. Ama Batı’da yaşlanan pek çok aktör ve aktris, hâlâ beyaz perdede olmaya devam ediyor. Batı’nın daha vefalı olduğu bir gerçek…

Meslek olarak çok yarışmalı bir alandasınız. Örneğin bir öğretmen gibi diplomayı alıp işe başlama şansınız yok. İyi oynadığınızı hep kanıtlamak zorundasınız. Performansınız bütün ülkeye açık. İlişkiler de cabası elbette. Bu da rekabeti çok acımasız bir hâle getiriyor olabilir mi?

Her şey biraz da yapımcının elinde desek… Yönetmen, tek başına karar veremiyor. İyi oynadığını kanıtlasan da unutulabilir veya algılanamayabilirsin. Rekabet her zaman olacaktır. İnsan da çoğaldı tabi.

Dilerim bir gün ödülüm değerlenir ve benim için daha güzel bir anı olur.

Görüntü, yani fiziksel özellikler de çok belirleyici oluyor sanıyorum.

Şişman, yaşlı, çirkin için de rol var. Güzel, bakımlı ve de çok gençler için özellikle Türkiye’de başrol var. Aslında dizilere bakarak bunu anlayabilirsiniz.

İngiltere’de veya Türkiye dışında başka bir ülkede oyunculuk düşünüyor musunuz?

Elbette, neden olmasın. Belki İngiliz-Türk ortak yapımı bir dizide oynama fırsatım olur. Çok isterim.

Gelelim dizilere. Günümüzde dizilerin önemi malum… Yapımcılar ne tür oyuncuları tercih ediyor?

Başrol gençlerin elinde biliyorsunuz. Diğer karakterler için yapımcılar artık ajanslarla çalışıyor. Eğer ajans iyiyse rol bulmanız biraz daha kolay oluyor diyebilirim.

Şans derken şunu kast ediyorum. Oynadığınız dizinin uzun süre devam etmesi.

Son yıllarda arka arkaya diziler erken final yapıyor. 

Reklam alamıyor. Toplumun kalitesiyle eşdeğer bunlar. İyi bir iş tutmayabiliyor.

Tutan dizinin formülü hep sorulur ya siz sektörden biri olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Toplumun kalitesi. Bir de inandırıcı olması bir etkendir diyemeyeceğim çünkü saçmalıklar tutuyor.

Dizi sektöründeki şikâyetler bitmek bilmiyor. Özellikle set koşulları… Siz ne düşünüyorsunuz?

Çok düşüncesizce. Şartlar gitgide daha da zorlaşıyor. Geç saatlere kadar çalışmalar, sette beklemeler, biraz ilkel buluyorum her şeyi.

Başrol oyuncusu ile diğer oyuncular arasındaki uçurum sizce adil mi?

Elbette değil. Büyük haksızlıklar var. Söylediğiniz gibi uçurum olması bence gayrı medenî bir durum. Herkesin yeteneği ve performansı kendine göredir. Kimse kimseye benzemez. İyi oyuncuların hepsi iyi bir kazanca sahip olabilmeli. Kötü oyunculuktan bahsetmiyorum bile. Maalesef dizilerde çok kötü oyuncular görüyoruz.

Tutan diziyi tahmin etmekte zorlaştı sanki. Seyircinin hangisini sevip sevmeyeceği piyango gibi oldu. Çok büyük bütçelerle çekilen Kösem reytingleri siler süpürür diye düşünüldü ama beklenen de olmadı. Ne dersiniz?

Yanlış cast ve uyduruk kıyafetler… Hiç beğenmiyorum; oyunculuklar da iyi değil. Kösem’in oyuncu kadrosu baştan aşağı yanlış… Hülya Avşar bir büyükanneyi oynuyor ama rötuşlu görüntüleri ile pek inandırıcı değil. Beren Saat de Kösem’e yakışmadı. Oysa Meryem Uzerli Hürrem’e çok yakışmıştı. Daha sonra Vahide Gördüm gelmişti ve o da yakışmamıştı.

Sizin için hangisi ağır basıyor? Sinema mı dizi mi?

Dizi ağır basıyor ister istemez. Sinema çok keyifli elbette ama Hollywood’da değilsen zor. Oradaki iyi yönetmenler müthiş ekip biraz da imkân meselesi. Bizde yok.

Yani bizde iyi yönetmen yok mu diyorsunuz?

Var tabii olmaz olur mu? Ama pek oyuncu tanıma işine girmiyorlar.

Siz daha çok hangi karakterleri oynadınız?

Komediyi çok seviyorum ama nedense bana hep zengin kadın rolleri uygun gördüler. Daha değişik rollerde de oynamayı çok istiyorum.

Sokakta sizi tanıyan hayranlarınız oluyor mu?

Elbette. Londra’da bile beni tanıyıp koşarak yanıma gelenler oldu. Birlikte selfi çektik.

Her oyuncunun içinde hep oynamayı hayâl ettiği bir karakter olur derler. Böyle bir rol var mı? Ah keşke şu rolü oynasam filan…

Değişik hatta uç noktalarda yaşayan karakterleri denemek istiyorum. Köylü, ressam, dedektif, kabadayı bir kadın, soylu kar kraliçesi, kötü ruhlu bir şizofren.

Ya aşk? Aşk rollerinde bir hayâliniz yok mu?

Uygun bir partnerle çok da güzel olabilir. Yakışan karakteri bulabilmek çok önemli…

Kafanızdan geçen oyuncular vardır mutlaka.

Mehmet Aslantuğ, Uğur Polat.

Yerinde olmak istediğiniz bir oyuncu var mı?

Meryl Streep çok şanslı. Birçok rolde oynadı. Onun yerinde olmak isterdim açıkçası.

 

 

Dursaliye Şahan

 

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.