Osmanoğulları Sarayı’nda bir gün | Haşim Hüsrevsahi
Höbek Kitabından alıntı | Yazar Haşim Hüsrevsahi
Selim yumruğunu sıkarak kısık bir gürlemeyle devam etti:
“Ancak ondan daha önemlisi Safevi dinsizlerinin çarkını kırma zamanı gelmiştir. O Rafızilere katılan kâfir Kızılbaşların defterlerini dürme zamanı gelmiştir. Artık onlara merhamet yok. Nasıl dedemiz, Mürtet Börklüce Mustafa ve onun peşindeki kâfirleri yok etti ise şimdi daha büyük bir temizliğe gerek vardır. İsmail kâfiri topraklarını genişletmeye devam ediyor. Müttefikimiz Özbek Şeyban Han’ı mağlup etmiş! Şimdi ise Anadolu’ya atalarımın toprağıdır diyor. Dedem Uzun Hasan’ın, Akkoyunlular’ın topraklarıdır diyor ve Tebriz’de değil, sınırımız olan Sivas’ta değil, burada şu anda sizin oturduğunuz sarayda hüküm sürmek istiyor. Halifeleri sınırı geçmiş, Sivas’tan aşmış, Osmanlı topraklarında fitne yuvaları dikmiştir. Tokat’ta hutbe okutmuş. Bu dergâh miskini Şahkulu nereden cesaret aldı da isyana yöneldi sanıyorsunuz? Lakin Hadım Paşa’nın cesaretli saldırılarıyla onu ezdik, fitnesini tepeledik, peşindekileri topyekûn güneye sürdük! Ancak peşinden bir başka meczup çıktı, isyana cesaret etti. Nur Ali Halife kâfiri! Onu da yakında ezeceğiz hiç kuşkusuz. Ahmed’ın oğlu Murad ona gitmiş. Askerleri ile… Birlik olmuşlar. Oradan Erdebil çocuğunun sarayına sığınmak için yola koyulmuş. Bu fitneler devam edecek ta ki yılanın başı ezilinceye kadar. Ezilmedi daha, lakin ezilecek! Paşalar! Hazırlıklarınızı ona göre yapın. Din âlimlerimiz fetvalarını vermiştir. Fetvalar bu divanda okunacak. Bilinecek ki Kızılbaşları yok etmek bir cihattır. Müftü El Hamza hazretleri açık fetvasını vermiştir. Kızılbaşlar hakkında İbni Kemal Efendi’nin fetvası aşikârdır. Bu fetvalara göre Kızılbaşları yeryüzünden silmek diğer kâfirlerle savaşmaktan elzemdir, vaciptir, mühimdir. Kızılbaşların yediden yetmişe yok edilmeleri şeran vaciptir. Fetvalar; kadınları kölenizdir, çocukları kulunuzdur, kölenizdir diyor. Bu dinimizin bir emridir. Bu ağır ve kutsal vazife bizim boynumuzadır. Fermanımdır: Edirne’den Erzincan’a, Tekeli’den Tokat’a nerede Türkmen Kızılbaş varsa yediden yetmişe defter olunacak. Safevileri, Türkmen Kızılbaşları boğma zamanı gelmiştir. Tebriz’den gelenlerin yolları kesilsin. Tebriz’e gidenlerin yolları kesilsin. Sultan Bayezid Hazretleri’ninbuyruğu devam edecek. Tebriz’e gitmek isteyenlerin boynu vurulacak. Kızılbaşların ne tüccarları geçecek ne müritleri ne habercileri. Erdebil çocuğu İsmail’e gidenlerin hükmü bellidir. Onlara yardım edenlerin hükmü bellidir. Yakalanıp defterleri dürülen asilerin sayısı kaleme alınıp bize yollanacak. Paşalarım, hükümler tez vakit yazılsın; dört bir yandaki valilerimize,sancaklarımıza, beylerbeylerimize, kadılarımıza yollansın. Fermanlara uymayanların hükmü bellidir. Artık sabrımız tükenmiştir. Sefer vakti gelmiştir.”
Sunulan fetvaları Sultan okuttu Divan-i Hümayun’da. Önce Sarı Sakallı Hamza Sarı Gürz’ün fetvası: …
Ardından Şeyhülislam İbn Kemal’e yazdırılan fetva: ….
Selim ferman eyledi ve Tebriz’den gelen ipeğe ve ipek mamullerine ambargo konarak ithalat ve ihracatına yasak getirildi. Ermeniler bu ambargodan muaf edildi. Mevcut ipeklere el konuldu. Kısmen defter edildi. Ambargoyu delenlerin mallarına el konuldu, kendileri hapse atıldı. Tebriz’e gidişler yasaklandı. “Şah’a giderim!” deyip yola koyulanlar yakalanarak hepsinin boynu vuruldu. Öldürülenlerin listesi saraya rapor edildi. Kısa bir sürede Türk köylülerin ellerindeki toprakların önemli kısmına el konuldu, vergiler artırıldı. Ancak en kesin emir ise Türkmenlerin defterlerinin dürülmesi emriydi. Bunun için delil gerekti. Deliller ise kadılarla iş yapan gammazların ifadelerine, müfterilerin iftiralarına, yaftalarına dayanıyordu.
Böylece Sultan Selim, yıllardır üstünde düşündüğü Osmanlı ve Safevi topraklarındakiTürkmen Kızılbaşları yok etme planını uygulamak üzere harekete geçti. Oğlu Süleyman’ı Manisa’dan çağırıp Edirne’de sultanın vekili olarak tayin ettikten sonra yola çıkan Sultan Selim, Şah İsmail’in üzerine yürümeden cephe arkasını da temizlemek niyetindeydi. Hünkârın fermanı gereği Balkan’dan Sivas’a kadar defter edilmiş bilumum Türkmen Kızılbaşların yok edilmesi için ise fetvalar dört bir yana ulaştırıldı. Akçeler yağdı müftülere, kadılara. Tüm bu sorunları çözülmesi ve fermanların gereğinin yerine getirilmesi için İdris-i Bitlisi görevlendirildi.
***
Höbek Kitabın Kapak Yazısı
3000 yıl önce, şimdiki İran’da, kanat denilen bir yeraltı su kemeri çeşidi, sıcak kuru iklimlerde olmadan var olamayan çiftliklere ve köylere uzun mesafelerden su taşımak için tasarlanmıştı.
Çukurlar, su kemeri elle kazan işçilere kilometrelerce oksijen sağlandı.
…
Sabina Chebichi başardı… Başarmak hayal etmek, çalışmak ve pes etmemekle oluyor! O zaman soralım kendimize ve ellini tuttuğumuz kişiye: Nedir Hayalin?