Orman Sarmaşığı Kadınlar | Ali Asafoğullar
Orman sarmaşığı gibidir bazı kadınlar.
Kökleri toprağa inatla tutunmuştur, dalları ise yaşama…
Başları hep yukarıya bakar, başlarına ne gelirse gelsin, her zaman yukarıya…
Onlar babalarının bahçelerinde doğmazlar, orman çocuğudurlar nihayetinde, bu yüzden doğuştan güçlüdürler, börtü böcek arasında büyürler, orman kanunlarını iyi bilirler, hayatta kalmanın ise bin bir türlü yolunu…
Orman sarmaşıkları doğuştan savaşçıdırlar.
Hep mücadele etmelerini gerektiren bir sebepleri vardır.
Gerektiğinde kavgadan da korkmazlar.
Her mevsime dayanıklıdırlar ve her koşula.
Özgürdürler, kolay kolay bir erkeğe bağlanamazlar.
Onlar bir tek kendileri gibi savaşçılara aşık olurlar.
Aşkları kuvvetlidir, bünyeleri de…
Vahşidirler ama bir o kadar duygusaldırlar.
Onlar güçlü duyguların kadınlarıdır; büyük acıların, büyük mücadelelerin, büyük kavgaların, büyük hayallerin, büyük aşkların…
Hayatları inişli çıkışlıdır ve denizleri dalgalı…
Onlar kimsenin cesaret edemediği kararları alırlar.
Herkesden daha çok denerler ve yanılırlar…
Bu yüzden en çok hatayı onlar yaparlar.
En çok onlar hakarete uğrarlar.
En çok onların hakkında konuşulur.
En çok onlar düşerler,
En kolay onlar kalkarlar,
Bir türlü bitmezler, yok olduklarını düşündüğünüz her seferinde küllerinden yeniden doğarlar.
Kimse onlar kadar sık “yeniden” başlayamaz…
Hayat arsızıdır bu orman sarmaşığı kadınlar.
Bu yüzden kendilerini de korumazlar; açıkta dururlar…
Rüzgara karşı, ayaza karşı, yeldeğirmenlerine karşı, hayatın tam orta yerinde; hayata karşı…
Bu orman sarmaşığı kadınlar acının da, aşkın da dibine vururlar.
Bu yüzden, en çok onlar yaralanırlar,
En çok onlar karalanırlar…
Yıldız kadar parlak ama gece kadar da karanlıktırlar.
Ateş kadar sıcak, kar kadar da soğukturlar.
Asidirler ama bir o kadar da asildirler.
En güçlü fırtınalar onların başından geçer inadına, en sert rüzgarlar ve en deli yağmurlar…
Bu orman sarmaşıkları iflah olmazlar…
Kazansalar da, kaybetseler de, her savaştan daha da güçlenerek çıkarlar…
Tıpkı bir orman sarmaşığı gibi; ne kadar kesersen kes, bir yolunu bulur yine başlarını bi yerden çıkarırlar…
*Alıntı