‘O…pu’ kime denir?
‘O…pu’ kime denir? Avrupa Gazetesi
Cumartesi günü London’s Home’un yılbaşı partisindeydik.
Bu vesileyle arkadaşlarla da buluşmuş olduk.
Hani kahve bahane muhabbet şahane derler ya, işte öyle bir ortam.
Abdullah (Yılmaz) abi bir kaç kez tekrarladı:
“Yaşasın edebiyat!”
Edebiyat ve sanat olmasa bu dünya daha nasıl olabilirdi bilemiyorum. Düşününce ‘bırrrr” oluyor insan.
Kısacası aklımda sadece o geceyi yazmak vardı.
Yani başlıktaki o kavram, hadi açık açık yazalım; orospu konusu (ki niye nokta koyalım, biz onları seks işçisi olarak tanımlayıp kabul ediyorsak eğer isimlerine niye nokta koyarak gözlerine bant çekmiş gibi oluyoruz?)
Neyse işte noktalı noktasız o kelime aklımda yoktu.
Ama gelin görün ki manşetlerde, ana haber bültenlerinde ve her yerde o aklı evvelin talihsiz cümlesi: “Evlenmeden hamile kalmak orospuluktur.”
Bunu söyleyen Tuğrul İnançer bir hukukçu ve tarikat şeyhi. (Resmiyette “Türk Tasavvuf Musikisini Koruma ve Yayma Cemiyeti” olarak faaliyet gösteren vakfın yani tarikatın müdavimleri arasında Ahmet Özhan, Mazhar Alanson, Athena grubundan Gökhan Özoğuz ve hatta Cem Yılmaz gibi ünlü isimlerin de bulunduğu söyleniyor.)
İyi de benim aklıma da Meryem geliyor. İsa’yı babasız doğuran Meryem Kur-an da kutsal kadın olarak tanımlanmıyor muydu?
Allahım ne olacak bu dünyanın hali? Milletin aklı iyice poposuna kaçtı. Hani şu illuminati midir nedir; sürekli insanların bilinç altına seks objeleri göndererek onların algısını yönlendiren gizli kuvvetler mi yapıyor bunu? Ağzını açan lafı bir şekilde belden aşağıya indiriyor. Orada da kalıyor.
Şöyle herkese yetecek kadar şap olsa diyorum. Dünya nüfusunda yetişkin olan herkese bir defaya mahsus aynı anda verilse.
Haliyle insanlar bir süreliğine de olsa bel altını unutacak.
Bakacağız o zaman duruma. Bu insan türü poposunu unuttuğunda nasıl davranıyor? Dünya nasıl oluyor? Savaşlar yine böyle tam gaz sürer mi mesela? Şiddet böyle sınırsız kalır mı? Hayvan katliamları azalmaz mı? Mesela kadınlara tecavüz etmek isteyenler yine muta nikahı der mi?
Lafı uzatmayalım. Kısacası insanlık bu salyalı halinden kurtulsa güzel olmaz mı?
Neyse bu konuya nokta koyup geceye dönüyorum.
Troy’da toplanmıştık dedim ya; Mesut (Akın) ‘Yorgun Savaşçı’ kitabını arıyordu. Bulmuş. O elindeydi. Cemal Süreyya ile ilgili etkinlik bilgisini de paylaşıyordu. Muhtemelen 9 Ocak’ta Troy’da olacakmış.
Konu açılınca Abdullah Abi Cemal Süreyya ile ilgili soyadında kaybolan ‘y’nin hikayesini anlattı. Ne diyeyim tamamen bir sanatçı tuhaflığından kaynaklanmış. Aydın Mehmet Ali’de epeydir üzerinde çalıştığı kitabını nihayet çıkarmış. Forbidden Zones. İngilizce yazılmış. Kısa öykülerden oluşan 361 sayfalık kitabın baskısına ve ince işçiliğine bayıldım. (Tanıtımını önümüzdeki günlerde yapacağım.)
Avukat Sevim Özdemir de aramızdaydı. Türkiye’deki sosyal haklarını ve hukuk sorunlarını soran ‘hayranlarından’ fırsat buldukça sohbete katılıyordu.
Seniha (Russell) epeydir etkinlik yapmadığı için merak ediyordum. Meğersem ağır bir grip atlatmış. Bir dizi etkinlik projesini anlattı. CHP aşkı devam yani.
Kankam Rengin (Akgün) ile konuştuklarımız bende kalsın. Çok güldük ama buraya yazsam artık cılkı çıktı diyeceksiniz.
Sağlıcakla kalınız.