Nimet Abla ve Kırmızı Topuklu Ayakkabılar
Mesiha İREHAN
Çocukluğumun en güzel yıllarının geçtiği iki katlı sarı evin alt katında otururdu Nimet Abla. Evde kalmış Nimet derlerdi. Beşi bitiren kızların gelinlik çağının geldiğini düşünen o küçük ilçede en üst evlenme yaşı 25 olduğuna göre 27 yaş evde kalmış grubuna giriyordu doğal olarak.
Uzun boylu zayıf ve narin bir vücudu vardı. Kestane rengi saçları, ela gözleri, elmacık kemiklerindeki sivilce izlerini saymazsak güzel bir kızdı aslında. 18 ine gelmeden kocaya kaçan fettan kızlara benzemezdi hiç. Türkan Şoray gibi keşfedilmeyi bekleyen hanımefendi bir tarafı vardı.
Mahallenin orta yaş üstü kadınlarının arkasından “Güzel kız üstelik becerikli de, bu yaşa kadar evlenmediğine göre başına iş gelmiştir kesin.” Dedikleri Nimet abla üzerine atılan bu kara lekeyi çıkarmak ister gibi Ferdi Tayfur şarkıları dinleyerek sürekli temizlik yapar, mutfağın mozaiklerinin içindeki çakıl taşlarını inci gibi parlatırdı. Ben o küçük kafamda Ferdi Babanın evde kalmış kızların şarkıcısı olduğuna inanırdım hep.
Ah…Birde kırmızı ince topuklu ayakkabıları vardı ki kapılarını her çaldığımda ayakkabılığın üzerinde pırıl pırıl bana bakardı sanki. Annem “Hadi bir pişirimlik kahve iste Nimet ablandan “ dediğinde, fincanı kapar koşardım. Uzun uzun bakardım kırmızı ayakkabısına. “Böyle ayakkabısı olan kız evde mi kalır hiç ?” derdim içimden.
Çiçekli eteğinin altına giyerdi, yürürken hep aynı ritimle sağa sola savrulurdu eteğinin uçları. Kendi kendime söz vermiştim; büyüyünce bende böyle topuklu kırmızı bir ayakkabı alacaktım, yürürken tıkır tıkır ses çıkaranından.
Düşündüm; aradan onca zaman geçmiş, dolapta siyah, beyaz, krem, mavi ve hatta yılan derisinden ayakkabım bile var. Fakat bir kırmızı ayakkabı almamışım kendime. Neden??
O küçük kızın hayalindeki kırmızı ayakkabıyı sıradanlaştırıp hayal olmaktan çıkarmamak için mi? Yoksa kırmızı ayakkabıları olan kadınların büyüsünü bozmamak ve o kadınları hep özel kadınlar olarak hatırlamak için mi? Kırmızı ayakkabısı olan bütün kadınlara selam olsun.