Dolar 33,9875
Euro 37,8340
Altın 2.821,35
BİST 9.577,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 29 °C
Parçalı Bulutlu

Merhamet ve Vicdan Meselesi / Nurten Yurtalan Çağıl

24.08.2024
36
A+
A-
Merhamet ve Vicdan Meselesi / Nurten Yurtalan Çağıl

Kızı, oğlu, gelini, damadı ve torunları toplanmış pür neşe tatile gitmeye hazırlanıyorlardı.

Seksen yaşındaki yaşlı adam karısını iki yıl önce kaybetmiş, ayaklarından rahatsız olduğu için tek başına kalamayınca çocuklarının yanında kalmaya başlamıştı. Üç ay oğlu, üç ay da kızı olmak üzere sırayla bakıyorlardı. Ama buna da bakma denmezdi çünkü her gün duyduğu iğneli sözler yaşlı adamı yaşamdan soğutmuş mecbur kalmadıkça konuşmaz olmuştu. İşte şimdi de tatile gitmeye hazırlanıyorlardı. Yaşlı adam içinden dur bakayım beni ne yapacaklar diye düşündü. Çünkü fısıldaşmalar çoğalmıştı. Zaten fazla beklemesine de gerek kalmadı. O akşam sofrada oğlu baba biz iki haftalığına tatile gidiyoruz senin durumun malum onun için bizimle gelemezsin ama merak etme sana iki haftalığına bir bakıcı tutacağım biz dönene kadar o sana bakar deyince yaşlı adama söyleyecek söz kalmamıştı mecburen ,”Öyle olsun oğlum siz rahatınıza bakın” dedi. Oysa içinden beni de götürseniz nereniz eksilir, ben de içerde oturmaktan bıktım deniz havası bana da iyi gelir bir iki insan görür içim açılırdı ben sizleri büyütmek için gece gündüz çalışmaktan tatile gitmeye bile vakit bulamadım hem şunun şurasında ne kadar ömrüm kaldı ki diye düşünüyordu. Babası içi acıyarak bunları düşünürken ,oğlu da oh be kolay atlattık iyi ki ben de geleceğim diye tutturmadı diye düşünüp seviniyordu. İki gün sonra adet yerini bulsun gibilerden babalarıyla üstünkörü vedalaşıp gitmişlerdi. Tuttukları bakıcı yabancı uyrukluydu. Yaşlı adam onun yaptığı yemekleri yiyemiyor çoğu zaman aç yatıyordu. Aradan bir hafta geçmişti o gün yaşlı adam kendini hiç iyi hissetmiyordu en yakın arkadaşına telefon edip durumunu anlattı. Yarım saat geçmeden arkadaşı gelmişti. Yaşlı adam kesik kesik nefes alıyor konuşmakta güçlük çekiyordu. Arkadaşı onun öleceğini anlamıştı ama kendini zorlayarak metanetini korumaya çalıştı ve yaşlı adama çocuklarına haber vereyim gelsinler dedi. Yaşlı adam, “Hayır arkadaşım, onları çağırma rahatları bozulmasın eğer bana bir şey olursa o zaman söylersin. Sen beni yalnız bırakma yeter” dedi ve önceden hazırlayıp yastığının altına koyduğu parayı arkadaşına verip “Beni benim paramla gömün. Ben ölümün çocuklarıma yük olmasın istemiyorum.” dedi. Yaşlı adam her ne kadar çağırma dese de arkadaşının içine sinmemişti gizlice telefon edip babasının durumunu oğluna bildirince oğlu keyfi kaçmış bir ses tonuyla, “Sen ona bakma numara yapıyordur onu getirmedik diye huzurumuzu kaçırmak istiyor.” diye cevap verdi. Bu cevabı duyan adam içinden, sizin gibi evlatlar olmaz olsun; ben tanıdım tanıyalı babanız değil huzur bozmak, sizi rahat ettirmek için çalıştı derken gözleri dolmuştu.Yaşlı adam iki gün sonra ruhunu teslim etti, son sözleri beni karımın yanına gömün olmuştu. Babalarının ölüm haberini alan çocukları gönülsüz olsa da gelmişler ne bir acıma ne de bir damla gözyaşı dökmeden sessiz sedasız gömmüş, iki gün geçmeden herkes işinin başına dönmüştü. Onların bu tutumu komşuları bile isyat ettirmişti. Sözünü esirgemeyen bazı komşu kadınları, “Siz de evlat yetiştiriyorsunuz bekleyin görün.” diye yüzlerine söylemişlerdi. Evet, bekleyip görmek gerekti. Çünkü buğday ekilen yerde arpa çıkmazdı ve herkes ektiğini biçecekti.
Yaşlıları horlamayalım, onları hastanelere veya huzur evlerine terk etmeyelim yalnız başlarına bırakmayalım.Bizim için ne kadar fedakarlık yaptıklarını, ömürlerini bize adadıklarını unutmayalım. Eğer onlar kadar ömrümüz olursa bir gün biz de aynı yaşlılığı yaşayacağız. Sevdiklerimiz bize de yırtık bir ayakkabı, eski bir dolap gibi davranırsa incinir üzülür ve kahroluruz… Yaşlılar çok kırılgan olurlar; onları terk etmek, onları yaşarken öldürmek demektir. Onlar çoğu zaman birinin onları hatırlaması umuduyla yol gözlerler. Çok çabuk yorulur erken uyumak isterler çünkü onlar için zaman hızlı geçer. Çoğu geceler onların sessiz hıçkırıklar arasında çocuklarını korunması için Allah’a yalvarıp dua ettiklerini duyarsınız. Unutulmak yutulması zor bir lokmadır. Bazıları nasıl bu kadar zalim ve bencil olabiliyor? Kendilerini bir ömür boyu çocukları için feda eden anne babalarını lüzumsuz bir eşya gibi kenara atabiliyorlar. Onlar terkedildikleri için göstermeden için için ağlarlar. Ufak bir hediye aldıklarında bir çocuk gibi sevinir ve onu bir mücevhermiş gibi saklarlar. Çünkü onlar için mühim olan hediye değil hatırlanmış olmaktır. Evet, sofrası dolu ama kalbi boş olan bütün hayırsız evlatlara Allah’tan merhamet ve vicdan diliyorum…

Nurten Yurtalan Çağıl ~☆☆
#Anne #Baba #Sevgi #Ebeveyn

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.