Meme Kullo | Nuri Kaymaz
Şairçıkmazı Dergigisi / 27 Ocak 2012
Kürt ekininin en önemli özelliklerinden biri sözlü geleneğe dayalı olmasıdır ve bu nedenle ne yazık ki Kürt yazını ile ilgili günümüze aktarılan çok az belge vardır. Dengbejler, bir anlamda da halk ozanları Kürt ekininin unsurlarının Kürt yazınının dilden dile, kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlayan kişilerdir.
Bu kişilerin en önemlilerinden biri de Meme Kullo’dur. Ne yazık ki onun hakkında da günümüze ulaşmış yazılı bir kaynak yoktur. Meme Kullo, Dengbejliğinin yanında Kürt gülmecesinin de önemli kişilerindendir ve bu nedenle diğer Dengbejlerden ayrılarak gülmece “Dengbeji” olarak tanınır.
Dengbej, söz ustasıdır. Deng, ses; bej de sese biçim veren, ruh katan, canlandıran demektir. Dengbej ve Çirokbej gibi çeşitleri vardır. Bengbej, sözü, iş, uğraş edinmiş kişidir; çirokbej de masal anlatıcılardır. Kürt tarihinin en önemli dengbejlerinden olan Meme Kullo, söz sanatını iş, uğraş edinmiş bir bengbejdir, ama biçemi açısından daha çok Çirokbejdir denebilir.
Yaşadığı dönem, doğduğu ve öldüğü yerler konusunda çok değişik görüşler öne sürülür. 16. Ve 17. Yüzyıllarda yaşadığı söylenir. Kimi görüşlere göre Suriye’nin Halep ilinde, kimilerine göre Mardin, Ömerli’de, kimilerine göre de Malatya’nın Arguvan ilçesine bağlı Narmikan Köyü’nde doğup ölmüştür. Yaşamı ve düşüncelerinde Ezidi inancının da etkili olduğu söylenir. Bütün bu konularda yeterli ve doğru kaynaklar yoktur ve belgeye dayalı olmayan, birbirine uymayan söylentilere dayalı bilgiler aktarılmaktadır.
Okuma yazması olmadığı bilinen Meme Kullo’nun derlediği ve anlattığı iki yüze yakın fıkra ve gülmece öyküsü olduğu söylenir. Geçmişte yaşanmış pek çok olayın, anlatılan öykünün, söylencenin, masalın günümüze ulaşmasında önemli katkısı vardır. Bunların günümüze ulaşmasını sağlamakla kalmamış dönemin koşullarına uyarlayıp gülmece unsurları da katarak renklendirmiştir. Meme Kullo’nun dilden dile dolaşan ve kendisi gibi bir Dengbej olan Rojzer ile yaşadığı varsayılan destanlaşmış bir de aşk öyküsü vardır. Dengbejlerin pek çoğu gibi okuma yazması olmamasına karşın gezdiği dolaştığı yerlerdeki olayları, öyküleri gözleyen, yaşayan, dinleyen ve belleğine yerleştirip derliyor Meme Kullo bunları dolaştığı yerlerde anlatarak bir ekinin bir geleneğin günümüze taşınmasında önemli bir işlev gerçekleştirir. Böylece yüzlerce söylencenin, destanın, balatın, masalın, ağıtın yüzyılları aşarak günümüze ulaşmasında önemli bir sözlü kaynak olmuştur.
Meme Kullo ile ilgili dilden dile dolaşan üç fıkra:
– Bir Bektaşi yolda giderken yerde boş bir şarap şişesi görür, “bunu içen her kimse bizdenmiş” der ve yolunu sürdürür. Bir süre daha gittikten sonra bu kez yerde yenmiş tavşan artıkları görür ve düşünmeye başlar: “Yahu bu bektaşi olsa tavşan yemez, değilse şarap içmez, bu olsa olsa Meme Kullo’dur.”
– İmam bir gün bir mecliste öbür dünyadan söz ederken salavat köprüsünü anlatmaktadır. Kıldan ince, kılıçtan keskin geçmesi çok zor bir köprü olduğunu söyler. Bunu duyan Meme Kullo söze karışır ve; “yahu hoca, benim karşıda ne bağım var ne de bahçem, niye geçeyim ki!”
– Kim sinirlendirmiş, neye sinirlenmişse bir gün adamın biri toplumun karşısına geçip herkese küfürler savurmakta ama sık sık da Meme Kullo bunların dışında, diyerek uyarır. Meme Kullo’yu ayrı tutmaktadır. Meme Kullo dayanamaz ve bir yandan sakalını sıvazlayıp bir yandan da adama seslenir:
“Evladım, beni arkadaşlarımdan ayırma.”