Masalımsı Bir Fasıl | Yusuf Gökbakan
Sevmeyi bana yeniden
öğretebilirsin mesela,
Afrodizyak etkisi yaratan
Mahrem sokaklarından kaçarken bu aylak kentin,
Dilime seni dolamayı,
Seni düşünüp sabahlara kadar uyumamayı..
Eski posterleri indirip göğsümün
kırcalından,
Yalnız seninkini asmamı isteyebilirsin mesela,
Yalnızlığımı kovmak için çok uzaklara;
El ele kenetlenip kaçarak tundralardan,
Tropik bir adaya sığınmayı veya.
Beraber jelibon yerken ya da kraker,
Bir lunaparkta,
Kalender meşrep duruşuma,
Bayıldığını söylersin sık sık.
Bense meyhoşluğumla besbeter,
Cildinin yumuşaklığının
Hiç ettiğini tüm katılıkları;
Ellerimi sığ yaşanmışlıklardan,
Şu aptal dünyanın,
Aşka inanan ahmağı olmaktan kurtardığını;
Alternatifsiz müptelan olduğumu;
Pileli kuşların dahi kıskandığını seni;
Sesinden huzur döken efektler taştığını;
Sensiz tükettiğim bunca nefesin,
Beyhudelikten öte bir anlam taşımadığını,
İtiraf ederim olanca içtenliğimle,
Banıp banıp zamanın ihtişamına.
Ardından
Hıncahınç dolu bir konser alanında,
Seni doldurabilirim hıncahınç damarlarına.
Böylesine sevmeyi beceremeyen,
Şarkıların özünden uzak
Alkış çalan zavallıca
Onca insan arasında,
Bir tek biz hakkını verebiliriz ahenkli duyguların
Notaların coşkusunda.
Kendini paralayan sahnede
O umutsuz şarkıcıya
Moral oluruz böylece,
Zannımca.
Veda edince gülerek
Simülasyondan öte değeri olmayan
O kitlesel banallığa,
Geceyi iliğimize dolduracağımız vakit de
Geliverir gelinliğini giyerek.
Bir gezinti rıhtım boyunca.
Önce ağdalı bir tonla
Şiirler takarım kulağının arkasına,
Sonra güzelliğini dinlerim,
Masalımsı bir fasılda.
Caka satasım da yok değil hani
Fondötenli balıklara,
Seni takıp koluma,
Derinliklerine hislenişlerin
Dalga dalga adımladığımda.
Ey mah yüzlü!
Denize gömebiliriz artık rahatlıkla.
Geçmişe dair hıncımızı.
Ve biliyorum ki artık
Sana çok yakışıyor ama çok
Yanaklarındaki kırmızı.
YUSUF GÖKBAKAN