Kumrusuz Kuş Uçmaları 2 | Yaşar Üstün
Bu kentte kalan son- Gül
Kumrular’da
yere düşen yapraklar olsa da
işportacısı avazınca bağırıp çağırıp
kendi yalnızlığını
kızılayında
zabıtaya satarken
Leyla ile mecnun
Hüseyin Gazi’den
sana bakan
eski bir köy gibi
içimde sakladığım
boğazımın yükü
…
Atpazarında
ahi dükkanlarında
örülmüş
çile semerimizi
kalbimizle
taşıyamazken
kime ne biriktirdik
masumca sığındığımız çocuk gülüşlerine
defneye dal olmuş
güvercin kanadından
b/aşka
Veysel’in derdi ben sevdiğim için güzelsin derdi
bitmeyen
ömre doldurduğumuz
sızılar an olsun
bırakmadığımız
yakamıza
taktığımız
isyan bayrağımız
bu şehrin gürültüsü
bitti
gökkuşağı bitti
sessizliği bile şaşkınlığından
şiiri koruyamayacak
Elmadağ’ında kar yağmadan
kayak izi arayacak
…
Altındağ’ı bile tepeyken
kim yoksulluğuna çare
arar
uluslara kızılaylara düşmeden
neonları yakılmış
ne bulur
Çankırı caddesinden
Hükümet caddesine yürüyen
Kemal Sunal’ın
düttürü dünya’sından
başka
kuş olamadığımız
göğü
“Papazın bağı “
yeşili unutulmuş
en eski
gönül yuvası
dudaklarımız ucunda düşeceğiniz uçurumken
teğellediğimiz yün eğirmeleri
basma entariler
Samanpazarlarında
omzumuza atacağımız ceketken
an mı birikir bize
düşlerde yok olmalar
soylu yüzüne
tükürseler de
her gün geçtiğin selam çaktığım
Hitit heykelinde saklı
…
sessizlik Sıhhiye pazarcı naralarında
satış gürültüsü
bıçak izi yaralara
tuz basan
dimdik duran yasaklanan
konur sokağı sakinleri
bir de el değiştiren
A.Erhan’ın sahaf dükkanı
çekicilik
trafik yasaklarını çiğneyen otomobiller
insan yüzleri
kazılamayan metro çukurları
bilmem kaç yıldır gömülü
acıyan saçlarına düşen serçe tırmıkları
ekşiyen
dudak tadı elmalara
karışan
hevesleri suya bulanıklık
damlası
sürülen yağmurlar
kurtuluş parkı gezginleri
acıya renk katan sokak çocukları
…
ah
cefası ezasına bölünemeyen
bu kentin neresinde gülmeli
ölümü
hançerin ucuna takılı
umuda
meydan okumalar
yükü
gri bulutlara
yağmur dolmadan
saati akrebi
yelkovanını
kovalamak
bırakmak
zamanları
…
dünya
aşkın ne olduğunu öğrendikçe
kalbimize gülenlere
Sakarya caddende küçülüyor
içine gömüldüğün kalabalık zannettiğin…
yalnızlığı bırak
elbisesiyle yere basan ayaklarda
aklın
görünmüyor
yükün
eğik omuz aşağılarımız
bacasız
içe tütmelerimiz
…
Ah an-KAR-a
ah bu kentte
kalan
son – gül…
Ara-lık
2017-19