Akıl doğru ellerde işlenirse ne güzel bir cevherdir. Erdemli saydığımız ve takdir ettiğimiz işlerin hepsi aklın eseri değil miydi? Bu sebeple saygı ve takdirimizi hak ediyorlardı. Aklımızı birazcık çalıştırmak ne kadar kolaydı halbuki. Bilginin kırıntısı bile ne canlar kurtarır, kelebek etkisinde ne mucizelere yol açardı. Kim bilir?
Bir kez öğrenilen bilgi ışığını saçmaya başlıyordu. İnsanın bakışı, duruşu, verdiği tepkiler, aldığı kararlar, nasıl da değişiyordu.
Bilmemek her ne kadar bazı konularda geçici mutluluk sağlayabiliyorsa da, uzun vadede insanı ve çevresindekileri katbekat üzecek sorunlara yol açtığı aşikâr… Portakal çiçeklerinin o karşı konulamaz mis kokusuna nasıl düşünmeden koşuyorsak, Aklın getirdiği bilgiye de o güdüsel açlıkla koşmalıydık. Birbirimizin başarılarını kıskanıp, köstebek misali kuyular kazıp, öfkemiz, nefretimiz ve eksik yanlarımız ile diğer aklını kullanan insanların yolunu keserek, nefretini kazanıp, olumsuzlukları körüklemek, hangi akıllı varlığın seçebileceği bir yoldur ki. ‘Aklım durdu’ deyimini ne kadar çok kullanır olmuşuz. Buradan bakarak durumun vahametini kolaylıkla anlayabiliriz. Fazla bir çabaya gerek yok. Biraz düşünmek, yetiyor aklımızı kullanmaya.
Biz neysek çocuklarımız o oluyor, o varlığa dönüşüyor. İnsanlık bu şekilde devir daim oluyor.
Öğrendiklerimizi kullanmadıktan, aklımızın süzgecinden geçirmedikten sonra, beynimiz sadece bilgilerin, saklanması için kullanılan bir depo olmaktan ileri gidemez. Sadece âtıl bir depodur.
Şansınız yaver gider de bir gün bir bilgi yarışmasına katılırsanız, belki biraz para kazanabilirsiniz.
Fakat sakın! unutmayın. Sizi alkışlayan ve ödüllendirenler sizi akıllı sanıyorlar.
Artık bu kadar alkışın ne için olduğunu biliyorsunuz, öğrenme sorununuz yok, farkındasınız.
Kullanılmayan sadece hava atmak için kullanılan bilginin önüne bir sıfır koyun.
Silkelenin, hareket edin fiile geçirin. Kabul edin. Tembelsiniz…
Her gün uyuyup, uyanmak karın doyurup sorumluluklarımızı yerine getirmek, bir kısır döngüden başka nedir ki?
Zaman kaybı olmaktan ibaret bir hayat mı? istiyorsunuz.
Yoksa kafatasımızın içindeki o et parçasını depolama alanı olarak kullanmaktan vazgeçip, kullandığınız aklın sefasını mı süreceksiniz. Karar sizin, hayat sizin, akıl sizin…
Fakat size bir tavsiyem var, sakın akıllı olduğunuzu ispata kalkmayın.
İnsan ruhu acı, sevinç, vs. her türlü duyguyu bilip, aynı şekilde yaşama yeteneğine sahiptir.
Hiçbir ruhu incitmeyin. Çünkü aynı duygulara ortaksınız. Aynı tepkileri vereceğinizden emin olabilirsiniz. İncittiğimiz yerden, incineceğimizin farkında saygıyla yaşamalıyız.
Filozofça- Filiz Gökdemir Köşker