Kıskançlık, İnsanlığın Felaketidir | İbrahim Ülger
Aynaya bakmak yerine bir başkasının yüzüne bakarak değerlendirme yapanlar, yıkımdan yıkım beğensin. Oysa mesele gayet basit, ayna ile barışık olacağız, ne yapacağımızı, ne yapamayacağımızı öğrenmeye çalıştığımız an huzur ülkesinde kendimize yer bulur, oranın sadık vatandaşı oluruz.
Tarihe bakalım, insanlık ortaya çıktığından beri, önce kendini var eden, yaşatan doğaya isyan ederek, ilk ihanetini gerçekleştirmiş. İhanet bir kez başladı mı durmak bilmez. Tabiat içindeki her varlığı kendi malı bilmiş. Bir süre sonra kendi arasında savaşıp durmuş, Gücü olan kendini kral, tanrı ilan etmiş. Gücü olmayan ise hakim olduğu evde, çevrede hakim kılmaya çalışmış.
Erdemli olmak istiyorsak, başkasıyla değil, önce kendimizle savaşmayı öğreneceğiz. Zamanla kendimizle olan savaşı bitirecek kendi vatanımızı kuracağız. Kurduğumuz vatanda her canlının bir rolü olduğunu bilerek hareket edeceğiz. Her şeye uygun bir tutum takınacağız. Mesela suyu, havayı, toprağı başımızın tacı görecek, kıymetini bileceğiz. her canlının bir rolü olduğunu bilerek hareket edeceğiz.
En önemlisi de kıskançlık bulaşıcı hatta öldürücü bir virüstür. Türlü türlü hastalık üretir. Kıskançlık önce kibir ve gurur üretir. Sonra öfkeye sebep olur. Öfkeyi frenlemezseniz, nefret üretir. Bu öldürücü virüse karşı savaş açmadan sağlıklı olamayız.
Diyorum ki; iyi insan olmanın ilk şartı içimizdeki kıskançlık canavarını etkisizleştirmekle işe başlayabiliriz.