Dolar 34,5055
Euro 36,4583
Altın 2.955,93
BİST 9.084,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 18 °C
Az Bulutlu

Kırık Şamdan | Gülçin Yağmur Akbulut

03.03.2022
401
A+
A-
Kırık Şamdan | Gülçin Yağmur Akbulut

Bir kez dönüp bakabilseydin kırmızı elbisenin bana da çok yakışmış olduğunu görebilecektin. Bukleli saçlarıma takılmış çiçekli tokaları da… Dilinden kanatlanan aşk örgülü sözcükleri duyabilseydim o zaman susardı çeyrek asırdır süren sessizliğim. Başımı gökyüzüne kaldırıp yeniden izleyebilirdim, kuşların süzülüşlerini.

Hani son bir umuttu, son bir umut … Gün doğumu vaktinden birkaç saat öncesine kurdum bugün çalar saatimi. Her sabah yaptığım gibi kahvaltını hazırladım. Seni işe uğurladıktan sonra kendimi sokağa attım.  Mağazaları alışveriş merkezlerinin en kıyıda köşede kalmış tüm işyerlerini dolaştım. Tüm vitrinleri titizlikle inceledim. Uğramadığım bijuteri, parfümeri dükkanı kalmadı. Son mekânım şehrin en gözde, en ünlü kuaförüydü. Evin temel ihtiyaçları için marketleri ve manavları da gezdim.

İçimde fiyonklu şarkılar dolaşıyor, cebimde taze umutlar taşıyordum. Yürüyen merdivenlerden bir yukarı bir aşağı inip çıkacak kadar kıpır kıpır ve bir o kadar da heyecanlıydım. Bir varmış bir yokmuş türünden masallar geziniyordu zihnimde. Sevginin bir zaman tünelinden, yıllar yıllar öncesinden unuttuğun yerden, geleceğini umut ediyordum. Kış soğuklarından uyanan bahar dalları gibi yeniden filizlenmeyi ne kadar da çok istiyordum.

Alışverişten döner dönmez mutfağa girdim. En sevdiğin yemekleri, tatlıları yaptım. Mum ışığı altında yenmek üzere, sevgiyle katıkladığım krallara layık bir sofra hazırladım. Oya işlemeli masa örtüsünü serdim. Misafirlik yemek takımlarını koydum masaya. Çiçekli peçetelerle çiçekler yaptım masanın muhtelif yerlerine. Saati unutmuştum, zaman epey ilerlemiş. Yeni aldığım kırmızı jilemi giydim. Evliliğimizin ilk senelerinde aynı modelin mavisi vardı, sen çok severdi. Kalın, canlı, parlak saçlarımı topladım. Abartıya kaçmadan birkaç fırça vurdum yüzüme, kirpiklerime rimel.

Seni beklerken geçmişin zamanların sineması oynamaya başladı odanın duvarlarında. Üniversite yıllarında başlayan aşkımız, okul bittikten bir sene sonra evlilikle sonlanmıştı. Gözlerime değil, gözlerimin içindeki ışığa bakardın sanki. Eriyip giderdim gözlerinin ateşinde. Uykusuz düşlerin içine girer, menevişli bir uçurtmanın ipliğiyle ve gözlerimizle sarılırdık birbirimize. Yanımdayken dört yanım çiçek bahçesine dönerdi.

Peşin mi ödemiştin bana olan sevgini? Yıllara bölsen olmaz mıydı? Bitti mi kitabında bana açacağın yeni sayfalar. Oysa bende hiçbir şey değişmedi. Avucumda atan hâlâ senin yüreğin. Bana bakmıyor, beni işitmiyor, benimle konuşmuyorsun. Bana kör, bana sağır, bana dilsizsin. Anlatınca duymuyor, sarılınca sarmıyorsun.

Öyle kuvvetli özledim ki seni. Sancılarımı sığdıracak yer, hasretini hafifletecek ilaç bulamıyorum. İlacın da çarenin de sende olduğunu anlamak istemiyorsun. Ruhunu soyunmuşsun. Sadece tenden ibaretsin.  Hangi ara bu kadar kayıtsızlaştın. Sevgiyle ördüğümüz demir zırhlı duvarı, balyoz darbeleriyle yıkıp hiç acımadan darmadağın ediyorsun. Öldürmüyor, lakin günden güne tüketiyor, tükettiğini de göremiyorsun, görmek istemiyorsun.

Nihayet kapıya iliştirdiğin anahtar sesini duydum. Bu kez fark edecek, elimden tutarak dağılmış tüm parçalarımı birleştirecektin. Aramıza koyduğun bütün mesafeleri kapatacak, ilgisizliğin ayak izlerini teker teker silecektin. Koşarak eşiğe geldim. Senden önce büktüm kapının kolunu. Parıldayan gözlerle hoş geldin, dedim. Dünyanın en ağır tokadıydı sözlerimi cevapsız bırakman, yüzüme bir kez bile bakmadan sessizce içeriye girmen.

Bendeki beni, bendeki yeni beni er geç göreceksin, diyordum ama yemekleri servis yaparken kalkıp müziği kapattın. Yemek masasının üstünde üşümüş gibi titreyen şamdandaki alevi üfledin, yüz voltluk tavan lambasını yaktın. Konuşmak için bahaneler yaratmaya çalışıyordum. Gününün nasıl geçti, yoruldun mu, iş yerinde ne var ne yok? “Yorgunum, yemekten sonra hemen uyuyacağım.” demesen, duvarlar üstüme böyle yürümezdi, böyle bunalmaz, böyle yıkılmazdım.

Yemekten sonra salona geçip günlük gazeteleri karıştırdın. Sehpanın üzerine koyduğum akşam çayını yudumlarken ölümün arka yüzünün senden bana doğru hızla yürüdüğünü görmedin. Sehpaya yatırdığım umut birikintilerini siyah bulut kümeleriyle gölgelendirdin. Umudun bütün perdelerini indirdin, sana ulaşabileceğim kapıların hepsine anahtarları kayıp asma kilitler astın.

Duyarsızca uyumaya giderken kocaman bir dağı üzerime devirdin. Kapkaranlık bir geceyi, avuçlarımın içine bomboş bir çerçeve olarak yerleştirdin.  Yıllardır, raydan çıkan bir trenin yeniden raylara geri dönme ihtimaliyle yaşamıştım. Son ümidimi de elimden aldın, beni şimendifer enkazları arasına defnettin. Sönmüş bir ışığıyım şimdilerde. Kırık şamdanda ırgalanan alevi söndürmeseydin içim dışım biçare yalnızlıklardan uzaklaşacak; mahallemize, sokağımıza, evimize, salonumuza, masamıza tarifsiz ışıklar süzülecekti güneşten. O gece yüzüme bir kez dönüp bakabilseydin.

 Yitiksôz Dergisi 2021 Ekim Kasım

 

Gülçin Yağmur Akbulut
Elazığ doğumluyum. Fırat Üniversitesi mezunuyum. Elazığ’da Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı bir kuruluşta görev yapmaktayım. Şiire sevdalıyım. On beş yıldır şiir yazmaktayım. Bir çok edebiyat dergisinde şiirlerim yayınlandı ve hala yayınlanmaktadır. Bunlardan bazıları Yaşam Sanat, Ekin Sanat, Sarmal Çevirim, Berfin Sanat, Mahfel, Kurgan, Bozkır İlleri , Kara kedi, Gökkuşağı, Temren, Deliler Teknesi,Delikli Çınar, Tomolos, Berfin Sanat, Silgi, Serhat Kültür, Bekir Abi, Ihlamur Dergisi, Aydos Edebiyat. Sinada Dergis, Üvercinka ,Yeni Gelen, Akatalpa, Son Gemi gibi edebiyat ve sanat dergileridir. Birçok şiirime beste yapıldı. Çeşitli antoloji ve gazetelerde şiirlerim yer almaktadır. Ayrıca yayınlanan denemelerim de bulunmaktadır. Şiir adına en büyük hayalim Türk Edebiyatında bir yer edinebilmek.
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.