Kes/it | Ahmet Karbeş
Kuş cıvıltıları
Ve ebem kuşağının
Renk cümbüşü eşliğinde
O yağmur sonrası aydınlığını
Çok severim ben..
Ağaçlar
Caddeler, kaldırımlar
Yorğun ve
Yaralı yürekler
Umutlar yıkanır, paklanır..
Bütün sevdiklerimizi
Bağrında saklayan
Toprağın mest edici kokusuyla
Bayram eder
İçimde ki yaşama sevinci..
*Teşt’te yıkanan çocukluğum gibi;
Hayat
Bir anlığına da olsa
Keşkeler den
Hatalar dan
Öfkeler den arınır..
Ah!
Bir anlık dır bu
Yaşamın Polyanna avuntusu..
Çocuk çığlıkları
Satıcı bağırtıları
Çisil çisil yağmur sefası
Biter!
Akşamın
Ve en açmaz sorunların
Eli kulağındadır,
Arap kızı
Usulca çekilir pencere camından;
Parmaklarıyla dokunur
Diğer “beyazcam”a,
Ve odayı
Yaşamları
Ve gözü açık uyuyanları esir alır
O açlık ve kan kokan
O çirkinden de çirkin
Gölge oyunları..
Kurğular vals’e başlar,
İnce mühendislik tango’ya,
Büyü bozulur..
Ne gökkuşağı renklerinden,
Yağmurun esenliğinden
Ne de
Umudun tatlı esintisinden
Eser kalmamıştır artık..
At
İt
Eşek anırmakta
Papyonlu katırlar tepinmektedir..
Direklerarası’nın ruhuna
Binlerce rahmet okutur
Bu çirkin,
Bencil,
Hep çemkiren,
İşçiye
İşsize
Emekliye
Çiftçiye
Zûlüm le diz çöktüren,
Bu acımasız
orta oyunu..
Sevimli göstermek için de
Her türden yalanı-dolanı,
Kırpıp kırpıp
Yalanlardan uzayan burunlarını
“Samanyolundan yıldız” diye;
Cehaletten ve korkudan
Biat etmişlerin
Zavallı zihinlerine
Muhtar çakmağı gibi
Çakıverirler..
Üç beş gün mutlu mesut
Yaşayıp gitmek varken
Sessiz ve usulca
Naif ve
Çocukça
Ve tabi ki de
Kardeş çe..
Neden;
Buğdayı eker
Değirmende un eder ama,
Hep
Bizler aç kalırız?
Duvarı örer
Demiri büker
Çatıyı çatarız da,
Neden
Bizler çatısız ve yuvasız,
Barınaksız kalırız?
Ey kemirğen;
İyi biliriz biz seni,
Sizi!
“İyi” dediysem de üstüne alınma,
Lafın gelişi yani!
Yoksa;
İyilik ve güzellikle
Uzaktan-yakından benzerliğin yoktur!
Nefs’in aç mı aç gözlü ve
Doyumsuz dur!
Götürür deveyi hamudu’yla,
Ağacı ormanıyla,
Toprağı tarlasıyla..
Kötülüğün
Mide’i kübra’sı
Alabildiğine geniş,
Ve iştahası gayet milli
Ahtapotun kolları gibi
Ama
Kökü dışarıda dır..
O güzel insanlar
O güzel atlara binip
Bir bir giderken,
Ülke’ce
Demirin tunç’una bile değil
Tenekenin pasına kaldık..
Kanlı zûlmünden yansır
Pasının karası..
Hastalıklı kibri ve
Eğosu desen, tavan yapmış
Zirvelerde,
Arş-ı âlâ lar da dolaşır!
Bunca “ah”la
Ve yıktığı-yaktığı onca ocak la
Sanır ki abad olacak!
Bilmez ki
Bunca kötülük le
Güzel ve
Payidar kalınmaz,
Hiç bir adem’i taht da
Ve berrak hafızada..
Herkese eşit yağdığı için
Yağmuru ben
Mazlum halklara benzetirim!
İstediğiniz kadar bent örün
Akışını
Yönünü değiştirin
Usul usul yağsa da
Hatta
Sel olup aksa da
Tek bir damlası bile
Sebepsiz
Güçsüz
Rotasız ve hafızasız değildir!
Su,
Hayat
Ve insanın bütünselliğidir,
Ayrılmaz
Hafifsenemez gerçeği,
Yadsınamaz dialektiğidir bu;
Kendi çatlağını
Yolunu
Elbet bulacak
Ama hızlı-ama yavaş..
Mutlaka
Ama mutlaka
AKACAK
Özgürlüğüne,
Ve
Okyanusa kavuşacaktır..
14:Şubat:2021
(*Teşt=Büyük leğen)