Kendine Kendinin Reddi | Mustafa Burak Yoldaş
Gelecekten beklentim yok. Ben kendime gidiyorum. Sonrayla bağlantısı insanın, kendiyle alakalı olmalı. Olduğu gibi geleceği beklemek, oturduğu yerde armağana layık olduğu saplantısıyla azap çekmek. Kendine yakıştırdığını kimse, eksiksiz ve aynen ne tanır ne verir. Bundan, kendini araştırmalı kimse. Hediye beklememeli üçüncü kişiden. O belki orada bile değil. Gerçekten bir kazanca layık olduğunu düşünüyorsan, kendin koparmalısın onu kendi şahsından. Evet, koparmalı kendinden kimse, sökmeli damarlarının arasından. Bilekleriyle içindeki en acı en sürgün bulaşık kokuşmuşluğundan acıta acıta kendini çıkartmalı, acıyla mücadele etmeli, içine akıtmalı terini. Ağlamamalı, söküp almalı ve pırlanta gibi sarılıp korumalı kendisindeki sonrayı… insan.
.
.
.
Yolumun ötesini yüksekten izliyorum şimdi. Deniz sermiş araziye kendini, yaslamış sırtını tepeye ardındaki, uzanıyor karşımda tüm güzelliğiyle resmi. Bulmuş ya kendini, uzatmış formunu göğün altına, sarılıyor kendine madde, kendi. Anlamsız bir metafor olabilir, ama; yoktan da var çıkartmayı bilmeli. Tutunduğu kimyasal bileşimini bulunca, kopmuyorsa eşinden madde… ancak onunla anlam sahibi ve bir.
Kişi de bunu kendine bilmeli. Zihnine uygun olan formu keşfetmenin serüvenine atmalı kendini. “Madde” gibi önce, sade form sahibi, kişiliksiz olabilmeli.
Şairin adı yok